pek saygıdeğer(!) başbakanımız recep tayyip erdoğan 'ın yeniden gündeme getirdiği, kendisi ve partisinin istanbulun altyapısını düzenlemek ve diğer yurttaşlarımızın buraya memleketlerini arkalarında bırakarak gelmesini engelleyecek fırsat eşitliği sunmak yerine kolay yola kaçarak savunduğu anti-demokratik çözüm yoludur. Bir göz atın isterseniz: http://www.ntvmsnbc.com/news/396867.asp
''altyapı yetmiyor, hem hortum hem icraat aynı anda çok kasıyor, bu nedenle yasak koyalım, kendi içimizde çelişelim, belki ab bundan bize iyi not verir; ''türkler birbirine girmeye başladı en sonunda'' diye'' düşünülmüş bir fikrimsi. bir ara kadir topbaş efendinin trafik sorunu için bazı semtlere girişi paralı yapmasının bir üst level'i. kısaca tipik akepe zihniyeti.
allahınızdan bulun başka ne diyem, mahmut mu diyem.
istanbulu binlerce maganda işgal etmeden yıllar evvel yapılması gereken geç kalınmış uygulamadır. eğer yıılar önce yapılsaydı istanbulun nüfusu 15 milyona çıkmaz istanbul daha yaşanılabilir olurdu.
rte nin cem uzan vaadleriyle yarışması gibi gözüken olaydır. istanbullulardan oy almaya yönelik eylemdir, gereksizdir, yenilesi bir yalan değildir. ayrıca böyle bir uygulama olsa ilk kendisini sokmamak icab eder istanbul a. elde olsa memlekete de sokmasak keşke.
Gerçekleşmesi halinde herkesin istanbul'a gitme isteğini 3'e 5'e katlıyacak, vize almak için rüşvete başvuracakların rüşvet alacakları baya bir zengin edeceği olaydır.
işin ilginci, istanbul u fethetmek için o kadar çaba sarfetmiş, bu uğurda karada gemiler yüzdürmüş bir milletin torunları olarak, yarın öbür gün bir yunanlı ile yapacağımız muhabbette bu konuyla ilgili söyleyecek kelime bulamayacak olmamız.
sorunları nedenlerinden bağımsız çözme eğilimi artık öyle boyutlara ulaşmış ki, bizzat sorun çözme makamı, apaçık bir insan hakları ihlali oluşunu, anayasaya aykırılığını ve hatta uygulanmasının imkansız olduğunu bile bile dile getirebiliyor bu öneriyi.
ciddiye alınacak başka bir yanı da yok zaten önerinin. dahiyane bir buluş gibi öne sürülen fikir, malum memleket kurtarılan kahvehane tartışmalarında kendinden geçen birinin sözlerine benziyor: "eğitim sisteminin düzelmesini istiyorsan, her önüne geleni okula almayacaksın. sağlık meselesi, hastayım diyen herkesi hastanelere sokmadığın gün çözülecek...ve öyle ipini koparan da istanbul'a gelemeyecek; vize isteyeceksin, 'paran var mı, evin var mı?' diye soracaksın, olmayanı yakasından tutup sınır dışı edeceksin. tamam işte, bunları yapınca hayat bayram..."
vaziyet buyken doğru tepki de gülmek oluyor haliyle. gülmek, her zamanki gibi.kendimize. ağlanacak halimize.
bunu dile getirebilen muhteşem zekaya; "babana sor bakalım neden gelmiş istanbul'a, şimdi bir de senden vize bekleyen potansiyel istanbul'luya sor bakalım, ne fark var arada?" demek gerekir. olayların sonuçları yerine nedenleri ile ne zaman ilgilenmeye başlayacağız, işte o zaman fatih altaylı olmaktan kurtulacağız. adam da oluruz bu arada..
9 yaşımdaydım. evet evet 9 yaşımdaydım bunu düşündüğümde. şimdi de düşünüyorum... o yaşta çocuğun başına ne gelmiş olabilir ki böyle bir şey düşünsün.
hadi şimdi hemen hep beraber istanbul sokaklarına çıkalım. bakalım bir ne var ne yok.
hımm saat 19.10 bakırköy'e gidelim... hımm insanlar koşuşturuyor. sağ taraf yukarı sol taraf aşağı koşuşturuyor. meydan da otobüs duraklarında kuyruklar var. otobüsler tıklım tıklım kalkıyor. a aaaa daha dakika bir gol bir... meydanda bir kadının çantası çalındı bile. hırsız mezarlıkların olduğu sokağa kaçtı... neyse talihsizlik sanırım bu.
sahile gidelim. hava da soğuk. fazla betimleme yapmaya gerek yok. kayalık, deniz, yeşillik... kayalıkların üzerinde içki içen sürüyle insan. ohh kendi hallerindeler süper. yeşilliklere bakalım. a aaoow bakmayalım yav ayıp. türbanlılar yiyişiyor. az kalmış grup yapacaklar. başı açıklar garnitür olmuş arada ana yemek türbanlılar.
tamam sıktı burası. saat 23.00 olmuş taksime çıkalım...
aman allahım kum gibi lan bu saatte burası.
abaoov herifin teki hatunun yanından geçerken elini attığı gibi kızın poposunu mıncıklayıp, yürüyüp gitti. adamda siyah saçlı, pis sakallı, kıro birisi. nereli acaba?
saat 24.00 travestiler çıktı dışarı. bu soğukta straplez giymişler. oha diyoruz her beraber. hiçbiriyle göz göze gelemiyorsun yanlış anlayıp arıza çıkartıyorlar.
burada yiyişenler türbanlı değil. senin benim gibi moderen insanlar. ama haklılar. öpüşecek başka yer yokki. hadi diyelim ailemizle yaşamadık kendi evimize çıktık. ev sahibi falan da sorun çıkarmadı bekara ev verdi gitti. lan bu kadar genç nüfus ailesinden ayrı ev açmaya kalkışsa, bugün parası olmayan sokaktayken yarın az parası olan sokakta olur. emlak fiyatları ziker atar ortalığı. talep arttıkça parayı fazla tutan kapacak evi.
neyse yav ara sokaklara dalalım. amanin çok enteresan. tinercisi, balici almış başını gitmiş. hepsi haritanın sağ tarafından göç etmiş zamanında.
fuhuş var lan burda. hepsi vakti zamanında gelmiş sağdan sağdan. satan da satılan da. ulan alan da sağdan gelmiş.
heeey rte boş durma lan. git çabuk sağ tarafıda sanayileştir. bacalı olsun ekonomi. daya lan istanbul'a vize. hadi be. en az 3 çocuk deme lan. lan demeyi de senden öğrendim he. ''bakabileceğiniz kadar doğurun fazlası sıçmaya girer'' diyiver akabinde.
hadi be ben göremedim de çocuğum dumansız hava sahasını görüversin.
Gerekli bir uygulamadır. Böyle giderse istanbul yakında yasanmaz bir yer halini alacaktır. Bir an önce önlem alınmalıdır. Bu tarihi şehirin göz göre göre yok olması kabul edilemez.
yalnız istanbulla kalmayıp, mevcut bütün büyükşehirlere yapılması gereken eylem. şehrin büyüklüğüne ve nüfusuna göre vize ücreti arttırılırsa köyden kente göçler azalır, küçük şehirler büyür. bir de çomarların istanbuldan kovulması lazım.