"aleviler sünnileşmedikçe, kürtlerde asimile edilmedikçe bu devlet ayakta duramaz... varlığını daha fazla sürdüremez." diyerek taraflı tarafsız herkesin ilgisini çeken şair.
''Hayal, ipleri elden kaçırmaktır. Oysa öyle bir dünyada yaşıyoruz ki, o ipin ucu elinizden bir kaçtı mı bir başkasının eline geçiveriyor. Ondan sonra siz hayal ediyorsunuz ama bir başkası yaşıyor.'' diyen yazar.
kendisine faşist diyenlerin bu insanın kaç kitabını okuduğunu merak ediyorum. onun kadar kavramlar üzerine ciddi biçimde kafa yormamış insanların diline düşmesi gerçekten üzüntü veren bir durum.
edit: yine de son fikirlerini desteklediğimi söyleyemeyeceğim ama kesinlikle faşist değildir.
kağıt üstünde büyük şairdir, bunu kimse tartışamaz zira ismet özel'in şiirlerini okumak, anlamak her entellektüelin harcı değildir. büyük bir fikir adamıdır fakat kişilik olarak davranışları ve politik söylemleriyle kendinden soğutur. ne olursa olun edebiyatçı eserleriyle anılır karakteriyle değil. o yüzden ne söylerse söylesin büyük bir şair fakat küçük bir insandır.
ismet'i anlamak,
o herşeyiyle "lanetli ve bulanık" şairi yaşar. şairce kanuşur,şairce susar.
söylediği her sözün bir yer saplanmasını ister. bu ise şairleri lanetli yapan özelliktir. çünkü sözün saplanması için ucunun sivriltilmesi gerekir. her fikir bu kadar keskin olmadığı için bazen söylemek istemediklerini, aslında inanmadıklarını söylemeye başlarlar. bundandır ki ismet'e basit bir konu sorsanız o büyük bir cevap vermek ister ve başlar bileylenmeye. bu da ona hep keskin laflar ettirir. bazen doğru, bazen yanlış...
başım açık saçlarımı ikiye ortadan ayırdım kimin ülkesinden geçsem şakaklarımda dövmeler beni ele verecek cesur ve onurlu diyecekler halbuki suskun ve kederliyim"
şiirlerinde kendisini eleştirebilen ender şairlerden, büyük insan.
--spoiler--
Yanlış çabuk kabulleniliyor, doğru süründürüyor
Ne yazık ki bir kere ölecek kadar cesur değildim
Bin kere ölüp gereksiz uğruna
Doğruya ölemedim, süründüm, ya da öyle göründüm.
Şimdi;
Döke döke yaşadığım zamanlarımı, yanlışlarımı, yalanlarımı,
hata ile savunduklarımı
Toplayarak ardımsıra gidiyorum
Yaşadığım saçmalıklar öyle uzak ki gerçeğime
Gerçek ile yetişebilecek miyim saçmalığıma bilemiyorum..
--spoiler--
ancak iyi bir fikir adamı değildir. eski bir komünist olan ismet Özel şimdilerde kafatasçılığın,ırkçılığın ve ucuz milliyetçiliğin simgesi haline gelmiştir.
önceden çok kafa yorar, akıl sır erdiremezdim. "yahu bu ironiden başka bir işlevi olmayan nesli kim yetiştirdi ?" , "hem de müslüman falanlar galiba, bak ayet vermiş" derdim. bu sokak delikanlısı tarzını, orhan gencebay takıntısını, popüler kültür ve aksiyon sevgisini bir türlü çözemezdim.
ha bi' de şu mahalle aşığı tarzı şiirler var. çok çay içip, çok kül tabağı kirleten postmodern çağın çocuklarıymış sadece onlar.
onlar afilifilintalar'mış, dünyabizim.com'muş, cafcaf'mış.
onlar müslümanmış.
işte onların ağababalarıdır ismet özel, sezai karakoç, cahit zarifoğlu ve diğer kankalar.
bu müslümanların 20'sinde 22'sinde elinden düşüremediği kitaplarmış: 3 mesele ve günlük yazılar. sonra arada bir fizilal-il kur'an ve dört terim var. fotokopi fotokopi ellerinde gezdirdikleri şiirmiş: monna rosa.
