ittihat ve terakki

    19.
  1. bir ittihatçı mezar taşı;
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1719359/+

    serpuş, kılıç ve kitap...

    serpuş ve kılıç mezar taşı sahibinin subay olduğunu gösterir.
    kitap ise kuran'ı kerim'dir, bu imge de mezar taşı sahibinin davasına yeminli bir nefer olduğunu belirtir...

    ruhu şad olsun!
    15 ...
  2. 1.
  3. türkiye cumhuriyeti devletinin taa görünmez temeli olan parti.
    10 ...
  4. 30.
  5. imparatorluk viyana kapılarındaydı, itc ne gerek var edirne'den öteye dedi.

    son edirne fatihi kimdir, batı trakya türk cumhuriyeti kimlerce kurulmuş ve kimlerce yıkılmıştır. bir göz atılmalı.

    sadece türkiye cumhuriyeti ve chp değil demokrat parti'nin temellerinde dahi itc geni mevcuttur.

    celal bayar ömrünün son günlerindeki bir röportajında eskiden ittihatçı mıydınız sorusuna hala ittihatçıyım yanıtı vermiştir.

    sanıldığının aksine topyekün batıcı değildir. batıcı-muhafazakar geniş bir yelpazeye hitap eden asıl olarak türkçü bir cemiyettir.

    mesela 2.abdülhamid zamanı başlayan latin alfabesi tartışması itc iktidarıyla harf inkılabına kadar rafa kalkmıştır.

    ve tekrar ediyoruz.
    bizler hala ittihatçıyız.
    9 ...
  6. 29.
  7. "Sayelerinde" diye başlayan cümlelerin "yüzünden" ile başlayanlardan çok daha fazla olduğu oluşum.
    8 ...
  8. 28.
  9. Hamit devrinde sikilmiş sıpaya cevrilen orduyla iki kez ingiliz tokatlamışlardır. Oyle ki hamit'e tapanlar bile o kutlu zaferleri her yıl tüyleri diken diken anıyor. Günü gelecek hamitçılık zirvalıklarına çocuklar bile daşşaklarinı sıkarak gülecek.
    9 ...
  10. 13.
  11. tarihten bîhaber abdülhamitçi tiplere göre siyonistlermiş.

    kendileri pek çok hata yapsalar da bu topraklara demokrasiyi getirdiler, hürriyeti getirdiler.

    1908 olmasa 1923 de olmazdı.

    evet büyük hataları oldu; ama o hatalar olmasa mustafa kemal gibi bir şansımız da olmazdı.
    10 ...
  12. 5.
  13. T.c nin temeli. Hâlâ bu ülkenin damarlarında akar. Elbet bir yerlerde ittihat vardır. Bi gün o çıkar gaflet ve delâlet içine düşmüş hainleri boğazlar ve tekrar uykuya dalar. ittihat ölmez. Bir yerlerde vatanı bekler. Onu öldü sanan hainleri sansar gibi boğazlar.
    10 ...
  14. 12.
  15. tevfik fikret'in meşhur han-ı yağma şiirini şahıslarına yazdığı cemiyettir.
    6 ...
  16. 22.
  17. Aslı jön türklerdir. Batının yardımıyla..! Osmanlının eski şaşaalı günlerine döneceği fikriyle hareket edip sultanı indirmişler, yerine getirdikleri kukla yönetimle ve almancı enver, ingilizci talat, fransızcı cemal paşalar sayesinde ve güdümünde osmanlının sonunu getirmişlerdir. Bunların içinde tek istisna vardı. O da mustafa kemal atatürk. ittihatçılardan ayrılmıştır. Zaten o yüzden vatanı kurtarmak adına yeni bir devlet kurma görevi kendisine tevdi edildi.

    --spoiler--
    II. Meşrutiyet döneminde zirve yapan zihniyet ayrışması, politik bir çekişme boyutunun çok ötesine geçmiş ve tarafları, birbirlerinden "öç" almaya sevkedecek kadar ileri ve keskin bir düşmanlık boyutuna taşımıştı. Dönüp dolaşıp, 100 yıl sonra yine aynı noktaya geldiğimize ve "ittihatçı" sözcüğü yeniden siyasi lügatimize bir "suçlama" sözü olarak girdiğine göre, bu konuda tarihten küçük bir hatırlatma yapmak artık bir gereklilik oldu.

    Osmanlının son dönemine damgasını vuran ve başlangıçta gizli bir dernek olarak kurulan ittihat ve Terakki Cemiyeti/Fırkası, yani bugünün Türkçesi ile; Birlik ve ilerleme Topluluğu (ya da partisi), iktidar olduğu dönemde yapıp ettiği işler ve Osmanlı imparatorluğunu I. Dünya Savaşına sokması ve bu savaşın sonuçları sebebi ile pek hayırla anılan bir parti olmamıştır.

