kent merkezlerinde bulunan camiler ve varoşlarda bulunan camilerin, bulundukları bölgede yaşayan nüfusa oranlarının karşılaştırılması halinde kolaylıkla farkedilebilecek gerçeklik.
tarihi ve arkeolojik değeri olan camileri saymaz isek; orta ve üst gelir grubu insanların ikametgahı olan şehir merkezlerindeki cami sayısı sembolik denebilecek düzeydedir.
buna karşılık, en alt gelir grubunun, hatta hiç geliri olmayan, sadaka ve yardımlar ile geçimini sürdürmeye çalışan yoksul kimselerin yaşadığı kenar mahallelerde neredeyse her sokakta bir cami bulunur.
salt bu durum bile, iyimser bir yaklaşımla, islam dininin dünya nimetlerinden payını alamayan biçarelerin sığınağı olduğunu; daha gerçekçi bakılacak olursa, geniş halk kitlelerinin insanca yaşam standartlarının dışında kalmasının bizatihi sebebinin bu din olduğunu göstermeye yeterlidir.
islam dinine göre hayat bir sınav olduğundan, dünyevi şeyler bir noktada değerini yitirmektedir. mesela;
"herşey dünyadır ve herşey dünyadadır" tevrat
sadece dünya inancı aşılanmış bir inanç sistemi, doğal olarak o inancın insanlarını sadece dünya da varolan maddelere yöneltecektir.
bu tespiti yapmadan önce din olgusunu iyi bilmek gerekir. din, insanların bir olguya tapması sonucu oluşmuş sistematik bir inanç.
insanlar dünyadaki durumları iyi olduğu zamanlarda, bir şeye muhtaç olmadıkları zamanlarda mensubu oldukları dinin gereğini yerine getirme gereği görmeyebilir ama başlarına gelen herhangi bir sıkıntı sonucunda dinlerine sarılırlar.
insanlar yaradılışları gereği her zaman kendilerini güvende hisetirecek bir şeylere sahip olmak ister.(devlet olgusunun oluşması gibi vb.)zengin olan insanlarda paraya sırtlarını yaslamış olabilirler bu da onlarda diğer insanlara oranla dine daha az hassasiyet göstermelerine sebep olmuş olabilir. bu sadece islam için değil bütün dinler için geçerli bir durumdur.
ama unutulmamalıdır ki zengin insanlar dine inanmaz demek yanlıştır; bütün genellemeler yanlıştır. ve tarihte çok kez ispatı yapılmış bir söz: para ile imanın kimde olduğu belli olmaz.
islam dininin ilk yayılmaya başladığı günler için doğru olan önerme.
açıklaması da şu*; o zamanlar fakir olan insanlar insan yerine konmuyordu ve islam dini için üstünlük sadece takvada olduğu için o dönemin fakir insanları ve köleleri islam dinini tercih etmişlerdir. islam dini onları insan yerine koymuştur ve hayatlarında ilk defa kıymetli olmuştur köleler. bu yüzden ilk zamanlar hep o dönemin fakir insanlarından oluşuyordu müslümanlar.
ama sonrası için bu geçerli değildir. müslümanlar içinde zengin de fakir de vardır.
Ülkemizde pek de gerçekliği kalmayan önermedir. Dinini bariz bir şekilde başkalarının gözüne soka soka yaşayan kesime bakıldığında , altlarındaki son model arabaları, evlerinin konumunu görmemek alde değildir. Başı açık kadınların bir anda kapanıp piyango çıkmış gibi hayatlarının değiştiğine ( ben gördüm, gözümle ) tanık olmak dinin artık ekonomik bir hareket olduğuna olan düşüncemin dayanaklarının gitgide artmasına neden olmaktadır.
düzeltme: başlığın savunduğu savın nasıl ki bütün islam alemini kapsamaması durumu vardır, ve hatta tam tersi istikamette islamiyetin yaygın olduğu arap yarım adası başta olmak üzere birçok islam ülkesi petrol ve doğal gaz zenginidir ki bu beleşten bir zenginliktir. bu entry nin de böyle bir kaçış noktası vardır. ve başlıktan çok daha geniş bir Yoldur bu kaçış.
akıl fakiri olmanın salaklık veya aptallık olarak algılanmasını istemem. Fakat eğer dünyayı yönetmek olmuşsa çağlar boyu aklın bir ölçüm biçimi. bu çağda islam aleminin pek te bunu başardığı söylenemez. hatta en güzelinden sömürüldüklerini görmemek de aptallık olacaktır.
