bugün

an itibariyle * ''benim söylemediğim şeyleri ben söylemiş gibi alt yazıyla geçtiniz'' demektedir. iki hafta önce söylediklerini kullaklarımla duymasam inanırdım.

ali balkız : memleketin entellektüeli böyle düşünürse cahili ne yapsın?
(bkz: turkce bir islamiyet dilidir)
gagavuz türkler'ine türk demeyecek kadar cahil cühela bir adamdır. halaçoğlu sürekli güzel cevaplar vermekte ama zatı müstehcen sapkın fikirlerini ortalığa saçmaktadırç
marksizmden faşizme yatay geçiş yapmış,''keşke sadece şiir yazsa'' dediğimiz şair. zira savunduğu fikirler tek kelimeyle korkunçtur; örneğin türkiye'nin bölünmemesi için ülkedeki tüm kürt ve alevilerin zorla asimile edilerek sünni türk haline getirilmesi gerektiğini savunur.
1944 Kayseri doğumlu şair; 1969'da yayımlanan evet isyan adlı şiir kitabıyla sol kesim arasında popüler oldu, 1970 yılında arkadaşı Ataol Behramoğlu ile birlikte Halkın Dostları adlı şiir, edebiyat ve politika dergisini çıkardı; 1974 yılında düşünce yapısında bir değişim geçirerek islamcı bir düşünce çevresine dahil oldu; son zamanlarda ise Türklük vurgusunu yazılarında ve söyleşilerinde biraz da abartılı biçimde öne çıkarmaya başladı; Ataol ile açılmış görünen mesafeyi onun da ulusalcılığın tuzağına yakalanması nedeniyle, kapatmaya az kaldı. Ancak Ataol onun kadar iyi şair de, onun kadar kötü politikacı da değil. Yani bu mesafe bu kez zor kapanır.

3 yıl önce sözlükte ismet Özel ile ilgili olarak yazılmış yazım şöyleydi: (#1130890)

"eskiden devrimciliği, şimdi islamcılığıyla kanayan şiirleri, kendi çöplüğünde peygamber olamayanın, bir ihbar sonucu başka çöplükte de benzeri dertten gidişine örnek şair;

kumaşı doğudan, dikişi batıdan, dinciye göre sabit-aycı külhan, devrimciye müptezel, öncesi ayyaş, sonrası ayış, arayış olan;

eski yandaşlarının sevmediği, yenilerinin güvenmediği, her şairin allahı her şaire böyle bir itici güc nasip eylesin! denilesi bu haleti ruhiyesinin (ruh durumunun) telaşıyla şiirlerinden düşen çiçeğin, hala hayatımızı yakabildiği, yangın kokan sivas'taki bir düz yazısınınsa, insan yakmaya bir övgü sayıldığı rivayet edilen;

gelenekten yararlanayım derken gelenekten yaralanmış; eski mahallesinde ceplerini bilya doldurup, öteki mahallede ütülmüş, yine de oturup şiir yazdığında en iyilerini yazmış, dere depe düz gittiğinde çocuklarını utandırmış, iyi şair, kötü politikacı.

madımak oteli cıvarında koltuğunun altında körükle yakalanmış, körüğü bağnazlık, şiirleri insanlık müzesine kaldırılmış şair."

Son günlerde televizyonların gülü, türk-islam sentezi fantezilerinin sonuncusu ve en medyatiği; esmerliğine yakışan bembeyaz saçları, dişleri ve yüzükleriyle dikkatimizi çeken, el kol hareketleri ve söz kesmesiyle, egosunu tavanlarda gezdirmesiyle bizi üzen bir ben-i adem ki yıllar sonra günümüzdeki politik hezeyanlarına gülüp geçeceğiz ama şiirlerinin bir çoğunu elimizde gezdireceğiz.