    Siyasi ve tarihi açıdan önemi ise, bir dönem gençliğinin özlem ve arzularını ifade eder bir mahiyeti olmasıdır. Fikri temelleri 1860'lara dayansa da, ittihad-ı Osmani Cemiyeti adı ile 1889' Mayıs'ında gizli bir cemiyet olarak kurulmuş olan bu teşkilatın kuruluş amacı, 39 maddelik tüzüklerinin birinci maddesinde: "Adalet, eşitlik, özgürlük gibi insan haklarını ihlal eden, bütün Osmanlıları ilerlemeden alıkoyan ve vatanı yabancı tasallutu altına düşüren yönetime karşı, islam ve Hristiyan yurttaşlarını uyarmak" olarak tanımlanır.

    Bu ilk madde, bu cemiyete mensup olanların Osmanlının içine düştüğü bunalımı ve bu bunalımın sebebi olarak kimleri gördüklerini ortaya koyar. Osmanlııyı bu duruma düşürenleri "uyarmak" ise nasıl anlaşılması gerekiyorsa öyle anlaşılacak bir sözdür!..

    Mustafa Kemal'in daha henüz askeri rüştiye mektebi talebesi iken arkadaşları ile "Vatan ve Hürriyet" adlı benzer cemiyet kurduğu ve evinde arkadaşları ile gizli toplantılar düzenlediği ve bu toplantılarda, ittihat ve Terakki Cemiyeti üyeliğine kabul edilenlere şart koşulduğu gibi; "Bayrak, Kuran ve Tabanca" üzerine el bastırılarak icra edilen yemin törenleri düzenlediği bilinir.

    Yıllar sonra, ittihat ve Terakki'nin üç paşası olarak parlayan Enver, Cemal ve Talat paşaların iktidar mevkiinde uyguladıkları siyaset ve hareket tarzını benimsemeyen Mustafa Kemal, "Vatan ve Hürriyet Cemiyeti" vesilesi ile dahil olduğu bu cemiyetten kısa süre sonra fiilen kopmuş, fakat cemiyetin ilk kuruluşunda açıkladığı fikirleri benimsemeye devam etmiştir. I. Dünya savaşındaki yenilgimizden sonra, Samsun'a gönderilmeden önce kendisinin "ittihatçı" olup olmadığı konusunda tereddüt eden Damat Ferit, hükümetinde Dahiliye Nazırı (içişleri Bakanı) olan Mehmet Ali beyi Mustafa Kemal'in Şişli'deki evine göndererek bu konuda onun ağzını aramasını istiyor. Bahriye Nazırı (Denizcilik Bakanı) Ahmed Avni Paşa aracılığı ile gerçekleşen bu görüşmede, Mehmet Ali beyin: "Siz ittihat ve Terakkici misiniz?" sorusuna muhatap olan Mustafa Kemal, ona şu cevabı veriyor:

    -"Ben ittihat ve Terakkici değilim; fakat ittihat ve Terakki'nin kuruluşunda ve esas gayesinde onunla beraberdim."

    Mehmed Ali Bey, bu görüşmede ona bir de şöyle bir soru yöneltiyor:

    -"Paşa Hazretleri, bugün Enver Paşa ile tekrar çalışır mısınız?"

    Mustafa Kemal Paşa ise bu soruyu: "Buna açık şekilde cevap vermeliyim. Ben ömrümde ve askerlik hayatımda hiçbir zaman Enver Paşa ile yakından işbirliği etmedim ki, bundan sonra böyle bir ortak çalışma peşinde olayım." diyerek cevaplıyor.(*)

    Haikakten de Mustafa Kemal, ittihatçıların önde gelenleri ile yakın ilişkiler içinde bulunmaktan bilhassa kaçınmış ve onların hâl ve hareket tarzlarını benimsememiş ve yanlış bulmuştur. Ancak, ilk başta kendisinin de belirttiği gibi, ittihat ve Terakki'nin "esas gayesini" benimsemeye devam etmiştir.

    http://siyasetimilliye.bl...urk-ittihatc-myd.html?m=1
    --spoiler--
    5 ...
  18. 18.
  19. "ittihat ve Terakki kırk deliden oluşmuş bir kuruldur. Talat akıllı delidir, Hüseyin Cahit kalemli delidir, Kara Kemal hesap delisidir, Ziya Gökalp kitaplı delidir, Enver kılıçlı delidir, ben konuşan deliyim, Yakup Cemil de zır delidir."

    -Ömer Naci
    kısacası deliler efendim.
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1645582/+
    5 ...
© 2025 uludağ sözlük