"zengin dini olsa sizin için sempatik olur muydu" sorusuyla muhatap olabilecek söylemdir.
Bu söylemin sahipleri kuş dinine sinek dinenine en basit toteme bile sempatiyle bakarlar da islam dinine sempatiyle bakmazlar.
Karşıdakiler de taasupkardır ve karşılıklı birbirlerini sivrileştirirler.
Hiç yoktan yaşamımızda gerilimlerimiz olur.
dini müslüman olan adamların ülkesindeki musluklar, klozetler saf altından.
sen bunu hiç duymadın mı annem? vah vah..
fakat şu açıdan bakılırsa bu söz doğru olabilir. islam dini temelinde dünyevi zevklerden uzak durulmasını, ihtiras boyutundaki isteklerden arınılmasını amaçlar.
--spoiler--
islam dini garip geldi, garip gidecek. Ne mutlu gariplere... ***
--spoiler--
sacma önerme . su sıra b.k atma dalında cok moda olan fakirlik ve din gibi kavramları birleştirip laf söyledi bal kabağı olma durumu.
din insanın parasının olup olmamasıyla , camilerin cokluğu azlığıyla ölçülmez. bu düz mantıkla bakarsan zaten dünya nimetlerinden faydalanamayanların bırak arkasına sığınan olmaları bir numaralı isyancı olmaları gerekir.
inanan bilir ki, ibadet yalnızca camiye gidip namaz kılmakla olmaz.
Allah heryerde seninledir.
daha gerçekçi baktığını sanıp hayal aleminde dolanan cahil yazarın tek bilmesi gereken ;
insanca yasam standartlarının dısında kalmamak için, dini beceremediği işler için bir bahane olmaktan cıkarıp, sorumluluk sahibi olmasının, çalışkan olmasının, elindekiyle yetinmesini bilmesinin, nefsini tutmasını becermesi halinde daha yaşanılır standartlara ulaşmak adına kendi üzerine düşen görevi yerine getirmesi yeterlidir.
saçma olduğunu düşünmediğim görüştür..ama "islam düşüklerin dinidir" gibi bi çıkarımı da kabul etmiyorum..papazlar , günah çıkarmalar, kapalı kapılar ardındaki kilisler küçüklükten beri beni korktumuştır belki de çok film izledim diyedir..ama işin aslı filmlerdeki kadar aksiyon dolu olmasa da kilisenin zamanında "gizli güçler" adına kullnıldığı yer yer, dini zorlayıcı güç olarak kullandığı gerçek..tarihten hatırlarım haçlı seferlerini..tabii bu işin hristiyanlıkla ilgili olan boyutu..yahudililerle ilgili spekülasyonlar ve dünyadaki lobisini söylemeye gerek dahi yok herhalde..islam ise belirli zümre ve güçlerin elinde bulunmayan bi din olmasından mütevellit , her kesimden inananı olan bi dindir..elbette ki bu demek değil hristiyanlar ya da yahudiler daima zengindir , güç sahibidir..eğer orantıya vurulmuşsa ve islama inananlar diğerlerinden daha az zenginse , bunun açıklaması islamın hoşgörüşülü olmasından ve spekülasyonlardan , hakkında yapılan değişiklik ve yıpratılmalardan uzak olmasındandır kanımca..matbaanın yayılması sonrası sarsılan hristiyan alemi, politika ve devlet işleriyle her daim içiçe oan yahudilik..bunlara kıyasla islam daha "bizden" daha anlaşılır , daha el değmemiştir..kim bilir son din olduğu için , bi nevi hala bakirdir..gelgelelim başlıktaki ilk entryde islamın dayanak olduğu belirtilmiş , oysa ben dini her daim dayanak olarak görürüm..herkes kendi gücünün yetmediği anlarda kendinden üstüne havale etme gereği duyar bunu inkar etmek düpedüz ikiyüzlülük olur..şimdi islam dinine inanan toplumlar fakir oldukları için mi islama inanıyorlar yoksa islama inandıkları için mi fakir olmuşlar? sanırsam türkiyedeki localar lobiler hatta dünyadaki zenginler ve dinlerine bakılırsa neden islama inananların * diğerlerinden az zengin olduğu görülür..çok uzun yazdım neticede şunu demek istedim: evet müslümanlar diğerlerinden fakir olabilir , zira isman hiç bi zaman yahudilik ya da hristiyanlık gibi lobileri olan belli zümrelerin ve belli grupların elinde olan bi din olmamıştır..
