ittihat ve terakki cemiyeti

    2.
  1. verdiği yanlış kararlarla birinci cihan harbini kaybetmemize sebep olan parti. bir de bu partinin bütün pisliği enver paşanın üstüne bırakılmıştır. * halbuki esas kodamanlar talat ve cemal paşalardır.
    15 ...
  2. 1.
  3. ittihat ve Terakki Cemiyeti

    Osmanlı Devleti;nin son dönemi olan 1908-1918 arasındaki siyasal kuruluşlardan en önemlisi, ''ittihat ve Terakki Cemiyet''dir. Bu kuruluş, 1908 - 1918 yılları arasında on yıla yakın bir süre içinde Türk siyasi hayatını yönlendirmiş ve damgasını vurmuştur.

    Sonradan ittihat ve Terakki Cemiyeti adını alacak olan bu örgüt, 1889 Mayıs ayında ittihad-ı Osmanî adıyla istanbulda kurulmuştur. Bu gizli cemiyetin ilk kurucuları, Askeri Tıp Okulu öğrencilerinden ibrahim Ethem (Temo), ishak Sukuti, Mehmet Reşit ve Abdullah Cevdet, ve Hüseyin Zade Ali Bey dir.

    ittihatçılar, ülkede yeniden Meşrutiyet yönetimi kurmak, Kanun-i Esasi ile verilmiş olan hak ve hürriyetlere yeniden sahip olmak için, Osmanlı Sultanı II. Abdülhamite ve yönetimine karşı mücadeleyi temel amaç olarak belirlemişlerdi.

    Cemiyet, ilk kuruluşunda örgütlenme modeli olarak italyan Carbonari Cemiyetini örnek almıştır. Kuruluşundan sonra bir süre sessiz kalan cemiyet, daha sonra Askeri Tıbbiye, Harbiye, Mülkiye ve Bahriye gibi okullarda hızla örgütlenmiştir.

    Subaylar arasında, askeri ve sivil yüksekokullarda, medreseler ve tekkelerde taraftarlarını artıran cemiyet, üyeleri kanalıyla da çeşitli illerde örgütlenmiştir. Cemiyetin böyle hızla yayıldığı, taraftarlarını çoğalttığı günlerde II. Abdülhamit yönetimi, cemiyetin varlığından haberdar olarak, üyelerini takip ettirmiş ve tutuklatmıştır. Takip ve yakalanmaktan kurtulan bir çok cemiyet mensubu yurt dışına kaçmıştır.

    Yurt dışına kaçan cemiyet üyeleri burada da kendilerinden önce Avrupa ya gelmiş olan Genç Türk (Jön Türk)lerle ilişkiye girmişler ve bulundukları yerlerde örgütlenmeye çalışmışlardır. Burada ismini de Osmanlı ittihat ve Terakki Cemiyeti olarak değiştiren cemiyetin Ülke dışındaki örgütlenmesi başlıca Üç merkezde yoğunlaşmıştır. Bunlar; a) Paris Şubesi b) Cenevre şubesi c) Kahire şubesi.

    4-9 Şubat 1902 de yapılan büyük Jön Türk Kongresinde&, ülkeye yeniden kazandırılacak olan Meşrutiyet yönetiminin uygulanması konusunda beliren görüş ayrılıkları cemiyeti ikiye bölmüştür. Prens Sabahattin Bey in öncülüğünde bir grup üye cemiyetten ayrılarak Teşebbüs-ü Şahsi ve Adem-i Merkeziyet Cemiyetini kurmuşlar ve Terakki Gazetesini çıkarmaya başlamışlardır. Ahmet Rıza Bey başkanlığında temsil edilen diğer grup ise, kongre sonrası ilk icraat olarak osmanlı ittihat ve Terakki Cemiyetinin ismini Osmanlı Terakki ve ittihat Cemiyeti”ne dönüştürmüştür.

    Öte yandan, Selanikte de 1906 Eylülünde içlerinde Bursalı Mehmet Tahir Bey, Kazım Nami Bey (Duru), Ömer Naci Bey, Talat (Paşa) gibi sonradan ittihat ve Terakki Cemiyetinin (Partisi) önde gelen isimlerinin yer aldığı Osmanlı Hürriyet Cemiyeti adıyla yeni bir cemiyet kurulmuştur. Bu cemiyet, yurt içinde ve yurt dışında kurulmuş olan Jön Türk cemiyetlerinin bir devamı değildir.

