bugün

"Ben anne ve babamı sadece fotoğraflardan bilirdim. Fotoğraflar iki boyutlu, anne kokmayan, baba diye sarılamayacağınız parlak kâğıtlardır. Sizi hiçbir zaman anlamazlar. Sadece donuk bir dünyadan yüzünüze bakarlar. Fotoğraflar çoğu zaman dikdörtgendir. Neden bilir misiniz? Onlara bakarken köşeleri kalbinize batsın diye. Bir yerlerinizi kesip kanatsınlar diye."

(bkz: Biraz uyusam düzelirim) / Doruk Kirezci
"Esas trajedi buydu. Bir insanın kötü olmaya cesaret etmesi değil,
Milyonlarca insanın iyi olmaya cesaret edememesiydi."

Raşit aker/ kudret bey.
Bir pazar günü olmuş olmalı. Sen yolculuğa çıkmıştın ve uşağın silkmiş olduğu ağır halıları dairenin açık duran kapısından içeriye sürüklüyordu. O iyi yürekli adamcağız zahmet çekiyordu bu işi yaparken ve ben de ansızın gelen bir cesaretle yanına gidip acaba yardım edebilir miyim diye sordum. Adamcağız şaşırmıştı, fakat izin verdi ve böylece ben de -ne kadar büyük bir saygıyla olduğunu ayrıca söylememe bilmem gerek var mı!- evinin içini, dünyanı, hep başında oturduğun ve üstünde, içinde birkaç çiçeğin bulunduğu mavi bir kristal vazonun durduğu yazı masanı görebildim. Sonra dolapların, resimlerin, kitapların. Bu, hayatına kaçarcasına, neredeyse hırsızlama bir bakıştı, çünkü sadık Johann, tam bir gözlem yapmamı hiç kuşkusuz engellerdi, fakat ben o tek bakışla bütün atmosferi içime çektim ve böylece hem uyanıkken hem de uyurken gördüğüm sonsuz rüyalarım için gerekli besini almış oldum.

Bilinmeyen bir kadının mektubu - stefan zweig
neden bu sessizlik?

Sor Juana der ki: "Söylenecek hiçbir şeyimiz olmadığı için sessiz durmayız, sessiz duruyorsak eğer söylemek istediklerimizin hepsini nasıl söyleyeceğimizi bilmediğimizdendir bu."

(bkz: şiir nedir)/ (bkz: Octavio paz)
''birlikte bütün sorunları aşabilecek güçteyken, birbirimize yenildik.''
"Oysa hayat, her bölümünde ayrı bir hikayenin döndüğü neşeli bir dizi değil, sonunda herkesin öldüğü ve katilin bulunamadığı sıkıcı bir filmdi."
Ölmek istedim, dirilttiniz.Yazı yazmak istedim, aç kalırsın dediniz. Aç kalmayı denedim,serum verdiniz. Delirdim,kafama elektrik verdiniz. Hiç aile olmayacak insanla bir araya geldim,gene aile oldum,ben bütün bunların dışındayım.

Tezer özlü
görsel
hırs insanı her halükarda yakar...

şöyle ki;

"hepimiz hırsla bir şeylerin peşinden koşarız, ama ya hırsımızı gideremeyip yoksullaşırız ya da giderdiğimizi sanır, bu sefer de zengin deliler olup çıkarız."

(bkz: huzursuzluğun kitabı)
(bkz: Fernando pessoa)
3 fidan'dan kısa bir alıntı .
Deniz Gezmiş
“Yok ağabey demişti, “bizim asılma kararımızı çok önceden vermişlerdi zaten, bunu hep söyledik. Dileriz ki biz boş yere ölmüş olmayalım ve vatan satıcılarının oyunları anlaşılsın yoksul halkımızca. Boşa ölmüş olursak işte o zaman yazık olur.”
Ne yazık ki bugüne bakınca yazık olmuş...
Sizin gibilerin arasında yaşamaya mahkumum. Her gün her gece binlerce ölüm yaşıyorum. Birinizin bile şu kadarcık umrunuzda değilim.
“çok yükseğe çıkamam; bende yükseklik korkusu var. kimseyi yarı yolda bırakamam; bende ‘alçaklık’ korkusu var. hayatta silgim hep kalemimden önce bitti. çünkü kendi doğrularımı yazacağım yere,tuttum başkalarının yanlışlarını sildim. beklenen hep geç geliyor; geldiği zaman da insan başka yerlerde oluyor. kimseye göstermem üzüntümü. gündüzleri gülerim, geceleri yalnız ağlarım.”

oğuz atay-tutunamayanlar.
Yanıp kül olmak odun kalmaktan iyidir.
"Güçlüysen mutlaka bir dönem zayıftın, korkusuzsan eminim bir ara korkuların vardı ve eğer yeterince zekiysen daha önce aptal yerine konuldun."
"Serin ve sakin bir sabah balkonda kahvaltı ediyorduk. Saçların dağınık, gözlerin uykuluydu. Kalbimi kazanmak için hiçbir şey yapmana gerek yoktu."
Bir adam tanıdım, kafasız bir kadına yaşamının yirmi yılını verdi, her şeyi feda etti ona, dostlarını, emeğini, dürüstlüğünü bile; ama bir akşam, kadını hiç sevmemiş olduğunu anladı. Canı sıkılıyordu, hepsi bu, insanların çoğu gibi canı sıkılıyordu..
O ilk güne götür beni. Seni tanıdığım güne bırak. Gülüşün ukde kalsın içimde. Keşkelerim güzel olsun sana dair. Bir daha hiç karşılaşmayalım. Tanıştığımıza memnun olalım ve ötesine geçmeyelim. Sen yoluna git, ben yoluma.
"Bir şey yap, güzel olsun. Huzura vesile olsun, rikkate yol açsın; şevk versin, hakikate işaret etsin."

Mustafa Kutlu
hayat ne tuhaf değil mi?

"Bugün Van Gogh, ona yemek vermeyecek restoranların duvarlarını, onu akıl hastanesine kapatacak doktorların muayenehanelerini ve onu hapse tıktıracak avukatların yazıhanelerini süslüyor."

(bkz: Aynalar) (bkz: Eduardo Galeano)
bilmek hayallerin kırılması ile yani bir hayal kırıklığı yaşamakla başlar. bilmek yüzeyden köklere inmek, nedenleri araştırmak ve gerçeği tüm açıklığı ile görmek demektir.

(bkz: erich fromm)
(bkz: sahip olmak ya da olmak)
görsel

".. insan onu tasvir yani diğer bir gönüle tebliğ için hiçbir imkan bulamaz. "

(bkz: nabizade nazım)
(bkz: modern türk edebiyatında 99 hikayeciden 99 hikaye)
Sözlük yazarlarının hayatlarında iz bırakan alıntılardır. Bu iz nasıl silinir bilinmez.
görsel
"Yazık," dedi yüce gönüllükle. "Oysa hücum hiç de kötü düzenlenmiş sayılmazdı. Bir acemiye göre bu bey, aslında alışılmadık ölçüde yetenekli."

Stefan Zweig-Satranç
çok önemlidir sözcükler oysa. sadece söylenenler değil, söylenemeyenler de... belki söylenemeyenler daha önemlidir. çünkü söylenmedikleri halde unutulmazlar hiç. önemli olmasalar hangi hafıza saklayabilir onları ömür boyu?
(bkz: serçe parmağı)
"Tanışsalar çok iyi anlaşacak insanlar var ama birbirlerinden haberleri yok."