Clint amcamın çizgisini bozmadığı 2009 yapımı film. bir çoğumuz gibi o da gerçek yaşam öykülerini seviyor olsa gerek yine aynı şeyi yapmış. Bu sefer işin içinde hem bir biyografiden küçük bir kesit var hem de spor var. Morgan Freeman ise Nelson Mandelayı ekrana çok iyi yansıtmış; küçücük bir hikayesi anlatılmasına rağmen ne kadar değerli bir insan olduğunu anlıyorsunuz.
bi kızdan aldığım tavsiye çerçevesinde deneyip beğendiğim ve 50lik deneme şişesini aldığım parfümdür. şişesi rengi falan şık.
kokusu biraz meyveli gibi. kalıcı. bakalım bayacak mı baymayacak mı.
daha önceden kullandığım hugo boss'un orospu olması ve joop jump'dan sıkılmış olmam nedeniyle tercih ettiğimdir. sanırım ödüllü kokudur. sık sık kendinizi koklamanıza sebebiyet verecek güzelliktedir.
harika bir kokuya sahip yeni parfüm. aylar sonra gelir sanırım türkiye'ye.
parfüm kimse de şuan yokken tadını çıkartmak ve herkesin sormasının zevkini yaşamak paha biçilmez.
Güzel filmdi, Sonda da gerçekten bir olaydan alınmıştır yazmak yerine gerçek oyuncuları ve başbakanı göstermesi bayağı orjinal olmuş. Filmin yönetmeni kim diye düşünürken derken ekrana client eastwood yazısı geldi. tebessüm ettir di gene client eastwood. bir kere izlense fena olmayacak türden güzel bir film.
nelson mandella'nın (morgan freeman) ülkede birlik ve beraberlik kurmak için güney afrika futbol takım kaptanı ile (matt damon) bu amaç uğruna güç birleştirmesinin heyecenlı öyküsünü konu alyor.mevkiye daha yeni getirilen nelson mandela, vatandaşının ırk ve maddiyat sebeplerinden kaynaklı 2.sınıf muamelesi gördüğünü fark etmektedir.nelson futbolun dünya üzerindeki etkisi ile tüm insanları bir araya toplayacağını düşünmektedir.bu sebep ile 1995 dünya kupası finallerinde mucizevi bir yükselme geçiren güney afrika futbol takımının tam anlamıyla arkasındadır.
film ragbi ile mandela'nın halkı nasıl kaynaştırmak istediğini konu almakta.. başarılı bir strateji açıkcası.. spor en iyi birleştirici ve iyi kullanılırsa en iyi düşmanlık yaratan bir güçtür.. spor sadece spor değildir yani.. neyse iyi bir film izleyin..
matt damon'ın aşağıdaki düşüncesi birçok şeyi özetlemekte..
--spoiler--
- Yarını mı düşünüyorsun?
- Yarın öyle ya da böyle halledilecek. Ben, nasıl olup da 30 yıl bir hücrede yattıktan sonra seni oraya tıkanları affedebildiğini merak ediyordum.
--spoiler--
izlemeyi yeni bitirdiğim harika film. sıcağı sıcağına hazır gözlerim yaşlıyken entry gireyim dedim. nelson mandelayı tanımak açısından da harika bir film. mutlaka izleyin çünkü .....devam edemicem sözlük ehühüühhüüüü."
2010 güney afrika dünya kupası öncesi güney afrikalılar için kenetlenme açısından iyi film olsa gerek.
filme giriş yapan müzik bile herşeyi özetler aslında. manasından değil, söyleyen insanlardan, siyah ve beyaz insanlardan bahsediyorum.
filmin başlangıcında çalan Shosholoza adlı güney afrika yerel halk şarkısı;
Morgan Freeman, matt damon gibi oyuncuların başrolerde yeraldığı, 2009 amerika yapımı, Biyografi, Dram, Tarih, Spor türlerindeki 133 dakikalık filmdir.
