yavaş yavaş hissettiğim duygudur.
tamam şehir güzel;ortamı,insanı güzel. hepsini geç sevdiklerim burada,çocukluğum sokaklarında geçti istanbul'un vs.
fakat gel gör ki gerek büyük şehir olmasının getirdiği monotonluk,sokaklarının küf kokması,devamlı bir telaş hali beni yoruyor sözlük ...
ama olsun yine de bıktım diyemiyorum nedense, ne güzel demiş cemal süreya.
--spoiler--
bir gün
seni bırakırım ya
tütünü bırakmak gibi bir şey olur bu
evet,
gün geliyor,
bıkıyorum senden,
ama istanbul'dan bıkmak gibi bir şey olur bu.
Birçok istanbul sakininin özellikle kış aylarında trafiğiyle keşmekeşiyle hayat pahalılığıyla çilesiyle katlanmak zorunda olduğu artık bitmiş can çekişen bir şehre karşı hissettiği bir duygudur. Bıktım senden istanbul bir nefesi bile çok görüyorsun bana.
istanbul güzel şehir aslında, beşiktaş'tan ortaköy'e yürümek mesela, boğaz köprüsünün üstünden geçerken o köprü hiç bitmesin istemek, çamlıca tepesinin sakin havası, bakırköy'ün dar ve aşık olunası sokakları, yeşilköy, fatih yarımadası'nın tarihi güzellikleri vs.
Ama işte haddinden fazla kalabalık olunca, insanın bunları terk edesi geliyor bazı anlar.
düşünüyorum Da sanırım istanbul'dan ettiğim kadar hiçbir şeyden nefret etmedim. çomarı, serserisi bol, tuzla koşmak hesabı tıklım tıklım, 10 dklık yolu 1 saatte gittiğin iğrenç bir yer. benim için istanbul yaşlı zavallı bir fahişedir. boğaz falan hikaye kim sallar boğazı 2-3 zengin janti çocuk dışında...
Eskiden vaktim olduğunda kadıköy e iskelenin oraya gidip vapura koşanları vapurdan inip acele acele bir yerleri gidenleri seyrederdim. Birilerini uzaktan gözlerimle takip ederek ne iş yaptığını, aklından neler geçtiğini, acaba ne tür problemleri var diye hayaller kurardım. Anlamaya çalışırdım hayatlarını. Çok hayat var. Hepsi farklı. Canlandırması güzeldi. Şimdi ise ben onlardan birisi oldum. Beni görürseniz koşarken, acelem var.
Heryerde gereksiz fazla insan var. Adım atamıyorsun araba insan. Gündüz uyuyayım diyorsun araba insan sesinden uyuyamazsın. Kafa dinlemek lüks birşey burada.
her istanbullunun hayatının bazı dönemlerinde hissettiği duygudur. Belki de sadece istanbul için değil, bütün büyük şehirler için geçerlidir bu durum. Bir dönem sadece huzur isterken insan; şehrin kalabalığının, gürültüsünün, pırıl pırıl ışıklarla aydınlanan gecelerinin ve sevgisizlik gibi karanlık sabahlarının huzuru bizden alıp çok uzaklara götürmesi...
Yıllarca şehre olan kızgınlığım, küskünlüğüm, yorgunluğum birikti ve gitmek istedim. Gittim de.. Sonra çok umulmadık bir zamanda umulmadık bir şey oldu. Bu saçma koşturmacaya alıştıktan sonra başka bir yerde yaşayamayacağımı fark ettim. Özlemle sınanmış iki eski dost gibi kucaklaştık istanbulla. Şimdilerde çok iyiyiz. Alttan alıyoruz birbirimizi, yuvarlanıp gidiyoruz bir şekilde...