    Aynı günlerde, 1906 Ekiminde Şamda Vatan ve Hürriyet adlı gizli bir cemiyet kurmuş olan Mustafa Kemal Selanike gelmiştir. Burada, kurduğu cemiyetin Selanik Şubesini oluşturan Mustafa Kemal daha sonra Suriyeye geri dönmüştür. Ancak, bir süre sonra Vatan ve Hürriyet Cemiyeti, Osmanlı Hürriyet Cemiyetiyle birleşmiştir. Böylece Vatan ve Hürriyet Cemiyeti ortadan kalkmıştır.

    Osmanlı Hürriyet Cemiyeti kısa zamanda Rumelinin her tarafına yayılmıştır. Makedonyanın bütün şehir ve kasabalarında ve özellikle Türk Alaylarının bulunduğu yerlerde genç subaylar arasında taraftar bulmuştur. Böylece, Makedonyada bulunan Osmanlı III. Ordusunun teğmen, yüzbaşı, binbaşı rütbesindeki subayları bu cemiyete katılmışlardır. Osmanlı Hürriyet Cemiyeti 27 Eylül 1907de merkezi Pariste bulunan Osmanlı Terakki ve ittihat Cemiyeti ile resmen birleşmiştir.

    Bu birleşmeden güçlenerek çıkan cemiyet, Sultan II. Abdülhamit yönetimine karşı yaptığı mücadeleyi siyasî olmaktan çıkararak askeri bir temele de dayandırmıştır. Abdülhamitin baskıcı yönetimini sona erdirmek amacıyla bazı genç subaylar genel bir ayaklanma çıkarılmasını istemekteydiler. Bu amaçla Kolağası Niyazi Bey Resnede emrindeki kuvvetlerle dağa çıkmış, daha sonra da Enver Bey Tikveşte, Eyüb Sabri Bey Ohride, Selahattin ve Hasan Tosun Beyler Arnavutlukta aynı şekilde Hürriyet Taburları kurarak dağa çıkmışlardır.

    Cemiyet, saraya telgraflar çekerek Anayasanın hemen yürürlüğe konulması ve Meclis-i Mebusanın toplantıya çağırılmasını istemiştir. Ayrıca şayet milletin bu isteklerini kabul etmeyecek olursa, tahtından indirileceği Sultan II. Abdülhamite bildirilmiştir. Nitekim 23 Temmuz 1908de Manastırda ve Selanikte Meşrutiyet resmen ilân edilmiştir. Bütün bu gelişmeler üzerine Sultan II. Abdülhamit, yayınladığı bir bildiriyle Osmanlı Devletinde anayasayı yeniden yürürlüğe koyduğunu ve meşrutiyeti ilân ettiğini açıklamıştır.

    Artık ittihat ve Terakki ismini kullanmakta olan cemiyet için, Meşrutiyetin ilânından sonra yeni bir dönem başlamıştır. Cemiyetin, 1911 Kongresinde tüzüğünde yapılan bir değişikle ittihat ve Terakki Cemiyetinin merkezi istanbul olan bir siyasal parti olduğu belirtilmiştir. Böylece, Türk demokrasisinde ilk siyasî parti olma özelliği ittihat ve Terakki Partisinin olmuştur.

    ittihat ve Terakki Cemiyeti (Partisi) bünyesinde, çok sayıda asker, sivil, fikir adamı, gazeteci, yazar ve şair isimleri barındırmıştır. Ancak, ittihat ve Terakki deyince ilk akla gelen isimler Enver Paşa, Talat Paşa, Cemal Paşalardır. Aynı zamanda bunlar lider olarak da ön plana çıkmışlardır. Milli Mücadelenin önderi Mustafa Kemal Paşa başta olmak üzere Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş yıllarındaki bir çok önemli isim bu cemiyetin bünyesinden çıkmıştır.

