suç, günah, ayıptır. inanan biri intihar etmez. ama hem intihar etmiyor hem de hayatta anlam bulamıyorsan iki arada bir derede çarpışır, yaralanır durursun.
Hayat mücadeleler ile doludur dünyaya gelişimiz bile bir mücadele silsilesi sonucu gerçekleşmiştir. intihar fikri bence hayatın mücadele - her şeye ve herkese karşı olabilecek- olduğunu unutturan genellikle çevredeki insanların etkisiyle - patron, anlayışsız eş, düşüncesiz arkadaş topluluğu v. s - ortaya çıkan zehirli düşüncedir. 'Korkmadık, savaştık' demek gerekir hayatın her aşamasında. Hangi durum, hangi zaman, hangi mekan fark etmeksizin özsaygıyı koruyup mücadeleye devam etmek isteyenler gerçekten yaşayanlardır. ( sıradan bir vatandaşın görüşleridir bunlar )
bir kaçıştır intihar etmek. kişinin kendi isteği ile kendi yaşamına son vermesidir.
bana göre yenilmektir, kaybetmektir. ben de zaman zaman intihar etmeyi düşündüm. planladım da diyebilirim. sevdiklerimi incitmeden olması için yollar aradım. En güvendiğim trafik kazası yapmaktı, sessizce çekip gitmektir. Önce arabayı kasko yaptırdım, sonra arabaya yazılım yaptırdım. bilgisayarımı formatladım. telefonumu sıfırladım. okuduğum kitapları dağıttım. herşey tamam gibiydi. kızım ve oğlumla vedalaşmayacaktım onlar hep gelecekmişim gibi beklesinler istiyordum.
kararımı etkileyen tek şey kızım Aslı'nın bu boktan hayatta bensiz kalacağı düşüncesi idi. Onuda çözdüm gibiydi. Kardeşim can yoldaşım Soner'e emanet etmiştim. Şaşırmıştı hayırdır abi nereye gidiyorsun demişti. Daha yapacak çok işimiz var demişti. Evet çok işimiz vardı. ama ben kararlıydım. otoyolda bulunan beton dubalara çarpacaktım. başka arabadaki insanlara zarar vermemek için en iyi yol buydu. yeterinde hızlı çarparsam sonuç ölüm olurdu.
706 gün çocuklarımı göstermiyordu bu hukuk sistemi bana. masumdum ancak anlatamıyordum.
Otoyola çıktım sport modda basabildiğim kadar bastım gaz pedalına. yapamadım. bir baktım ki eşimin oğlumun kızımın yaşadığı apartmanın önündeyim. balkonda çocuklarımın kıyafetleri asılıydı. salonun ve mutfağın lambaları yanıyordu. o anda aklıma onlarıda öldürüp yok etmek geldi. koltuğumun altındaki tabancamı aldım. normalde 3 mermi olur hep. ya ıskalarsam diye düşündüm. sonra saçının telini sakladığım kızıma nasıl yaparım dedim. oğluma nasıl yaparım bunları dedim. tabancayı alnıma dayadım tetiğe basamadım. ses çıkacaktı ve eşim balkonda bakacak arabayı tanıyacaktı. ve tahmin edecekti. anıl ve aslı duyacaktı. işte orası dönüm noktasıydı hayatımın.
kendine gel dedim akif kendine gel... işte orda bütün ciddiyetim kayboldu, gözlerim doldu burnum sızladı. ağladım. ve yemin ettim. ben kazanacağım ben başaracağım diye.
Şimdi tam iki yıl geçti bu olayların üzerinden. ve dim dik ayaktayım. anıl aslı ve o. sizi asla yalnız kimsesiz bırakmayacağım.
aklını yitirmeden yaptıysan ahiretin de bitti ve hepten yandın. öyle böyle yanmak değil hani.
ölmekle bayılmayı karıştırmamak lazım. bu dünyada imtihan için vardın.
seni yaratan rabbin ''kaldıramayacağından fazlasını kuluma yüklemem '' dedi. sen ne yaptın, asi geldin, kafa tuttun bu tavrınla. senin verdiğin canı sen değil ben alıyorum diyerek, senin imtihanın bana gelmez artık diyerek. kendi kendine bahaneler bularak..
ve bu seni haklı yapmazdı.
intihar etmek hakkında düşünüyorum heralde her gün ya, intihar edecek son kişiyim de etsem mesela nolurdu nasıl ederdim nasıl bi not yazardım insanlar ne düşünürdü Allah affeder miydi filan bunlari kuruyorum kafamda.
insanın yaşamak için tutunabilecek geçerli bir sebep bulamayıp, en son çare başvurduğu bir veda biçimidir. Her veda gibi bu da sevenleri için acı fakat kendi için kurtuluştur. ta ki hesap yerine gelene kadar.
Allah'a inanan biri için imkansız olaydır. üstelik de anlamsızdır. çünkü hayatta bir sürü değer ve ışıltı bulabilecekken kendini karanlığa gömmek demektir. bu yüzden şükrediyor ve beklentiye girmeyip içime atmayı seçiyorum.