--spoiler--
genel olarak beğenmekle birlikte bazı mental çarpıklıklar da gözüme çarptı... şaka bir yana bazı noksanlar vardı sanki filmde. herhalde ırkçılığa tam olarak derinlemesine değinmemesi, oyunculukların (özellikle matt damon'un) çok da üst seviyede olmaması, süresinin aşırı uzun olması, söz konusu ülke hakkındaki 2 halkın birbirleriyle kaynaşma konusunun rugby ile sınırlı kalması gibi şeyler filmde benim gördüğüm eksi yönlerdi.
film'De en akılda kalan yerler (en azından benim aklımda kalan yerler) madiba'nın konuşmalarının olduğu sahneler, uçaklı sahne, Francois Pienaar'ın madiba'nın hapishane odasındaki eskiye dönük hatıraları hayal etme sahnesi gibi yerlerdi. tabi rugby maçı'nın son kısımları da gayet güzeldi. keşke daha az klişe bir maç sahnesi ve tribün görüntüleri olsaydı. ekran başındaki ve tribündeki insanların sevincinin olduğu görüntüler bana biraz klişe geldi. her spor konulu film böyle mi yapılmak zorunda merak ediyorum.
film'in de ismi olan ve konu'da madiba'ya (mandela) ve Francois Pienaar'a ilham veren invictus şiiri de gerçekten muhteşem. gerçi ben bu şiiri ilk olarak one tree hill (#6023063) adlı dizi'De (orda da lucas adlı bir basketbolcuya ilham oluyordu) duymuştum ve çok etkilenmiştim. filmi izlememdeki etmenlerden biri de buydu.
oyunculuklar konusunda morgan amcamızın çok iyi olduğunu söylememe gerek yok herhalde. korumaları oynayan siyahi oyuncular da gayet başarılı. matt damon da iyi (yani fena değil de daha iyi de oynayabilirdi) oynasaymış tam olacakmış.
--spoiler--
Clint Eastwood'un yönetmenliğini üstlendiği filmin uzun süresine dayanabilirseniz ve mandela ve rugby'e az da olsa ilginiz varsa filmi tavsiye ederim.
"I am the master of my faith
I am the captain of my soul"
morgan freeman'dan bir muhteşem performans daha deyip filmi anlatmak isterdim ama işte tam o anda aklıma bir şey takıldı. lan bu adam her yerde! iyi tamam, oyuncusun anlarım hadi ensenst ilişki yaşarsın torununla buna da eyvalla(!) ama her filmde oynama abi! Valla bak, biri şu filmde kim oynuyordu dese morgan freeman diyorum daha filmin adını söylemeden biliyorum. yazık, günah abi bu yaptığın; olmaz.
neyse,
efendim film her ne kadar oscar'a aday gösterilemese de ciddi derecede kaliteli bir yapımdı. yalnız bir şey dikkatimi çekti; filmin son dakikalarına doğru bir sahnede tribün lideri olarak (tam anlamıyla hemi de) karenin tam ortasına yerleşmiş bir yönetmen yani clint eastwood var.
sözü clint'e getirdim çünkü açın, bakın imdb'deki en iyi filmler arasında onun filmleri var. hem oynadıkları hem de oynattıkları gerçekten harika filmler. gerçekten o filmleri izlediğim için kendi adıma mutluyum ama şunu gördüm artık; clint eastwood'umuz oturuyor gazete dergi neyin okuyor, o an işte bir hikaye yakalayıp ondan bir film yapmaya karar veriyor. yani bizim öğretmen emeklileri için bulmaca çözmek neyse bu amcamız için de bulmaca çözmek o demek işte.
morgan freeman'ın en iyi erkek oyuncu oscarına aday gösterildiği film. bu sefer kazanacağına inanıyorum. lanet olası george clooney alırsa eğer ödülü deli olurum.