    ittihat ve Terakki Cemiyeti Osmanlı Devletinin dağılmasını önlemek için Osmanlıcılık veya Pan-Osmanizm düşüncesini ittihad-ı Anasır (Unsurların Birliği) şekliyle benimsemiş ve cemiyet-parti içinde ve devlet yönetimindeki uygulamalarında bunu gerçekleştirmeye çalışmıştır. Bu nedenle; cemiyet-parti bünyesine Türklerin yanında Araplar, Arnavutlar gibi Türk olmayan Müslümanları ve Ermeniler, Rumlar, Yahudiler gibi gayri müslimleri almışlardır. Balkan Savaşları esnasında uğradığı yenilgi ve Türk insanının uğradığı haksızlık ve zulüm, devlet adamlarının ve aydınların savundukları Osmanlılık ve islamcılık fikirlerinden uzaklaşarak Türkçülüğü ön plana çıkarmalarına yol açmıştır. Bu nedenle ittihatçılar, Türkçülük fikrini parti programlarına almışlar ve 1913-1918 yılları arasında iç ve dış politikalarında adeta bir devlet politikası olarak uygulamışlardır.
    Birinci Dünya Savaşı sonrası Türk milletinin anavatanının, yani Anadolu’nun işgal edilerek milletimizin esaret altına alınmak istenmesi karşısında, ittihat ve Terakki Cemiyeti-Partisine mensup bir çok vatansever Mustafa Kemal Paşa önderliğinde başlamış olan Milli Mücadele’ye katılmışlardır.

    Genç ve idealist bir kadroya dayanan ittihat ve Terakki Cemiyeti-Partisi, Osmanlı Devleti’ni parçalanmaktan kurtarmak amacıyla yola çıkmalarına ve iktidara hiç düşünmedikleri kadar kolay ulaşmalarına rağmen, devlet yönetimindeki tecrübesizlikleri ve dönemlerindeki iç ve dış gaileler sebebiyle bu amaçlarını gerçekleştirememişlerdir. Üstelik Trablusgarp Savaşı, Balkan Savaşları ve nihayet I. Dünya Savaşı’yla ülkeyi parçalanmanın ve yıkılmanın eşiğine getirmişlerdir.

    Osmanlı Devletinde ikinci defa Meşrutiyeti kazandırmakla ve Türk siyasî hayatına çok partili hayatı getirmekle övünmüş olan ittihatçılar, kendi elleriyle kurdukları çok partili hayatı yine kendi elleriyle katletmişlerdir. Mutlak iktidarları döneminde siyasî rakiplerine ve diğer siyasal partilere hayat hakkı vermemişlerdir. Bu dönemde bazı siyasî partiler kapatılmış veya faaliyetleri yasaklanmış, birçok siyasî muhalifleri tutuklanmış ve sürgünlere yollanmıştır.

    I. Dünya Savaşından Osmanlı Devletinin mağlup olarak çıkması ve Mondros Mütarekesinin imzalanması üzerine ittihat ve Terakki Partisi; 5 Kasım 1918de yaptığı son kongresinde partiyi kapatarak Teceddüt Fırkası adıyla kuracakları yeni parti bünyesinde siyasî faaliyetlerine devam etmelerini kararlaştırmıştır

    (kaynak: wikipedia)
    18 ...
  4. 3.
  5. suan chp onlarin devamidir. basarisiz olduklari icin elestirilen bu topraklarda birseylerin yanlis gittigini ilk goren kisilerdir. ataturk itihat ve terakinin icindeki enver pasa gibi hirs kupleri yuzunden bu olusuma hep uzak kalmistir. ama cumhuriyetin getirilmesi bu kisilerin ulkeyi daha onceden adapte etmis olmasi sebebiyle kolay olmustur.
    11 ...
  6. 271.
  7. yine mi alternatif tarih yazıyorsunuz lan fesli delinin öğrencileri?

    ittihat ve terakki'nin kuruluş tarihi: 1889.

    ve kaybedilen topraklar...

    sırbistan-karadağ ve romanya'nın kaybedilişi; 1878.

    kıbrıs'ın ingiliz kraliçesine hediye edilişi; 1878

    kars, batum, artvin ve ardahan'ın ruslara bırakılması; 1878

    bosna hersek'in avusturya'ya bırakılması; 1878

    bulgaristan'ın bağımsızlığını kazanması; 1878

    tunus'un fransızlar tarafından işgali; 1881

    teselya'nın yunanistan'a verilmesi; 1881.

