Bazı film ve çizgi filmlere konu olan (bkz: arınma gecesi) gayet yerinde bir karar olur bence. Once istanbul'daki suriyelilerden bir şekilde kurtulacaksın, daha sonra bir gece öldürmek serbest. Gayet adil bence bir ırka karşılık bir saldırı da yok. Sabah olduğunda tüm silahları da topla herkes normal hayatına dönsün. Ama cumartesi gecesi yapalım, ertesi gun ise gitmek zor olur.
ilk önce suriyeliler başta olmak üzere sayıları milyonları aşan sığınmacı mülteci göçmen vs ne olduğu belli olmayan güruhu geldikleri yere postalamak...
ama önce hassasiyetle incelenmeli ve işlem yapılmalıdır bu insanlar memleketlerinden neden göç ediyor?
büyük olasılıkla iş ve istihdam olmadığı için.
eskiden tarım vardı, hayvancılık vardı ama şimdi bunlar yok kalmadı artık.
tabi yine baskıcı politika izlemeden olmalıdır.
doğma büyüme istanbulluyum fırsatım olsa derhal göçeceğim herhangi bir anadolu şehrine.
büyük şehre olan göç adil gelişmişlik durumunun her yerde aynı olmamasından kaynaklanır. almanya´da , fransa´da köyde yaşayan adam neden köyünü terkedip berlin´e gitmez, istediği herşey köyünde de mevcuttur da ondan.
herşeyi her yere dağıtmayı becerirsen- ki bu bi 40-50 yıl sürer- hiçkimse yerinden kımıldamaz.
eğitimde, ticarette, üretimde standard...standardizasyon bir devletin en önemli öğesidir. trabzonun köyünde motosiklet, erzurumun köyünde uçak sabrikasına parça üreten fabrika, toros dağlarına bisiklet turizmi için çok dik olmayan dağ yolları, akabinde bisikletçilerin geceleyebilecekleri ucuz pansiyonlar açarsan, kimse toros köyünden tutup istanbul´a gelmez.
istanbul sorununu genel sorun olarak almak lazım. ne yapmak gerekir açıklayayım.
1-) bütün köylere enstütüler kurulması. köylerde artık bırak enstütüyü, ilkokul bile kalmadı. insanlar da okumak için kentlere gidiyorlar. en sonunda da istanbul, ankara, izmir gibi yerlerde üniversitelere gidiyorlar. bunun için de köy enstütüleri kurulması üstüne teknik okulların da güçlendirilmesi gerekir. bu sayede bir kişi köyünden veya ilçesinden hiç çıkmadan ilkokuldan hatta anasınıfınından mesleğini öğrenip çalışmaya hazır hale gelebilir. bizim büyük şehirlere sadece zeki insanları alıp bunları daha da gelişmiş imkanlarda yetiştirirsek hem büyük şehirler kalabalık olmaz, hem de öğrenciler daha iyi ye
2-) bütün köylere fabrikalar ve kooperatiflerin kurulması. az önce anlattığım enstütüler ve teknik okullardan çıkan kişilere iş imkanlarının sağlanması gerekir. bunun için de fabrikaların ve kooperatiflerin kurulması gerekir. bu sayede çiftçi ürününü üretecek, bunu fabrikalara götürecek. o ürün de işlenip yurt içine veya yurt dışına dağıtılacak. hem çiftçi kazanacak hem fabrikalar kazanacak hem de ülke kazanacak ve herkes kendi köyünde olduğu için hiç bir kalabalık olmayacak şehirlerde. mesela almanya'da bunun örneği çoktur. almanya'da nüfüsu 1 milyonu geçen sadece 4 şehir var bu yüzden. insanlar bütün şehirlere dağılmış durumda.
3-) ulaşım imkanlarının geliştirilmesi. ama kara yolu olarak değil. yeterince kara yolu var şahsen. demir yolu ve deniz yollarının gelişmesi gerekir. ülkecek bu konuda sıkıntılıyız biraz. eskisi gibi demiryolları çalışmıyor. bu ulaşım imkanlarının hem şehir dışı hem de şehir içi gelişmesi insanların bir yerden öteki bir yere daha kolay seyahatini sağlar.
doğuda yıllarca yaşamış biri olarak söyleyeyim.
eskiden iş, şu an ise sosyal sebeplerdir. çünkü şu an büyük şehirlerde de bir iş bolluğu yok.
ancak göç halen devam ediyor. sebebi sosyal imkanlar.
doğuda neredeyse havalimanı olmayan il yok.
demiryolu ha keza. duble yolu yine öyle. hepsi teşvikten en yüksek oranda faydalanıyor. bu ara il merkezlerinde veya şehirlerarası ulaşımda bir güvenlik problemi de yok.
devlet organize sanayi bölgeleri inşa etmiş ama boş. peki neden?
çünkü parayı bulan halkı batıya göç edip, oraya yatırım yapıyor.