konuyu diğer taraflara dağıtmadan ismet özel'in bu noktada ehemmiyetine değinmek lazım. her ne kadar o kendini "kadirşinas
itaatsizlik ve tevarüs edilmemiş asalet" gibi artistik bir patinajla tanımlıyorsa da benim onu oturttuğum yer "islami aydın" profilidir.
nitekim aydın için durmuş hocaoğlu der ki:
" 'Aydın' kavramı asıl olarak Aydınlanma'nın îcâdı; tâbir 'aydınlanmış' (éclarée, enlightened), aynı zamanda 'fikir işçisi' anlamında 'entellektüel'; Türkçe'deki terim, 'enlightened' karşılığı 'münevver', sonra 'aydın', Âzerî Türkçesinde 'ziyâlı'. 'Aydın' kavramı çok aşırı iddialı, hattâ ukalâca da denebilir; çünkü nûrunu başkasından almıyor, bu îtibarla, "aydınlanmış, nurlanmış"tan ziyâde, kendisi nûrun kaynağı veya bizzat nur. "
bu minvalde solcular "aydın" kelimesini çok sevdiler. halbuki islamın şifahi geleneğinde "alim" kelimesi hem derunî hem zahirî manada bir öneme haiz idi. alim hocasının dizinin dibine oturur ondan icazet almak için zorluk çeker. alim'in tefekkür edebilmesi için öncüllere yani "vahiy ve sünnet" 'in ilmine vakıf olması gerekmektedir. lümpen ve taşralı doğulu intellect(muhakeme gücü)'nün ellerine çile çekmeden ve eziyetsiz geçtiğini farkedince aydın kelimesiyle hunharca seviştiler. tanzimat ve ondan sonraki dönemde gerçekleşen buydu. düşünürler bir manada megaloman ve çok bilmiş idi -ki bu da toplum içinde intelijansiya'yı temsil ettiklerine dair bir kanı oluşturdu. avrupa'ya gönderilen yüzlerce öğrencinin türkiye'ye gelip mabetleri ve hurafeleri taşlamasının alta yatan sebebi budur.
ismet özel'de bir dönem sol'a sarılmış bir isim olarak aydın kelimesini benimsedi. bütün bilgisel temelini bir duvara vurup değiştirse bile, değiştiremedeği yegane unsur "megolamania" 'dır. hal böyleyken, islamlaşırken beynini döndüren çarkın asli unsurları değişmemişti aslında.
bu ağababa ve onların çocukları şu an elde bulunan islamcı nesli yetiştirdi. ve damarlara modern müslümanlık zerketti, hem de bilmeyerek...
çözüm: önce bu nesillere vicdanlarda dava açmaktır. anti-siyonist veya artistik manevralarla kanayan yaraya derman olmak mümkün değildir. batı'nın minderinde savaşmaktayız hala. ondan sonra yapılması gereken avrupa'nın sıpaları kendi minderimize yani "hikmet" minderine çekmektir.
gayretler bu yönde olmalıdır. tevfik şüphesiz Allah'tan.
an itibariyle ntv'de konuşuyor. bir haber arası verildi. hilmi yavuz'a giydirmesini sabırsızlıkla bekliyoruz. ya bu adam konuşunca karşısındaki herkes kukla gibi kalıyor. zira bir filozof var karşılarında adı konmasa da. onun nefretini seviyoruz. elini sıkmak isterdim iyi ki varsın ustam, demek isterdim. bu ülke onu anlamıyor. bir ülke onu anlamıyor.
"...Ölüm gelir, ölüm duygusuna karşı saygısız
ve zekâ babacan tavrıyla tiksinti verir
söz yavan, kardeşlik şarkıları gayetle tıkız
öcalınmazsa çocuklar bile birden büyüyebilir.
Yargı kesin: Acı duymak ruhun fiyakasıdır
kin, susturur insanı; adına çıdam denir
susulunca tutulan çetele simsiyahtır
o siyah öcalmakcasına gür ve bereketlidir.
Vandal yürek! Görün ki alkışlanasın
ez bütün çiçekleri kendine canavar dedir
haksızlık et, haksız olduğun anlaşılsın
yaşamak bir sanrı değilse öcalınmak gerektir. "