her intihar bir suçlamadır. intihar eden kişi bir şekilde birilerini ya da birşeyleri suçluyordur. bu yüzden intihar hayattayken birine ya da birşeye atılabilecek en büyük triptir. bazen ölünün arkasından ağlanmasa hiç intihar eden olmaz mı acaba diye düşünüyorum?
ışıkların sönmesiyle aklın yolunu karanlıkta kaybetmesi. çıkış yok. teselli yok. gelecek yok. var olduğunu hissettiren tek bir insan yok ya da o tek insan tarafından terk edilmişlik hisleri içinde. kendini yüksekten yere çakmak biçiminde, tüm acıları ölümle boğmak isteğidir.
arkada bırakanları cezalandırmak biraz, biraz bencillik, çok acı, çok feryat, nedensiz ölümlerin sorgulanması gibi gidenin ardından hissedilen ama nedensiz değil; bilinçli değil, tanımı yok, tarifi yok.
son zamanlarda çok esprili sanilan, güçlü görünen, çok sevilen insanlarin intihar etmesi modern hayatimizin sundugu bir nimettir. afiyet olsun insanogluna.
çok neşeli, etrafı tarafından sevilen hatta her zaman gülerken görülen insanların daha çok intihar ediyor olması yabancı olmadığım durumdur.
en saygın kurumlarda, en iyi mevkilerde, süper paralar kazanırsınız. etrafınızda onlarca arkadaşınız vardır. gülersiniz gülersiniz...
filhakika, güldüğünüz arkadaşlardır onlar. kafanızı yastığa koyduğunuz sizi arayan soran yoktur. gecenin 1'inde canınız sıkılırsa arayabileceğiniz insan yoktur.
yalnızsınızdır.
burda da yalnızım orda da yalnız olacağım der. gidersiniz.
önce teorik sonra pratik olarak gerçekleştirilen, insanın düşünce dünyasının çökmesi ve sonra yeni bir yapılanmanın imkansız olduğuna kendini inandırması, yok olmanın ağırlığının varlığa galip gelmesi sonucu gerçekleştireceği eylem. inanç faktörünün öneminin büyük olduğu kanısındayım.
zira intihar eden insan sadece kendisini öldürmüş olmaz, aynı zamanda onu sevenlerin çok sevdiği bir kişiyi de öldürmüş olur. kendisi sonsuz bir huzura kavuşur kavuşmasına belki ama arkasında ölümünün bıraktığı acılar kalır. yani intihar her ne kadar bireysel bir hareket gibi görünsede kazın ayağı öyle değildir.
özetle bu hayat ne kadar çekilmez olursa olsun sadece sizin hayatınız değildir ne yazık ki ve tamamiyle sizin olmayan bir şeyi yok etmek de büyük saygısızlıkdır. hayatınızın başka hissedarları da vardır bu nedenle her şeye rağmen yaşamak zorundasınızdır aslında.
dsp iktidarında, yakın zamanlarda bir bakan, adını hatırlayamadım şu an, intihara teşebbüs etmiş ve yaralanmıştı, hatta kurşun çenesinden girip kafasından mı ne çıkmıştı, devlet bakanıydı...her neyse o zaman ecevit bişey demişti odur aklımda kalan: bakanı kastederek, çok onurlu bir davranıştı, demişti. tabii sonra basında da bu sözle birlikte kıyamet koptu. ecevit'i savunanlar, efendim burada intihar değil, bakanın asaleti övülüyor filan dediler. bazı kalem erbabına göre de, "evet adama intihara kalkıştı diye, tüh sana rezil, köpoğlu filan denemezdi de en azından başbakan tarafından da ödüllendirilmezdi" hareket. zira algıda yakınlık kanununa göre biri bişey yapınca verilen ödül ya da cezalar o yapılan şeyle ilişkilendirilir. doğrudur bence de.
ancaaak...
bir de bu tür bir algılamaya zemin hazırlayan kültür japon kültürüne bakalım. değil mi ki japonlar en ufak bir şaibe halinde intihar ediverirler. bizim için son derece saygın ve onurlu birer insan olan japonlar kültürlerinde intihar gibi bir olguya önemli bir yer verirler. işte bu fenomen beynimizde namusluluk, onur gibi kavramlarla intiharı yanyana koymuş, ikisini birbiriyle eşleştirmiştir. bu böyle olabilir de olmayabilir de. bir açıdan intihar etmek bir insanın namusunu, onurluluğunu simgeleyebilir. tabii buradan çok vurucu bir sonuç çıkıyor. eğer hayattan ayrılışa namusluluk, onur gibi değerleri atfediyorsak hayatın çivisi çoktan çıkmış demektir. belki hayat gerçekten bildiğimiz en büyük hayat kadını* olmuştur.
güncel tanım: intihar, aşağıdakilerden hiçbiri demektir. ama bunda da bir irade vardır. sır da vardır. ironi de, nefret de, kaçış da, bencillik de. yine de orada aslında ne olduğunu bilemeyiz.
kendinden kaçamamanın sonucu olabilir.
özentinin sonucu olabilir.
sevdiğinin arkasından gitmek olabilir.
allah'a bağlılık ne kadar güçlü ise o denli uzak durulan öz kıyımdır.
Gözlerinin karanlığındayım
Sevinci yok düşlerimin
Rüzgârın savurur gülüşlerimi
Son gün batımındadır masumiyetin
Tebessümlere saklarım seni
Kopamam hülyalarından...
Saçlarına bağlarım gönlümü
Bir intihar gecesi, sessiz
Atarım kendimi dudaklarından...
anlık bir psikoz bence..
insanın bilincinin tamamen değersizlik duygusuyla ele geçirilmesi ve beyninden sadece kendini öldürmeye yönelik emirlerin çıkması..
en kötüsü de bu yokoluşa engel olabilecek kadar değerli hissettirilememesi..bizim ayıbımız..sevgiyi hissettiremediklerimizin kaybolma yolu..