tutarsız bir görüştür. müslümanların çoğunun amaçlarının zenginlik olmadığı ortadadır. kadınlarını kapattıklarını , erkeklerine sakalı sünnet kıldıklarını da hesap edersek gösterişten uzak bir hayatı seçtiklerini söyleyebiliriz. yani bu toplumlar sadece dünyayı köprü gibi kullanmak istiyorlar. fakat bu gösterişsiz ve zenginliği aramayan hayat tarzı müslümanlardan gelme bir hayat tarzı değildir. hindistan, çin gibi dünya tarihinin en eski toplumlarının din insanları da genelde aynı yapıya sahiptir. hatta tarih boyunca kurulmuş pek çok toplumunda aynı karakteristik yapıya büründüklerini söyleyebiliriz. buradan şöyle bir sonuç ta çıkarılabilir; "insana yapması gerekenleri aslında din söylemez. zamanın dehlizlerinde oluşmuş insan psikolojisi kendi kendini yaratır. böylelikle zaman ilerledikçe
en çoktan en aza doğru indirgemeye başlar düşünceleri. bence bu dini minimalizmdir *.
doğru olmayan önerme. 9. ve 16. yy arasında çok zengin olan islam toplumu zaman şartlarına uymayı bıraktığında zenginliğini ve üretim yapma kabiliyetini kaybetmiştir. aynı dönemlerde hristiyan dünyasının hali göz önüne alındığında maddi olarak islam dünyasıyla aralarındaki fark uçurum denilecek kadar büyüktür. şimdi denilecek ki islam sadece savaş ganimetinden gelir sağlıyordu bu doğru sayılabilir ama islam devletlerinin tek gelir kaynağı bu değildi o zamana göre hem üretim hem de ticaret yapan islam dünyası çağa uyum sağlayamadığı için bu vasfını yitirdi ve giderek fakirleşmeye başladı. şimdi fakir olan sadece müslümanlar değil hindu ve budistlerde çok fazla aynı şekilde hristiyan olan bir çok devletin fakir olduğu açık güney amerika ve afrika ülkeleri bunların arasında öne çıkanlar.
mesele dinde değil dine bakış açısında islam fakirliği emretmez aksine hz muhammed "yarın ölecekmiş gibi ahirete hazırlan hiç ölmeyecekmiş gibi çalış" demiştir. müslümanların çoğunluğu çağımızda bu sözü uygulamaya geçiremiyor üstelik tam tersini yapıyor ve irtica gibi islama zararı olan şeylerin peşinden koşarak en çok kendilerine zarar veriyor. islam peygamberin sünnetlerinin yapılmasını sevap sayar ama bir çok kişi sünnet yerine 6.yy geleneklerine geri dönmeye çalışarak islam dinin emrettiği şeylere aslında karşı çıkıyorlar ve giderek daha da fakirleşiyoruz.
zengin semtlerde cami olmaması meselesi ise insanların dünyadaki rahatlığına bağlıdır. bu sadece islam için değil diğer dinler içinde geçerli çünkü dünyada zor durumda olan insan dine daha çok yaklaşır ve yaratıcıdan kendisine yardım ister , zengin ise ancak zor durumu geldiğinde yaratıcıyı hatırlar mesela hasta olduğunda falan. diğer dinlerde de bu görülüyor ortaçağda fakir hristiyanlar dinlerine daha çok bağlıydı , aynı şekilde zamanımızda güney amerikada hiristiyanlık avrupaya göre daha katı bir şekilde uygulanmakta bunun sebebide fakirlik. .
fakirin zenginin ayrımını yapan bir toplum görüşüdür. fakirin psikolojisini bilmeyen ve kişiselleştirerek dine dayamakta direnen ve yıllar sonra hüsrana uğrayacak bir düşüncedir. evet islam ülkelerinin yeni yeni geliştiği doğrudur. bunun dinle alakası ne kadar var ise yönetilme tarzı ile de alakası vardır.