istanbul gibi tarihimizi ve ülkemizi en güzel, iyi şekilde temsil edecek olan dünyanın sayılı güzide şehirlerinden birisi olması ile nedenini saçma bulduğum nedenlerden dolayı da başkent yapılmayıp, ankara'nın başkent yapılması durumudur..
yahu kardeşim..
ankara ki, havası sisli, soğuk, sıcak, ayaz, bulutlu, kapalı...
bir günde bunların hepsini görebileceğiniz bir havaya sahip, kasvetli bir memur şehri, bunaltıcı bir mekan, denizden uzak..
bunu başkent yapmanın alemi neydi be hacı?
sen bunlar hak etmedin güzelim istanbul..
senin için ne kanlar döktü bu millet.
sen ki peygamber efendimizin *
"istanbul elbet fetholunacaktır, onu fetheden komutan ne güzel komutandır, onu fetheden asker ne güzel askerdir.." diye müjdelediği bir şehirsin..
öyle bir müjde ki, bu büyük müjdeye mazhar olmak için çabalayan kaç kumandan, kaç ordu eskittin..
çanakkale'de seni vermemek için 250 bin küsür şehid verdik. sen ki napolyonun bile:
"eğer büyük bir devlet olacaksa dünyada, başkenti istanbul olmalı", dediği şehirsin..
sen ki şu ülkede şehir sıfatını hak eden tek şehirsin..
sen hak etmedin bunları...
not: trollük için açılmadı, bizzat kendi saf ve temiz düşüncelerim..
edit: imla..
ankaranın tarihi misyonunu ve türkiye cumhuriyetinin kuruluş gizemleri arasında unutulan gizli özelliklerini ve önemini bilmeyen, doğal olarak istanbul un tekrar başkent olmamasına anlam veremeyecektir.
esasen önce istanbul teklif edilmiş fakat;
o zamanın şartlarına uygun olarak en merkezi ve güvenli yerin ankara olmasından,
cephelere eşit uzaklıkta olmasından,
haberleşmenin ve ulaşımın yurdun her tarafından kolayca yapılabileceğinden ankara olmuştur.
ama ekonomik ve sosyal olayların yoğunluğu açısından istanbul'un fahri başkent olduğu gerçektir.
istanbul, istanbuldur. belki resmen baskent değildir, ama herkes gizliden gizliye bilir ki her olay istanbul´da döner, sonra türkiye´ye yayılır. bu, böyledir...tv´ler hava durumunu anlatırlarken ilk önce "istanbul´daki havayı" söylerler. bunu onlara hiç kimse tembih etmemiştir. bunu gayr-i ihtiyari yaparlar.
haddızatında kuvay-ı milliye dediğimiz bize bu vatanı hediye eden bütün güç, mustafa kemal´de dahil olmak üzere, istanbul´dan anadoluya yapılan "beyin göçü" sayesinde gerçekleşmiştir. yakup kadri´ler, halide edip´ler, fevzi çakmak´lar istanbul beyefendisiydiler, ya da hanımefendisiydiler.
mustafa kemal pasa´nın ağzındaki türkçe aksansız billur gibi istanbul türkçesidir.
bir şehir "başkent" olmadan da başkent olabiliyorsa, işte esas başkent o şehirdir.
bu şehir de istanbul´dur.
örnek : "paris" fransa´nın resmen başkenti olmayabilirdi. ama herkes bilir ki, 2.dünya savaşında mesela paris başkent degildi, ama herkes bilir ki, "paris fransa´nın başkentidir" bugün başkent marsilya olsaydı, onlar da hava durumunda ilk paris´i anarlardı.
istanbula çok yüklenmemek demektir, hemde siyasi yapı ,istanbulun dokusuna uymamaktadır. sürekli bir başbakan, cumhurbaşkanı trafiği istanbulu daha çok gererdi.
bütün tarikatçıların ortak düşüncesidir.
istanbul'u başkent yapamasalar da bütün önemli kurumları, piyasa merkezlerini istanbul'da toplarlar. ardından gelir kaynaklarında azalma yaşayan diğer şehirleri gösterip, istanbul ile karşılaştırıp istanbul'un ne kadar güzel olduğundan bahsederler.
Ayrıca o kadar tarih ve kültür dolu bir kentse bırakın insan dolmasın, sanayi uzakta kalsın da şehrin güzelliği korunsun.
savaş yıllarında Ankara'nın anadolunun ortasında olması, yabancı devletlerin saldırılarına karşı istanbul'a göre daha ulaşılması zor olduğundan kaynaklanan durumdur.Ayrıca Ankara'nın başkent olmasının hiçbir zararıda yoktur.
Ankara nın başkent olması hem o dönemin siyasi şartlarından ötürü gerçekleşmiştir hemde Türkiye Cumhuriyetini istanbul ve diğerleri ayrışmasından kurtarma projesidir.istanbulun resmi başkent olmasının ülkeye hiçbir getirisi olmamakla beraber bir o kadar götürüsü olacağı kanaatindeyim.Günümüz türkiyesinde istanbul ankara izmir bursa adana dışında alternatif metropol şehir yapılanması gerekmektedir.Büyük şehirlere ne kadar çok alternatif yaratılırsa istanbulluların bugün şikayet ettiği çarpık kentleşme nufüs yoğunluğu gibi temel sorunlar ortadan kalkmış olacaktır.Zihinlerimizi biraz ayrıştırmadan çok bütünleştirmeye hedeflersek daha sağlıklı çözümler üretibiliriz.