bugün

-içinde, ailesinin yaşadığı daireyi barındıran apartmanın asansörüne bindi. Üzerinde "6" yazan düğmeye bastı. Olduğu yerde döndü. Gömleğinin düğmelerini açıp sol yakasını omzuna indirdi.
Asansörün aynasında, omzundaki kelimeyle göz göze geldi. Daktilo harfleriyle yazılmış ve derisine işlenmesinin üzerinden yirmi dört saat bile geçmediği için hala simsiyah olan kelimeyi, kurumuş dudaklarını çatlatan bir gülümsemeyle okudu. Üç harflik bir
kelimeydi: "HiÇ."-

bu sadece hayatımda değil, bedenimde de aynı izi bırakmış bir paragraftır.
mutlu aileler birbirlerine benzerler. her mutsuz aileninse kendine özgü bir mutsuzluğu vardır.
gerçekleşene kadar hep imkansız görünür.
"sessizlik, duymak istemediğimiz bir uğultu ruken. biraz kulak verdiğimizde duyabilir, çatışma ortamının mağdurlarına tekabül eden binlerce cevabı ve hikayeyi dinleyebiliriz aslında... bunca kalabalığa neden yalnızlık atfedildiğini de anlamış değilim ayrıca... kimsesizler mezarlığı diyenler sizi değil de bizi kastediyor olmasın sakın?"
''Yaşasın papatyalar; canım papatyalar. Seviyorum sizleri. Sizler ki bütün kış, toprağın altında, yalnız bizi düşünürsünüz ve ilkbaharda hemen seriliverirsiniz ayaklarımızın altına..''

oğuz atay
Çok güzelsin. Sen hep güzelsin. Ben yine sana bakıyorum, sen başka yere. Beni görmüyorsun. Fark etmiyorsun. Dolaştığın yerlerde dikkat çekmeyen bir nesne gibi bir kenarda duruyorum. Dokunsan can gelecek bedenime.

Beni Onlara Verme/ Tarık Tufan
Sorarlarsa, ne iş yaptın bu dünyada Diye rahatça verebilirim yanıtını; Yalnız kaldım. Kalabildim, Altı milyarın arasına doğdum ve hiç birine çarpmadan geçtim aralarından.

Kinyas ve Kayra
-Unutur musun peki? Unutabilir misin gerçekten?
+Babaannem ben daha çok küçükken vefat etmiş. Yüzünü bile hatırlamıyorum. Şöyle bir arada fotoğraflardan bakıyorum da insan tuhaf oluyor. Bana çok emek vermiş. O büyütmüş beni. Seni bu kadar çok seven bir insana, bir kere bile sarılamamak çok tuhaf bir duygu.
-Yani?
+Yani, işte unutamıyor insan. Bir kere görmemiş olsan bile hem de.
Benim hayatım kitap olduğu için ben size hayatımdan bir söz yazayım. Asla birine bağlanmayın ne zaman birine bağlansanız hayat sizi ondan ya koparıyor yada o kişi sizi kesip atıyor. Bağlanmanız gereken tek bir şey var. Oda Aileniz'dir.
(bkz: başkaları cehennemdir)
O gün, Tanrı'nın kendine sorduğu en zor bilmeceydin sen ve ben, çözmek bana düşmüş gibi sevinçliydim.

Ölü Zaman Gezginleri / Hasan Ali Toptaş
Kimse olduğu gibi görünmeye çalışmıyor artık. ...Karşımızdakinin nasıl bir kişi olduğunu hiçbir zaman bilemeyeceğiz, dostumuzu tanımada büyük olayları beklemek zorunda kalacağız; o zaman da iş işten geçmiş olacak elbet, çünkü onu tanımak zaten bu olaylar için gerekliydi. Rousseau
neymiş; mutlak doğru ve mutlak yanlış yokmuş. galileo misali, dünya dönmüyor desek de dünya dönüyormuş...
gönülden vatansever biriyim, ama daha önce insanım; bu ikisinin bağdaşmadığı yerde oyum her vakit insandan yanadır.

hermann hesse/ inanç da sevgi de aklın yolunu izlemez
"Nesneyi sözcüklere değişmem. Öğretmenin eylemleri ve yaşamı konuşmalarından yeğdir benim için, elinin jestleri düşüncelerinden üstündür. Ben konuşmalarında ve düşüncelerinde değil, yalnızca eylemlerinde ve yaşamında görürüm onun büyüklüğünü."
Azlarla yetinmesi bilen adama herşey yeter hayatta.
"Onlar sizin sayenizde gelir ama sizden değildir. Sizinle birlikte olsalar da size ait değildir. Onlara sevginizi verebilirsiniz ama düşüncelerinizi değil... Zira kendi düşünceleri var onların. 
Onların bedenlerini barındırabilirsiniz ama ruhlarını değil..."

ermiş/ Halil Cibran

çocuk yetiştiren anne ve babaya bir nasihat... çocuklar sizin malınız ve köleniz değil, ruhlarını özgünleştirmesine izin verin...
insanlar bir yığın acayip şey söylüyorlar. Bazen, koyunlarla birlikte yaşamak çok daha iyi, konuşmaz koyunlar, yiyecek ve su aramaktan başka bir şey yapmazlar. Ya da kitaplar, dinlemek isterseniz size ilginç öyküler anlatır kitaplar. Ama insanlarla konuşurken durum başka, öylesine tuhaf şeyler söylerler ki, konuşmayı nasıl sürdüreceğinizi bilemezsiniz.

Simyacı/ Paulo coelho

insanın ne yapacağı belirsizdir, ne olacağını, ne yapacağını kestiremediğimiz için çoğu zaman, bir müzikte, filmde, kitaplarla avuturuz kendimizi...
Kaderin çizgisi, yaşamın yüzüne attığı çiziklerle beraber tatile gider.
büyük hanım küçükken cennetin olmamasından korkuyordu. bu gördüklerinden sonra cehennemin olmamasından korkar oldu. ( nazan bekiroğlu - nar ağacı )

sen öyle çağırmasaydın, ben böyle gelmezdim. ( nazan bekiroğlu - nar ağacı )
“Bir silgi gibi tükendim ben
Başkalarının yaptıklarını silmeye çalıştım
Mürekkeple yazmışlar oysa..
Ben kurşunkalem silgisiydim
Azaldığımla kaldım..”

oğuz atay - tutunamayanlar
mutluluk geçip gitmiştir yanınızdan...
herseye iyi gelen zaman sizi kanatır.
(bkz: Murathan mungan)
Her ne kadar severseniz sevin aşk iki kişiliktir. iki koltuk tek biletle alınmaz.
“ Sonra çıkıyorsun dışarı, bakıyorsun güneş hala tepede. Bir cigara yakıyorsun ve yıllardır kurduğun cümleyi bilmem kaçıncı kez kuruyorsun: “Ne yapalım, kısmet değilmiş.’’

-Sabahattin Ali
Hayatta silgim hep kalemimden önce bitti. Çünkü kendi doğrularımı yazacağım yere, tuttum başkalarının yanlışlarını sildim. Beklenen hep geç geliyor; geldiği zaman da insan başka yerlerde oluyor. Kimseye göstermem üzüntümü. Gündüz gülerim, geceleri yalnız ağlarım...
Oğuz atay(tutunamayanlar)