Bunu kesinlikle yapmaya karar vermişse oldukça enteresandır. Ama Özellikle davranışları.
Böyle bir akrabam birkaç gün önce intihar etti. 23-25 yaş arasında genç bir erkek. Sanırım en acısız, habersiz yolu seçmiş: çok miktarda uyku hapı alarak.
intihardan önce ailesi kendisinde gariplik görmüş ama ciddiyetini fark edememiş. Yüzünde hep bir mayhoş gülümse ve sözlerinde daima "olsun, amaan"lı bir üslup. Aslında her insanın takınması gerektiği bir tavır ama bu kayıtsızlık ancak ölümün yakınlığı ile varlık buluyor.
intihar ettiği gece uyku haplarını yutup anne ve babasına tuhaf bir şekilde iyi geceler dilemiş ve gidip uyumuş. Sabah da uyanmamış.
Bu psikoloji daima ilgimi çekmiştir. Ölümü kendi eliyle getirecek olmak ve aynı zamanda bundan rahatsız olmamak psikolojisi.
Belki de benim ait olduğum psikolojidir.
Işsiz olduğum için intihar etmek istiyorum..
Ailemin beni evde istemeyişi ve öz annemin aylardır bana telefon etmemesi üzerine intihar etmek istiyorum.. Insan evladına bunu nasıl yapar durduk yere. Git istemiyoruz seni dediler. Şu an bile bu satırları ağlayarak yazıyorum. Herşeyden nefret ediyorum nefret!
Sıkıldım bu hayattan. 24 yaşındayım ve bıktım usandım. Gücüm kalmadı.
Kimse bana el uzatmiyor yalnızım. Kimsesizim. Oturup Ağlıyorum her gece. Psikolojimi kontrol altında tutmakta zorlanır oldum.
Allahım herkese bir iş nasip ettin beni unuttun mu diyorum. Yeter artık Rabbim yeter. Çok yoruldum.
Eğer travmatik bir durum yaşadıysanız ve aşk acısından dolayı intihar edecekseniz limon yemenizi tavsiye ederim. Aşk da neymiş ya diye dolanmaya başlarsınız.
Olguların çoğunda sevilen birine veya topluma yöneltilmiş saldırganlıktır. Diğer olgularda ise dikkati çekmek için yanlış bir davranış veya ülküleşmiş sevgi veya anne ile tekrar birleşmeyi başarma yolu olarak algılanabilir. Savaşan ülkelerde intihar oranlarının düşerken savaşmayan ülkelerde aynı kalması özkıyımın, saldırgan içtepileri boşaltmak için bir yol olduğu varsayımını desteklemektedir. Depresyon hâllerindeki intiharda; depresyondaki kişi özseverlik gereksinimleri için bağımlı olduğu nesneyi kaybeder ve nesnenin geri gelmesini zorlaması ile ağızsal devreye geriler ve nesneyi içine alır ve böylece geri giderek nesne ile özdeşleşir. *
sabah metroda günaydın alamayan, öğlen çalışmaktan bezmiş suratlarla kalbine bıçak saplanan, akşam için planı olmayan ya da köşesine çekilip kitap okuduğunda dünyadan değilmiş gözüyle bakılan, giderek yozlaşan toplumun kemikleşmiş ve saptırılan geleneklerine illa ki katılması istenilen insanın, aşamadığı hayal kırıklığıdır. ne sevgili beklenmektedir ne de arkadaş, tek beklenen bir gıdım saygıdır fakat illa ki üzerine belli bir rol giydirilmeye çalışılmaktadır.
psikolojik etkenler bedensel aktivitelere dökülmeye başlamadan, bedeninde oluşan patlama hissiyatını, "öff" veya "pööf" çekerek çıkarmaya çalışır, fakat başarılı olamassın. kafanı koyabildiğin yerde uyumak yanına, parmaklar ve dudaklar sigara kokusundan başını döndürür. içinin gerçek anlamda bunaldığını hisseder, kendini volkanik bir dağ ile özdeşleştirirsin. aslında dışın üşüyordur. dışarı falan çıkılmaya yeltenilir. kapıdan çıktığın gibi odanı özler ve geri dönersin. belki tekrar uyursun falan. zira müzik artık ruhu doyuramıyor, beklentilerini hiçbir şey karşılayamıyordur. bu reddede karşılayabilecek tek çözüm aklına geliyor insanın. cesaret yoksunu bünye uyumayı seçiyor ve ertesi gün hiçbir şey olmamış gibi uyanıp yaşantısına devam ediyor.