arap turist ve suriyelilerin istilasına uğramış, fatihe dönüştürülmüş cadde.
aylardan sonra arkadaş buluşması için gittim ve gittiğime pişman oldum. yerler 7264329 defa kazılıyor ve o kazı çalışması yıllardır bitmek bilmedi her yer çukur, çamur, 100 metrede bir eli tetikte bekleyen silahlı polisler.
bir daha gider miyim mecbur kalmazsam gitmem.
istiklale alışveriş merkezi açıldığında böyle olacağını anlamalıydık.
söylendiği gibi istiklal bitmiş...
editakbayram: hayır araplara karşı değiliz tabii ki, arapta gelsin, suriyeli'de gelsin ama biraz yavaş gelsin!
ilk defa istiklalde japon veya rus kafile görmedim, araplar öyle bir gelmişler ki ekosistemi değiştirmişler, öyle bir gelmişler ki tabelalar arapça olmuş, öyle bir gelmişler ki ben kendimi onların ülkesindeki bir turist gibi hissettim.
bilerek ağzına sıçtılar istiklalin. nerde o eski günleri. biz gördük o güzel günleri ama bizden sonrakiler göremeyecek maalesef. yıllar sonra iranın devrim öncesi fotoğrafları gibi bakacağız caddeye.
net 2-3 senedir gitmemiştim. yoğun iş temposu vs. derken fırsatım olmadı. geçenlerde gittim ve hüsrana uğradım.
zira istiklal resmen çökmüş, bitmiş. hani kapanan dükkanları geçtim, yerine açılan gereksiz dükkanları da geçtim.
resmen arap istilasına uğramış. zaten demografik yapı bu kadar düşünce, kalitenin de düşmesi şaşırtmadı beni.
allahta nevizade hala yerinde duruyor. şu an istiklal'i istiklal yapan tek yer orası. bakalım ne kadar sürecek.
Edit: en sevdigim yerdir istiklal caddesi ama suriyeli dilenciler dolasan 100 polis her kose basi polis arabasi ve simdi tramvay gitti... tebrikler ulkenin icine sictiniz. Alt yapi calismasi tamamen uydurma.
her zaman bağdat caddesine yeğleyeceğim,güzel,samimi cadde.istanbul'un kültür başkenti diyebiliriz.pasajlarına her daim gidip gezmeli,karlı bi kış gününde ise mutlaka görülmelidir.
Beyoğlunun arka sokakları dikine bağlanır buraya. Saparsın, köhne ahşap evler çıkar karşına mavi ,sarı, mor ışıklı üstü çentikli pencerelerden sarkar , sıkışır , itişir kadınlar, kaybedenlerin kapılarında beklediği hayat kadınları. O ışıltılı vitrinli aşağı yürürken sola, yukarı çıkarken sağa kaydığın istiklal biranda pufff gandalf dokunmuş gibi bırakır kendini sert köşeli, azgın , sarhoş bir hayata. Mor saçlı , çığlık atmayı seçen, onsekizi henüz geçmiş ya da makyajla kamufle etmiş masumluğunu, belinden eğilerek yere doğru kahkahalar atanlar, elinize ilan tutuşturanlar, anketçiler, kendini kendine kabul ettirmeye çalışanlar... sakız satan bir amca ,beli bükük zayıf, gözleri görüyor mu diye hep merak ettiğim, hayattan kararmış bakışlı tinerciler, kafaları güzel , bulundukları kafaya gelmek için bir ton para harcayanlarla dalga geçiyorlar, boşluğa konuştuğu sanılan meczuplar, sahte sırıtışlı androidler. Herşey. gece dörde doğru çehresi değişen alkol ve şiddet kokan bir muamma. kakalak gibi karanlıkta ortaya çıkan...