çok hızlı şahlanan çok hızlı batan bir kafelerdir. bugünlerde rekabetçi maçlarda, irite edici ses tonlarıyla ana avrat küfür eden bebeler ile doludur. Yağlı klavyeler, yağlı mouselar ve rutubet kokusu ile rezalet bir yuva halini almıştır artık.
Toplu halde bilgisayar başında oturanların olduğu mekan.
2008-09 yılıydı galiba. Bursa çarşamba'da bir internet cafeye gitmiştim. iki katlı bir yerdi. Ben üst kata çıkmıştım. Burada 3 kişi vardı. Duvar dibinde en köşede bir adam, kulaklıkları takmış dikkatle bir şey izliyordu.
Bende onun 5-6 masa ilerisine oturdum.
Neyse 20 dk sonra falan masanın sallandığını farkettim. ilk önce deprem sandım.
Ama kafamı çevirip bu adama bakınca ne göreyim? Keko malafatı çıkarmış 31 çekiyor!
Domdum kaldım ben. Ardından bu şahıs bana doğru baktı ama hala asılmaya devam ediyor şerefsiz. Sonra tekrar monitöre kitlendi.
Bende aşağıya inip mekan sahibine anlattım durumu. Ve yaka paça dışarı atmışlardı bu pisliği.
Bende o yaşta gittim ama saçma bir pozisyonda duruyordum şifremin çalınacağını düşündüm.
Zaten 1 saat falan duruyordum.güneş batarken gidiyorduk.
o da fotokopi çektirmelerini bekliyorduk.aslında eskiden çok giderdik.
Yarın aöf sınavlarım var. Sınav giriş belgesini çıkarmayı unuttum. Aklıma demin geldi. Bi koşu bu saatte açık kırtasiye aramaya başladım Ama yok. hepsı kapalıydı mk.
Neyseki aklıma internet kafeler geldi. Koştum hemencik çıkardım.
benim gittiğim dönemde yarım saati 50 kuruş, saati ise 1 türk lirası idi.
tabi o dönemde internet kafe mentalitesi çok farklıydı. bilgisayarlar son kullanıcı tarafında yaygınlaşmamış, ve oyuncu bilgisayarları zartlar zurtlar piyasayı domine etmemişti. domine edemezdi, çünkü öyle bir konsept yoktu zaten. güzel günlerdi falan. metin2, wolfteam falan oynardım.
fakat günümüzde net kafe mentalitesi nasıldır derseniz, artık ortalama bir internet kafeler piyasada yok gibi bir şey cevabını veririm herhalde. zaten bilgisayarlar artık son kullanıcı tarafında da yaygınlaşınca, talep çok çok azalmış durumda. bugün baktığımızda, akıllı telefonlar bile artık bilgisayar gibi zaten. peki hiç mi yok ula bu kafeler? var, ama eskisi gibi yaygın değiller. olsalar bile üst düzey bilgisayarlar bulunan, ve sadece oyunculara hitap eden kafeler var. ama yıllar önce aldığımız tadı verebilirler mi, o da tartışılır. bir de ben saati 1tl mantığına çok aşina olduğum için, saati 1tl'den fazla olan kafede ister istemez kendimi yadırgarım biraz. ki bildiğim bir net kafe var ki, en son saati 5-6tl falandı.
saat hesabına göre belirli bir ücret karşılığı internet ve bilgisayar oyunu hizmeti sunan mekanlardır. meşrubat (bazılarında sıcak içeçekler) ve tost tarzı yiyecekler de satılırdı (neticede "cafe") ama genelde tüm parasıyla mümkün olduğunca çok bilgisayar başında kalmak isteyenlerle dolu bir mekan olduğu için bunlar öyle çok da satılmazdı. bir dönem tavuk dönerciler veya çiğköfteciler gibi her mahallede bir ya da daha fazla sayıda bulunurlardı. her eve bilgisayar alınamadığı zamanlarda bilgisayara dair her iş, bu kafelerden yapılırdı. chatleşilecekse randevulaşırdı, öyle gecenin bir vakti falan yazma imkanı yoktu haliyle. bugün artık yalnızca arkadaşlarıyla fiziki ortamda birlikte oyun oynamak isteyenlerin veya evdeki bilgisayarı çeşitli oyunları kaldırmayanların veya internet hızı düşük olanların uğradığı mekan durumundadır. internet kafeye en son ne zaman gittim, hatırlamıyorum ama eve bilgisayar alınınca muhtemelen hiç uğramadım. bugün hala hatırladıklarım şunlar:
-internet kafenin kendine has kokusu. betimlemesi güç bir kokudur bu. havasız bir ortamdaki bilgisayar kokusu (evet, var böyle bir şey, okulların bilgisayar laboratuvarlarında da var), biraz da ergenlerin ter kokusu, bu civar bir şey...