Çünkü edebiyat politikadan güçlüdür orta vadede. O ise kısa vadeye oynamakta... Uzun vadede ise, zaten hepimiz ölmüş olacağız.
hakkında, onur caymaz çok güzel bir yazı yazmıştır.

http://www.birgun.net/wri...0&month=01&day=03
hala aynı şey üzerinden giden zerzavatlarca eleştirilen yazar. ismet özel doğru söylüyor demiyorum. hünüz ismet özel'in söylediklerinin doğruluğu ya da yanlışlığını tartışacak noktaya gelemedik. mesele ismet özel'i kasten mabadından anlayıp ismet özel'e saldırmaktır.

ismet özel türk derken bir ırktan bahsetmez. ismet özel bir duruşun adına türklük der. bunu kafamıza vura vura yapar. bunu insanları kendinden soğuta soğuta yapar. amacı popüler olmak değildir. burada ismet ya da başka bir yerde ismet özel'e popülerlik gayesini yakıştıranlar unutmamalıdır ki bu adam sosyalist kalmaya devam etseydi bugün nazım hikmet'e verilen değer kendisine de verilecekti. [türkiyedeki eleştirmenlerin ideolojik öküzlükleri ayrı bir tartışma konusudur] dahası bu adam yeni şafaktan islamcı gazetelerde yazmanın değer olduğu dönemde ayrıldı. popüler olma derdinde olsaydı gerek siyasi gerekse kültürel iktidara sırtını çevirmezdi.

bugün kendisini eleştirdiği iddia edilen onur caymaz bile aynı kerkenezlikte ismet özel eleştirisi yapıyor

--spoiler--
Nöbet tutarken uyuyan askeri vurmak lazım, dedinizdi mesela... Elinde el bombası patlayarak şehit olan çocuk için ne düşündünüz ismet Bey?
--spoiler--

hala ismet özel ne demiş bir açıp bakan yok. lan sitesiNi yapmışlar bütün materyal orada aç bi bak. ama yok amaç ne demiş bakmak değil ki amaç dangalaklık.

adam diyorki kafirle çatışan müslümana türk denir. sen hala bik bik ötüyon. bi bakın adam ne diyor.

bende 254 sayfa [word programı ile ] ismet özel röportajı var. sonuncusu murat menteş'in gerçek hayat'ta yaptığı röportaj. sene 2004 buyrun ne demiş

--spoiler--

Herkes Türkleşmeli, Aleviler Sünnileşmeli

- Yayınlanan insan hakları raporları ve verilen demeçlerle Aleviler ve Kürtlerin kimliği, farklılıkları, talepleri, hakları gündeme geldi. Sizin Türk tanımınız Kürtleri de kapsıyor muydu?
ismet Özel: Tabii ki evet. Ben öteden beri diyorum ki, Türkiyede bir sonuç elde edilecekse, Kürtler asimile edilecek, Aleviler Sünnileşecek. Bu konuda öyle dolaylı bir ifadeyle ya da başka bir yol aranarak bir yere varılması mümkün değil. Türkiye bir şey olacaksa, böyle olur.

- Asimilasyondan kastınız nedir?

ismet Özel: Asimilasyon denilince sizler, erimeyi, yani bir etnik unsurun bir başka etnik unsur içinde erimesini, eritilmesini anlıyorsunuz. Halbuki asimilasyonun kelime manası benzemedir.
- Kürtler kime benzeyecek?

ismet Özel: Bana. Bir Kürt bana benzemekten fütur ediyorsa yolu açık olsun. Çünkü, ben Müslümanlığıyla övünen, ırkî bir iddia gütmeyen, Türkiye nin sosyal bakımdan sağlıklı olmasını savunan bir insanım. Eğer bir Kürt bana benzemeyi istemiyorsa, o zaman bazı kötü şeyler istiyor demektir.
--spoiler--

burada senin anladığın manada asimilasyon var mı bak bakalım a benim sivri kardeşim. bir kerede anlayın . bir kerede anlayın öyle eleştirin.
ukala bir adamdır. bu kesin.
ancak ve ancak; söylediği şeylerin ucundan kıyısından tutup, parça parça ele alırsanız, elbette söyledikleri saçma sapan olacaktır. bu adam tamamen bomboş bir adam değildir. fakat, söylediklerinin, hepsi de kabul edilebilir ya da doğrudur demek de hatalıdır. zira, doğrularınız ve yanlışlarınız tartışılır.