    mısır'ın ingilizler tarafından işgali; 1882

    sudan'ın ingilizler tarafından işgali; 1885

    hani nerede ittihat ve terakki?
    vay anasını sayın seyirciler...ne ittihat ve terakkiymiş yahu, daha kurulmadan toprak kaybetmiş. bravo...
    14 ...
  8. 95.
  9. 101.
  10. Doğruları ve yanlışlarıyla o çalkantılı dönemlerde ellerini taşın altına sokmaktan çekinmemiş insanlardır. Yoksa hepsi düzen böyle deyip düzene ayak uydursalardı devlet kademesinde bir yer edinip Damat Ferit kadar yükselebilecek kapasitede insanlardır. Ama onlar bunu seçmemiş, yok oluşa gidişi durdurmaya çalışmış ama güçleri yetmemiş kimi yerlerde yavaşlatmış, kimi yerlerde hızlandırmışlardır. Amma Nasıl ki Abdulhamid'in kimi yaptıkları Cumhuriyet'i kuracak olumlu koşullar oluşturmuşsa ittihat'ın yaptıkları da Cumhuriyet için çok önemli koşullar oluşturmuş ve bir milletin yok oluşunu durdurmada önemli yer edinmişlerdir.
    6 ...
  11. 164.
  12. O gün yaşıyor olsaydım, elbette birçok vatansever gibi ben de ittihatçı olurdum.
    Ne yani; işbirlikçi padişah kıçı mı yalayacaktım?
    ingiliz Muhipler Cemiyeti veya Kürt Teali Cemiyetine mi üye olacaktım?
    Manda veya Himayeyi mi savunacaktım?
    ittihat ve Terakki'den süzülen ekibin "Ya istiklâl ya ölüm!" duygusuna kapılmayıp Padişah'ın ve emir kulu Şeyhülislamın "teslim olun" emrine mi uyacaktım?
    (resim :
    "Vatan uğruna ittihad." 1908 devrimi sonrasında hazırlanan, Osmanlı toplumunu yansıtan propaganda kartpostalı...)

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1081616/+
    7 ...
  13. 290.
  14. Allah,
    vatan,
    namus,
    ittihat!

    ittihatçılık, Türkçülük ölmeyecek!
    5 ...
  15. 176.
  16. neo osmanlıcıların cumhuriyete, devrimlere, atatürk ilke ve inkılaplarına saldırdıklarında aldıkları cevaplar karşısında ezildikten sonra kendilerini haklı çıkarmak için salladıkları kurum.

    şöyle örnek verelim.
    biliyorsunuz bu aralar gündemimizde lozan antlaşması var.
    12 adaların lozan'da verildiğini söyleyen çomarlara, 12 adaların 1912 yılında elimizden çıktığını söylediğinizde hemen tornistan yaparlar ve bu ittihat ve terakki'ye suçu atarlar.

    yani ittihat ve terakki'yi "osmanlı" olarak kabul etmezler.

    sanki arada bir dönem var, 1909 ile 1918 arasında osmanlı yoktu.
    1. dünya savaşı mağlubiyetini, sevr'i falan hep bu ittihat ve terakki'ye yıkmaya çalışırlar.

    örnek: kadir mısıroğlu.

    ama sevr'de ittihat ve terakki yoktu.
    bizzat vahdettin'in sağ kolu damat ferit vardı ve ittihat ve terakki çoktan tarihe karışmıştı.

    her neyse.
    bunlar nasıl suriye'de düşürülen rus uçağı işini fetö'ye yıktılarsa,
    yarın bir gün de sözde ermeni soykırımını kabul edecek ve ittihat ve terakki'ye yıkacaklardır.

    aha buraya yazıyorum, tarihe not düşülsün.
    7 ...
  17. 71.
  18. ironilerle dolu cemiyet. abdülhamid'in istibdatından kurtaracağız dediler, diktatör oldular. hürriyet getireceğiz dediler, tüm muhalifleri sindirdiler. basın sansürünü kaldıracağız dediler, güpegündüz sokak ortasında gazeteci öldürdüler.
    4 ...
© 2025 uludağ sözlük