1920 yılında rusya da doğdu. boston üniversitesi nde kimya alanındaki kariyerini yazarlıkla uğraşamadığı için bıraktı. bilim kurgu türünün dünyaya yayılmasını sağlayarak, edebiyat alanında unutulmazlar arasına girdi.
Süper bilimadami, rus yahudisi bir ailenin oglu, 3 yasindayken Amerika'ya gitmistir. Rusca ögrenmemistir. Biyokimya alaninda Columbia Üniversitesi'nde doktora yapmis, Boston Üniversitesi bünyesinde de bir cok (gercekten cok fazla) makalesi yayinlanmistir, sonra da profesör olmustur.
Ucma korkusu vardir, fiziksel aktivitelerde aktif degildir, yüzme veya bisiklete binme gibi seyleri hic ögrenmemistir. Hümanist ve rasyonalisttir, politik olarak da aktif bir demokrattir.
270'ten fazla kitabi bulunan Asimov'un en ünlü kitap serisi Imparatorluk'tur. Robot ve galaktik hükümdarlik serileri de meshurdur.
hayal gücü geniş, zekî, yaratıcı ama sığ bir adamdır. bilim kurgu yazarını götünden hikâye uyduran herhangi birinden ayıracak felsefî derinlikten yoksundur. resmî ideolojiyle takışmayan bilim kurgu yazarı mı olur dedirtmelidir. bir makalesinde (türkçede heyecanlı olsun diye bilinmeyen tehlike adıyla basılmış halbuki sakin sakin makale derlemesi bir kitabında) şiir hakkındaki görüşlerini dile getiriyor. görüşü, "eseri herkes anlamalıdır" şeklinde özetlenebilir. şiir en sıradan okurun hislerine hitâp etmeliymiş. bu konuda örnek verdiği şiirler, amerikan milliyetçisi savaş şiirleri. bu şiirleri çok seviyormuş, gözleri yaşlanıyormuş, pıt pıt dizelere damlıyormuş. dolayısıyla ortaçağdan sonraki tüm şiiri reddetmiştir. yazdıkları eğlencelidir ama tehlikeli değildir. resmî ideolojiyi arkasına almış ve egosuyla birlikte yükselmiştir. fazla yükseldiğinden olacak, oksijen azlığından mustarip olmuştur.
rus asıllı amerikalı yazar ve biyokimyacı. pek çok konuda yapıtları olmasına karşin, bilim kurgu eserleri ve popüler bilim kitapları ile tanınmıştır. 1920 - 1992 yılları arasında yaşamıştır.
amerikan bilim-kurgusunun gelişmesinde, pozitif bir sosyal ütopyayı konu edinen
tek bir yapıt vardır, o da isaac asimov'un 'toz gibi yıldızlar' kitabıdır.
"Tanrı aşkına, neden? Ben de robotlardan hoşlanmıyorum. Ama önyargılarım yüzünden kendi gırtlağımı kesecek de değillm. Robotların nesi bizi korkutuyor? Bana sorarsan bunun nedeni aşağılık duygusuna kapılmamız. Biz, heplmiz de, kendimizi Uzaycılardan aşağı buluyor ve bundan nefret ediyoruz. Bunu telafi etmek için bir yerde kendimizi üstün bulmamız gerekiyor.
Kendimizi hiç olmazsa robotlardan bile üstün bulamamamız bizi kahrediyor. Robotlar bizden üstünlermiş gibi gözüküyorlar bize. Ama aslında değiller. işte lanet olasıca işin en gülünç yanı da bu."
Baley konuşurken heyecanının gitgide daha arttığını hissediyordu.
"Şu Daneel'e bak. Onunla iki günden beri beraberim. Benden daha uzun boylu, güçlü ve yakışıklı. Aslında o bir Uzaycıya benziyor. Belleği benimkinden iyi, bilgisi de benden fazla. Uyuması ya da yemek yemesi gerekmiyor. Hastalanmak, korkmak, âşık olmak, suçluluk duygusuna kapılmak gibi dertleri de yok.
Ama yine de bir makine o. Ona her istediğimi yapabilirim. Şuradaki mikro-tartıya da istediğimi yapabileceğim gibi. Mikro tartıya bir yumruk attığım takdirde o bana karşılık veremez. Daneel de öyle. Ona atom silahını kendisine çevirmesini emredebilirim.
Bunu da yapar.
Önemli bakımlardan bir insan kadar iyi bir robot yapamayız. Hele insandan daha iyi bir makine hiç yaratamayız. Güzellik, ahlak ya da din kavramı olan bir robot düşünemeyiz. Bir pozitronik beyini kusursuz maddeciliğin bir parmak yukarısına bile çıkaramayız.
ben daha küçükkene, evimizde kutsal kitap ve namaz hocaları dışında "galaksi şeytanları" kitabıyla bir şekilde kalmayı becerebilmiş yazar. ismini yıllarca isaac diye okuduğum ayzek olduğunu öğrenince soğuduğum yazardır ayrıca.
ne kadar büyük bir yazar olduğunu ve bilim kurguya (hatta polisiye ve drama da karışmıştır tarzına) nasıl yön verdiğini 20 sayfa okuduktan sonra bile farkedebildiğiniz üstün yazar.