son tahlilde; fazla abartıldığını düşünmekteyim. düşünce adamı olan herkesin, beğenilen ve beğenilmeyen fikirleri vardır.
zaten düşünceler herkes için standardize edilecek şeyler değildir.
açıkçası tanımazdım kendisini ama bir süredir şiirlerine göz gezdiriyorum. malum şu son tartışmalar. çok keskin ifadeler kullanan bir şair. kullandığı kelimeler sert ama adam daha "açıklayabilirim" demeden üzerine çullanıyorlar. haliyle adamın söylemek istediğinden sapılıp, başka yerlere gidiliyor. bu sefer gidilen yerden çıkması isteniyor adamdan. iyi de buraya ben gelmedim siz getirdiniz dese de, dinletemiyor. bir acayiplik var ortada son tahlilde.
akli dengesini yitirmiş şairdir. mimikleri, sesinin vulümü, vücut dili; hepsi elele bu üzücü durumu ortaya koymaktadır.

yazık..
delirdiğini düşünüyorum.bir insan bu kadar tutarsız mantıksız olamaz.
enternasyonelden ümmetçiliğe ve hatta türk-islam sentezine dönüşü muhteşem olmuştur. velhasıl pek ciddiye almamakta fayda vardır.
liberal islamcı tosuncuklara panzehir.

anlasaydınız ismet özel'e acırdım zaten.

hadi gidin ihale kovalayın siz!
Gerçekleri açıkça söylemeden çekinmeyen bir yazar.
Cesur, adil ve dürüst olduğu için okunması faydalıdır.
şairleri affedebilir miyiz? sorusunu kim sormuştu?

katilleri bile affedebiliyoruz. inanılmaz sözler eden bir politikacıyı affedebiliyoruz. yalancıları affedebiliyoruz. ama türkiye'de şairleri affedemiyoruz. herhangi bir olumsuzluğun zihnimizdeki şair imgesini diri tutan bir isme yapışması karşısında tepkimiz hiç olmadığı kadar sert oluyor.

(sağcıların uzun yıllar kominizme karşı derin bir nefret duymalarının temel sebeplerinden biri, kominizmin bir şair tarafından nâzım hikmet tarafından sahiplenilmesi diye düşündüm. nâzım hikmet ilginç biçimde politik duruşunu poetik tavrıyla bütünlemiş birkaç başarılı türk şairinden biriydi - bu konuda başarısız bir türk şairi olarak mehmet emin'e bakılabilir- nâzım hikmet'e karşı alınan tavır kominizme alınıyordu. ya da şöyle nâzım hikmet'e tavır alındıysa bu artık kominizme alınmış bir tavır sayılıyordu. nâzım'ın poetikasını buradan görmek gerekiyordu, bir kişi nâzım'ın şiirini -poetikasını- sevmişse onun politik duruşunu da beğeniyor anlamına geliyordu. yer yer politik önermeler içeren, materyalizmin bakışıyla gören bu şiiri beğenmek önermeleri kabul etmekle eşdeğerdi. sağcı edebiyatçıların uzun süre nâzım şiirine ilişkin olumlu bir söz söyleyememesi şiiri olumlu bulmanın neredeyse kominizmi olumlu bulmakla eşdeğer olmasından ileri geliyordu. sovyet rejimi bitene kadar sağcılar için nâzım hikmet bir vatan haini olarak kalmayı sürdürdü. mehmet kaplan'ın nâzım şiirini tahlil ettiği yazısına bir bakılsın, poetik bir analiz mi var politik bir eleştiri mi?)

ismet özel uzun zaman önce türklük'e ilk vurgu yaptığında işin bu noktalara gelebileceğini hiç kimse öngörmemiştir. türklüğü bugün müslümanlığın ambalajı olarak görmek ilk başta türkiye'deki müslümanların gururunu okşamıştı. ama gelinen son noktada ambalajın patladığı, ambalajlanan müslümanlığın sadece sünni islam olduğu görülüyor. türklüğün bir ambalaj olarak kullanışsızlığı ortaya çıkıyor. herkesi kapsayan bir türklük'ün birilerinin mutlak suretle değişmesi, dönüşmesine bağlı olması gerektiğini söyleyen bir üslup, türklükle ambalajlanan islamı olumsuz biçimde sınırlıyor.