-süngerleri koparılmış kulaklıklar, mikrofon kısımları da ısırılmıştır kimi zaman.
-okeyin yancıları gibi bilgisayarın başına dikilenler
-havada savrulan envai çeşit küfür
-çoğu zaman rap şarkılardan oluşan playlist
internet kafe kültürüne sahibim o karanlık ortamları gta vice city oynayan minik çocukları caunter atıp anaavrat düz gidenleri hepsini biliyorum. O alt bodrum katlardaki karanlık masalarda bizde oturduk caunter oynadık.
Miladı artık dolmak üzeredir.
Eskiden, yarım saat açar mısın abi? Diyalogları vardı.
Hiç unutmuyorum Sene 2007, adamın teki çıkarmış malafatı 31 çekiyordu.
Üst katta en köşe masada...
Hemen gidip sahibine şikayet ettim. inanmadı adam. Kendi bilgisayarından girdiği yere baktı.
Lavuk grup izliyor. Hemen apar topar üst kata çıkıp adamı dışarı attılar.
1999-2010 arası en efsane zamanlarını yaşamıştır. 2005 gibi adsl internetin çıkıp herkesin evine internet girmesiyle sallantıya girmişlerdi. zira o zamana kadar evinde bilgisayar olanlar bile internete girebilmek için kafelere gelirdi. birde o dönemlerde 13 yaşından küçüklerin kafelere girmesi yasaklanmıştı.
2010 yılında akıllı telefonlar çıkınca öldürücü darbe geldi. insanlar artık internete telefonlarından girmeye başlamıştı.
99-2010 arası parayı vuran vurdu kafe işinden. okuldan kaçıp arkadaşlarla oynanan cs 1.6 bir başka zevkli geliyordu. kimi kafelerde tost ve içecek satışıda vardı. Üstüne margarin sürülmüş kalitesiz salam ve kaşardan yapılmış tostları yiyip yağlı ellerle pislik içindeki klavyenin tuşlarını döverdik.
günümüzde ise internet kafe işi tamamiyle oyun mantığına kaymış durumda. çok sağlam pahalı oyun kasalarıyla hizmet veriyorlar. evindeki bilgisayarında oyun oynayamayanlar internet kafelere gidiyorlar. saatlik ücreti ise bizim gençlik dönemlerindeki gibi 1 lira falan değil 5 lira. ama bu tarz kafeler artık tek tük varlar. birde eskisi gibi değil artık denetimler çok sıkı. okul üniformalı öğrenci eğer okul saatlerinde kafede yakalanırsa kafenin kapatılmasına kadar yolu var.
2000'li yılların başlarından itibaren neredeyse her liselinin her üniversitelinin hatta ilkokul çocukluklarının bile takıldığı mekanlardı internet cafeler. tabi o dönem her evde internet yoktu. ara sıra öğrencilik yıllarımdan hatırlarım millet facebook'dan karı-kız düşürmek için gelirdi. ikinci masayı yarım saat uzat, beşinci masayı 1 saat uzat gibisinden sözler duyardık. 2010'lu yılların sonuna doğru artık internet cafe dediğimiz mekanlarda kalmadı pek. varsa da ara sokaklarda veya üniversitelerin yakınlarındaki öğrenci yurtlarının loş sokaklarında rastlıyoruz bu mekanlara. çünkü artık her şey cep telefonundan yapılıyor. masaüstü bilgisayarlar antika oldu kabul artık dizüstü bilgisayarlarda antika olma yoluna girdi bile. özetle internet cafeler artık hoş bir hatıra olarak kaldı geçmiş zamanın güzellikleri olarak...