Yaratıcı yazın kişisi. Konularının daha önce işlenmemiş olmasının yanı sıra üslup olarak üstündür, insan psikolojisini de kurguya dahil etmekte usta bir yöntem izler. Bir diğer konu genelde teolojinin uzak tutulduğu bir alanda, bilikurgu yazınında eserler vermesine rağmen yaratılşa olan inancını öykülerinde hissettirmesidir ki en güzel örneği "Son Soru" isimli kısa öyküsünde verilmiştir.
genel olarak bilinen bilim kurgu ve bilimsel makale yazarı kimliğinden başka, 'kuzey amerika tarihi', 'incil rehberi' ve sözlükler de yazmış olan, fan-fic'in babası. engin genel kültürü ve yüksek zekası dolayısıyla çok güzel espriler yapar, dil farklılığına rağmen insan günlük hayatında kullanmak ister çoğu zaman, ama zalım engeller izin vermez bu imkansız sevdaya*. ayrıca kendini beğenmiş üslubu narsist kişiliklere, yere göğe sığmayan egolarını törpülemeleri için iyi bir eğedir.
"Naron uzun ömürlü olan Rigel ırkındandı ve ailesinin galaksi kayıtlarını tutan dördüncü üyesiydi.
Naron'un büyük bir defteri vardı. Buna galaksilerde kafaları gelişen çok sayıdaki ırklar kaydediliyordu. Daha küçük bir deftere ise, olgunlaşarak Galaksi Federasyonuna girmeye hak kazanan ırklar yazılıyordu. Birinci defterde bazı isimler çizilmişti. Çünkü onlar şu ya da bu nedenle başarısız olmuşlardı. Şanssızlık, biyofizik veya biyokimyasal kusurlar, topluma ayak uyduramama neden oluyordu buna. Ama küçük deftere adları geçirilen hiçbir üye o zamana kadar silinmemişti.
Bir haberci yaklaşırken iriyarı ve son derece yaşlı biri olna Naron da başını kaldırdı.
Haberci, "Naron" dedi. "Ulu varlık."
"E, ne var? Şu merasimi bir tarafa bırak."
"Bir grup organizma daha olgunluğa erişti."
"Harika! Harika! Artık daha çabuk olgunlaşıyorlar. Bir yıl geçmiyor ki, yeni bir üyemiz olmasın. Peki kim bu grup?" haberci, galaksinin kod numarasını ve onun içindeki dünyanın koordinatlarını verdi.
Naron, "Ah," dedi. "O dünyayı biliyorum." Ve süslü bir yazıyla adı ilk deftere yazdı. Sonra ikincisine de kaydetti. Adet olduğu için o dünyaya en kalabalık toplumun verdiği adı kullanıyordu. Naron, "Arz..." diye yazdı.
"Bu yeni yaratıklar bir rekor kırdılar," dedi. "Başka hiçbir grup akıldan olgunluğa bu kadar çabuk geçmedi. bir hata olmadığını umarım."
Haberci, "Hata yok efendim." diye cevap verdi.
"Termo-nükleer enerjiyi öğrendiler değil mi?"
"Evet efendim."
"Eh, ölçümüz de bu." naron güldü. "Ve yakında uzay gemileriyle gelecek ve federasyonla bağlantı kuracaklar."
Haberci istemeye istemeye, "Ulu efendim," diye mırıldandı. "Gözlemcilerimiz onların henüz uzaya açılmadıklarını bildirdiler."
Naron şaşırdı. "Hiç mi açılmamışlar? Bir uzay istasyonları da yok mu?"**
"Henüz yok efendim."
"Ama maden termo-nükleer güçleri var... Deneyler ve patlatmalar nerde yapılıyor?"
"Kendi gezegenlerinde, efendim."
Altı metre boyunda olan Naron ayağa kalkarak "Kendi gezegenlerinde mi?" diye gürledi.
"Evet, efendim."
Naron ağır ağır kalemini çıkararak küçük deftere yazdığı son adı çizdi. O zamana kadar görülmüş bir şey değildi bu. Ama Naron çok akıllı bir insandı ve galaksideki herkes gibi o kaçınılamayacak sonucu görebilirdi.
bilimkurgu'yu sevdiren yazardır. ayrıca, bilimi herkesin anlayabileceği dilde anlatabilen (yazabilen) kişi olarak tanınır.
hakkında oldukça detaylı olarak hazırlanmış ve güzel linkler içeren türkçe bir site;
rusya'da doğup küçük yaşta ailesi ile birlikte amerika'ya taşınan, bir çok dalda eserlerinin olmasına karşılık bilim-kurgu dalındaki eserleri ve özellikle i, robot romanındaki robot yasaları ile bilenen bir yazardır.
vakıf serisini yazmaya başladığında 20 yaşında olan ve hayatı boyunca toplam sayısı 450'yi aşan kitap yazmış çok yönlü bilim adamı, yapay zeka kavramını robotiğin üç yasası ile temellendirmiştir.
Bu yasalara göre,
1. bir robot, bir insana zarar veremez veya hareketsiz kalarak bir insanın zarar görmesine izin veremez.
2. bir robot, birinci yasa ile çelişmediği sürece bir insan tarafından verilen emirlere uymak zorundadır.
3. bir robot, bu koruma birinci veya ikinci yasa ile çelişmediği sürece kendi varlığını korumak zorundadır.
Ardından bu yasalara sıfırıncı yasayı da eklemiştir, bu yasaya göre:
0. bir robot, insanlığa zarar veremez veya hareketsiz kalarak insanlığın zarar görmesine izin veremez.
1.,2. ve 3. yasalar öncelik 0. yasaya verilmek üzere tekrardan düzenlenmiştir.