her ambalajlama girişimi kesin biçimde birilerini dışarda bırakmaya yöneliktir. istenen ambalajlanan nesneyi korumak, onun katışıksızlığını sağlama almaktır. burada ise ismet özel'in ambalajlanan müslümanlığı değil ambalajın kendisini, türklüğü öne çıkarması ilginç biçimde işleri değiştiriyor. gelinen noktada ambalaj ile ambalajlanan arasında bir bütünlük eşdeğerlilik olduğunu ileri sürüyor ismet özel, türklüğün müslümanlıkla aynı olduğunu söylemek, müslümanlığı kabul etmeyen türkleri, türklüğün dışında bırakmak, sünniliğe katılmayan alevileri islamın dışına fırlatmak, böylece de türkiye'yi sağlama almak ne derece mümkün olabilir? aleviler, sünnileştirilme operasyonlarına osmanlı'dan bu yana maruz kaldığı için bugün daha sert biçimde kendi geleneklerine sahip çıkmıyor mu? bir grubu dönüştürme politikası, dönüştürülmek istenen grubun kendi kimliğine daha da sıkı sarılması sonucunu doğurmuyor mu?

islam'ın ilk yılları düşünülsün: müşriklerin baskısı islam'ın güçlenmesini sağlayan, müslümanların kollektif bir tavır almasını sağlayan en önemli sosyolojik etmen değil miydi? karşılarında kendilerini dönüştürmeye çalışan iktidar sahibi bir topluluk varken müslümanlar, kendilerini müslüman kılan toplumsal koşulları kesin biçimde kavradılar: müşrikler her şeyden önce zalimdi. zalimlikleri şuydu: kendileri gibi inanmayan müslümanların yaşamalarını anlamlı bulmuyorlardı. böylelikle zalimlikleriyle öne çıkan müşriklerin karşısında islamı tercih edenler, tercihlerinde ne kadar haklı olduklarının sosyolojik sebebini gördüler. zalimlerin tarafında olmamak, o koşullarda islamı kabul etmekle eşdeğer hale geldi.

bugün bir alevinin, ben artık alevi olmak istemiyorum, kendimi bir alevi olarak tanımlamaktan vazgeçiyorum: sünnilik çok daha uygar, gerçekçi, barışçıl, beni daha iyi yansıtıyor dediğini işitebilir miyiz?

bugün bir alevinin sünni (yani ortodoks) islam'a ilişkin düşüncelerinin ne kadar olumlu olabileceğini düşünelim: şunu söylemeyecek mi bir alevi: işte sünniliğin ne olduğu ortada dışlayan bir bakış: kendisine dahil edemediği, dönüştüremediği bir topluluğu doğrudan haçlılarla ilişkilendiren bir zihin!
böyle düşünen bir alevi haksız mıdır peki?

peki bu durumda türkiye'nin ayakta kalmasını en temel mesele olarak gören ismet özel doğru bir tavır mı almış oluyor? tavrı amacını gerçekleştirmesine yardımcı olabilir mi? türkiye'nin bir bütün olarak bir takım farklılıklarla mümkün olduğu gerçeğini dışarda bırakarak türkiye'yi ancak tek bir zümre için vatan olarak görmek türkiye'nin ayakta kalmasını nasıl sağlayacak?

ismet özel'i affedebilir miyiz?
bir dervişinin şöyle dediği iddia edilmişdir.

hop diri diri daddiiri ditri dom ben ismet özeli seviyom.

hop diri diri daddiiri ditri dom ben ismet özeli anlamıyom.

