galatasaray lisesinin ilköğretim öğrencileri için açtığı başvuruya toplam 500 kişinin başvurmasıdır.. işin komik yanı okulun toplamda 50 öğrenci alacak olması. neyse hal böleyken mecbur bir halde noter huzurunda çekiliş yapıldı ve 500 öğrenciden sadece 50'si galatasaray liseli oldular. bu çekiliş için ailelerin yatırdığı ön kayıt parası ise korkunç... tam 500 milyon...
herkes tarafından malum olunan bir bilgidir ama bilmeyenler için söyleyeyim galatasaray lisesi özel statülü bir okul. evet devlet okulu ama öğrencisini ilkokuldan liseye kadar ya kendisi eğitiyor ya da belirli sınavlarda derece yapmış öğrencileri alıyor sadece...
eee peki ne demek istiyorsun diyebilirsiniz şimdi bana... ulan her öğrenci velisi öğrencileri kayıt ettireceği okula yılda 500 milyon verse ne olur biliyor musunuz?
- dershane diye bir kurum kalmaz...
- özel okul kavramı olmaz...
- adam gibi öğrenciler yetişir, adam gibi eğitim verilir...
- ayrıcalıklı sınıflar ortadan kalkar...
- gelir ve eğitim seviyesi yükselir...
- ülke toptan kalkınır...
her sene sonunda basına aynı şekilde yansıyan kuyruktur. her sene hakkında yazılıp çizilir ama öteye gidilemez.
galatasaray lisesi, özel statülü bir lisedir; evet. bu statü de meb'in kucağına bırakılmaya kıyılamamış olmasından ileri gelir.
her sene lgs, oks türevleri ile yüz öğrenci alır. buna ek olarak ilköğretim bölümünden de 30 kadar öğrenci girer liseye.
bu 30 öğrenci; aileleri tarafından 8 sene önce, salt kuraya girebilmek için, azımsanmayacak bir para ödemek üz're istiklal caddesi'nde kuyruk oluşturmuş öğrencilerdir. ne yazık ki, sanıldığı gibi hayatlarını kurtaran ebeveynlere değil de hayatlarını batıran ebeveynlere sahiptirler.
gs ilköğretim okulu'ndan gsl'ye geçen öğrenciler, başta sınavla gelen öğrenciler tarafından küçümsenir gibi olsa da sonradan kaynaşırlar; ancak dallama fransızlar olarak anılan hocalar tarafından her daim aşağılanmaya mahkumdurlar. tutunamazlar yani lisede, çoğu özel liselere geçiş yapar okuldan atılmadan önce. pek azı başarıyla bitirir liseyi.
iyi niyetli ancak yeterince geniş düşünememiş ailelerin evlatları olan bu çocuklar türkiye'nin en iyi lisesinde psikolojik olarak çok kötü zaman geçirir ve sonra da bir şekilde giderler bu okuldan. kendilerinde hiç suç olmadığı halde çok cefa çekerler.
ilköğretim boyunca fransızca-türkçe şarkılar söyleyerek liseye geçen bu çocuklar; hugo'yu, türevi pek kolay kavrayıp yorumlayamazlar pek tabi. yazık olur yani bu çocuklara.
8 senenin sonunda dersleri açısından başarılı sayılabilecek öğrenciler, tabi oldukları bir iç sınavdan sonra liseye hazırlığı atlayarak dokuzuncu sınıftan başlarlar. yolları, görece daha açıktır. ne var ki bu öğrenciler de -ki kendilerine sütlaç* denmeye başlandı son zamanlarda- mektebin kendi sisteminden ötürü özellikle ilk yıl sosyal açıdan büyük sıkıntı çekerler.
bir sürü genelleme yaptım ama yanlış da anlaşılmasın; sınavla liseye gelmiş öğrenciler, bu öğrencileri -ki şato ya da t(tıranzisyon) denir bunlara.- küçümsememeyi bilir. hayatındaki kişileri salt zekasıyla değerlendirmeyen gsl öğrencileri, başlarda düştükleri büyük yanılgıdan (abilerinin de itelemesiyle)çok geçmeden kurtulur.
hemen her gsl mezununun dostum, kardeşim dediği pek çok şato mevcuttur.
düz/ek: lisenin bir önceki müdürü olan doç. dr. gün kut'un da yoğun şikayetleri sonucu gs ilköğretimden sonra, galatasaray lisesi'ne doğrudan geçiş kalkmıştır. kazanılmış hakkı olan dönemlerden sonra bu olay son bulacaktır. bakalım bu kuyruk olayı da son bulacak mı?
