Daha az duygusal bi insan olduğumu fark ettiğimde, normaldir olabilir tabi mümkün diyip geçebildigimde, insanlara olan duygusal bağlılığımı sağlıklı seviyelere indirdiğimde büyümek için ilk ve en büyük adımı attim.
hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığını tam anlamıyla anladığı andır. bir göz kırparsın zaman su gibi akıp geçmiştir. belki bir sahil kenarında alkol alırken bulursun kendini belki de yatağında yatmış düşüncelere dalarken. tek önemli nokta ise hiçbir zaman eskilere dönülemeyeceği ve hiçbir zaman eskisi gibi yaşanamayacağıdır.
Baba / anne olduğunuzda tabiki. Hele bide biraz büyüyüp size akıl vermeye başladıklarında, kendi çocukluğunuz aklınıza geliyor ve o çocukluğunuzdan ne kadar fazla uzaklaşmış olduğunuzu farkediyorsunuz. Evlerden ırak. Fakat o içinizdeki çocuk hep bir kenar - köşede beklemekte. Çok acayip.
Fikrime katılmayan birinin sürdüğü karşı argümanı, kafamda değerlendirip mantıklı bulduktan sonra geri adım atabildiğim andır. '' Aslında haklısın. Hiç böyle düşünmemiştim. '' diyebildiğim andır. O gün fark etmesem de şu günlerden oraya baktığımda ne denli büyük bir adım attığımı fark ediyorum.
"haklısın" "hiç öyle düşünmemiştim" gibi ölçülü cümleleri daha çok kullanır oldum. benden küçük olanlara karşı garip bir şefkatim oluştu. iki binlileri sevimli buluyorum örneğin. gerçekten ne hissettiğimle daha çok ilgilenir oldum. eskiden fikri kutsardım şimdi fikri ancak eylemle birleştiğinde önemsiyorum. daha disiplinli oldum. cehaletimi, hatalarımı, zaaflarımı, aptallıklarımı, kusurlarımı tıpkı iyi taraflarımı kabullendiğim gibi kabullenebiliyorum. daha kaygısız oldum. biraz daha içe dönük birine dönüştüm sanırım. savaştığım meseleler vardı insanlığa zarar verdiğini düşünürdüm; o meselelerle barıştım hatta üzerlerine düşünülmeye değer olduklarını anladım. eskiden yük, angarya gibi gelen işler şimdi zevkli bile olabiliyor. biçok takıntım geçti. asla uçlarda sevmiyor, uçlarda nefret etmiyor, uçlarda inanmıyor, uçlarda yaşamıyorum. tamamen ortalarda dolaşıyorum.
büyümek gerçekten müthiş. ha oram buram kırışırsa yine depresyonlara girerim gibi geliyor ama henüz vakit var.
Güzel, mini etekli, mükemmel fizikli, şık bir kadınla bıyıklı, göbekli, kel bir adamın eşit nezaketi hak ettiğini anladığın ve ikisine eşit ölçüde nazik davrandığın andır.
Utanmayı bıraktığın andır.
Giydiğin pantolon veya elbise kirli olsa da umursamadığın andır.
Bir minibüse bindiğinde ayakta kalmamak için hızlıca koltuğa oturduğun andır.