çünkü doğuda parayı harcayamıyor, eğlenmek isterse eğlenemiyor. sosyal aktivite namına bir şey yok.
ha bunun sorumlusu en azından şu aşamada devlet değil.
çünkü bunları yapacak olan özel sektördür. ancak parayı bulan kesim göç ettikçe bu şehirlerdeki sosyal gelişme de minimum seviyede ilerlemektedir.
yukarıda saydığım devlet yatırımlarının çoğuna sahip olmayan pek çok akdeniz, ege ilçesi organize bölgesindeki küçük-orta ölçekli firma sayısı doğudaki 3-4 ilin küçük-orta ölçekli firma sayısından fazladır.
aşırı göç veren illerin insanının çoğunda memleket bilinci de yok.
göç ettiği yerde hemşehrilerini bulma safhasında memleketçilik oynuyor pek çoğu.
çoğu insana bu yatırımları anlattığınız zaman alacağınız cevap şudur;
bingöl'de nasıl zaman geçsin, muş'a gidip ne yapayım? e lafa geldiğinde memleket memleket.
buralarda memleket bilincine sahip insan oranı her 5 kişide 1-2 kişidir.
hal böyle olunca buralara tersi göç yapamazsınız.
ancak devlet yoğun göç vermiş iller için kütük yerinde yaşayan vatandaşlara +1000 lira gibi ödenekler sağlarsa (tabi ikamet taşımaktan öte, fiilen orada yaşayıp yaşamadığını denetlemek üzere) bir tersine göç yaşanabilir.
aksi takdirde ancak gelecek göçü durdurursunuz, nüfusu azaltamazsınız.
Sözlükteki faşistleri ortaya çıkarmış başlık. Çoluk Çocuk kaynıyor ya da potansiyel katilsiniz.
insanları köylere, köy- kentlere yerleştirmek. Oradaki imkânları mükemmel derecede geliştirerek şehirin eksikliğini hissetmemelerini sağlayarak başlamak lazım. Küçük şehirlere de sanayi kollarını çoğaltmak, iş imkanlarını çoğaltmak gerekir. Insanların en büyük gereksinimleri: başta sağlık ( tam teşekküllü hastaneler yapılmalı) , eğitim( çok harika kolejler var diye istanbul ' a gelen ailelerde çok ya da daha iyi eğitim veren özel üniversiteler) , dersaneler , kurslar. tabiki gıda çok önemli. Küçük kasabanızda bim/ a101 olsa fena mı olurdu? Sonra 1 adet süpermarket? Dişciniz, estetisyeniniz, kuaförleriniz, veterinerleriniz, starbucks' ınız, diyetisyeniniz, psikoloğunuz, harika bir pedagog . Tamamdır işte. insanlar işi gücü olduktan sonra bunlari arıyor.
Istanbul güzel mi sahiden güzel. Şimdi izmir' deyim gerçekten korkunç hale gelmiş şehir. Görkemini kaybediyor. Bakımsız.
Ama fazla kalabalık olmaması hala izmir' i yaşanılabilir kılıyor. Işte istanbul ' da kalabalık olmasa idi cennet olurdu.
azaltmak çok zor, çünkü 3 büyük dince kutsal olan bir yer olmasının yanısıra bir metropol. çözüm yolları yok mudur vardır elbette. örneğin istanbul kadar gelişmiş bir şehrin gelişim statüsünü başka şehirlere entegre etmek. tabi deniz olmayan şehirlere deniz açalım demiyorum lakin ülkemizin her şehrini alanına göre en yüksek işleyiş şekline çevirmek, bu konuda bize yardımcı olurdu. insanların çoğu yine istanbulda kalacaktır tabii ama yine de büyük kısım başka şehirlere gidebilir. söylenecek çok şey var da hepsi aklıma gelmiyor
Devlet gitmek isteyene iç anadoluda veya karadenizde ev ve sermaye versin.
ben mühendisim. Türkiyedeki en iyi ünv lerden birinden mezunum. Devlet bana artvinde ev, 500 bin de para versin sonra isterse istanbula giriş yasağı koysun. Hadi bakalım.
Yukarıdaki yöntemle 6 milyon insan gitmeyi kabul etse devletin kasasından evler hariç 150 milyar dolar para çıkar. Akkuyu nükleer santralinin maliyeti 20 milyar dolar mesela ordan pay biçin. Ayrıca hala Geriye 10 milyon insan kalır. 6 milyon insan için o parayı siksen vermezler karşim. Ama iyi deneme.
çoğu şey istanbul'da o yüzden deprem falan olmazsa azalamaz. isteyen istediği yerde yaşar. istanbul'un kalabalığından şikayet edenler de nedense istanbul'dalar.
Deprem gerçekleştiğinde otomatik azalıcak arkadaşlar, ama hayat istanbul da yeaa, Eminönü, taksim yeaa, barlar sokağı süper yeaa diyende kalmaz merak etmeyin. Kıytırık daireye, milyon çekende, oturanda kalmaz. Ceset koklaması zor gelir çünkü.