hop diri diri daddiiri ditri dom ben ismet özeli anlamadığımdan seviyom.
emevi islamının tıynetsiz bülbülü.
alevi düşmanı olması da ayrı mide bulantısı!
şairliğine de, zır cahil aydınlığına da lanet olsun!
alevi vatandaşlarımıza yönelttiği ağır ifadeleriyle bilinen yazar.
bülent akyürek in kensisi için yazmış olduğu yazı tercüman olmuştur.
http://www.habertaraf.com/yazarlar/63.html
ağlamadan, dillerim dolaşmadan, yumruğum çözülmeden, gecenin karşısında şafaktan utanmayıp utandırmadan aşkı, üzerime yüreğimden başka muska takmadan konuşmak istiyorum...
ismet özel
soldan sağa yönelme ekseninde bir takım kesimin negatif fikirlerine sahip olsa da özel'i anlamak, irdelemek, analiz etmek o'nu okudukça kelimelerden kelimelere, manalardan manalara sürüklenmenin eşiğine iletmektedir bireyi.

özel, karşı cepheden bile artıyı kazanabilen bir insandır. lakin noktalar arası geçişte bireye sorular da sordurtmakta ve kendi tarafını nötr bir çizgiye kanalize etmektedir. ulaşılamayan şiir endeksli gayesini analiz etmeye kalkmak bireyi karanlık dehlizlere ulaştırabilmektedir. tüm bunların dışında, özel'e biçilen değerin, sahip çıkılmanın verdiği bir güç ile özel'in kalemindeki değişimlerin farkındalığına varmak da zor olmasa gerek...

özel'de içsel eylem söz konusudur. içe doğru yolculuk. mutlak aşk'ın dairesinde dolaşmaya çıkmak bir nevi. hangi gerekçelerle sol'da bir ivme çizdiyse, o yüzden de islami kesimde bir ivme kazanmış olmak beyanatını kendisinden duymak kilit soruları getiriyor akıllara. süreçlerin getirdiği dinamizm ile hareket etmiştir ismet özel. diğer şairler ile kıyaslamak gibi bir gayesi yoktur kimsenin tabi. sorunsal şudur ki, idealistleştirilme-idolleştirilme-sahiplenilme üçgenine sokulmaya çalışılması...

özel'in ruhuna nakşedilen bir serzenişin hakimliği yansır mısralarına, satır aralarına. siyasi, fikir, aydınlanma sahasına kattıkları artı ve eksi kutup şeklinde değerlendirilmektedir. sol virajın içindeyken ele aldıklarındaki tarz ile sağ yolun içinde ilerlediği mesafe net bir şekilde fark edilmektedir. basın ile bildirmiş olduğu fikirler yüzünden, kendisinden soğuyan, nefret eden, sevmemeye başlayan kesimin haklılık oranı sübjektiflikten öteye elbette geçmiyor lakin özel'i okurken kapılan duygulardan birisi de aldığı eleştiriler-fikirler doğrultusunda "en iyi"ye doğru gitmeye çalışması kendi hissiyatını ne derece de etkilemektedir ki ürünlerine devam edebilmektedir...

ismet özel, o eski fransız şairlerin kitaplarından çıkmış bir karakter gibi. kimi zaman etik nöbetçisi, kimi zaman fikir savunucusu, kimi zaman "aşk" için kendisini harcayan, kimi zaman cümlelerini geriye vermeyen birisi gibi. yazmak ile konuşmak arasındaki farkın altında da kalabilmektedir. ve karşıya iletmeye çalıştığı düşüncelerin gölgesinde kaybolabilmekte ve fikirsel duruşuyla bir çocuk gibi tablo çizebilmektedir kimi zaman. zoru değil kolayı tercih etmek, narsisizm temasında kaybolup gitmek ve de alter egosu ile baş başa kalmak...
"türk şiiri bize bir oğul verdi" sözündeki oğul da, şiir de, türk de kendisidir.
http://www.youtube.com/watch?v=gbgYxDKVr70
sonradan dine dönmüş ama din adına hiçbir şey bilmeyen. dinin ona buna bok atak olduğunu düşünen aleviler hakkında salakça konuşan, nefret edilesi şairdir. tez elden gebermesi dileğiyle. esen kalın.
bi garip, bi saçma adam.
ama o şiirler.
muhteşem.
bu ikilem zor işte. yazar sevme, eseri sev. doğru olan bu zor olsa da.
güncel Önemli Başlıklar