Dün benim doğum günümdü sözlük, en duygusal olduğum günlerden bir tanesi, en çok ağladığım günlerden bir tanesi. Aynı zamanda bir çok şeyi de idrak etmenin acısını yaşadığım bir gündü.
sevdiklerine çok değer vermenin senden çok şey götürdüğünü, kıyamadıklarımın bana nasıl da gözlerini kırpmadan kıyabildiklerini, hep hatırladıklarım ve önemsediklerim için hiçbir şey ifade etmediğimi, çok sevmenin zararlı olduğunu bir kez daha anladığım bir gün oldu.
Geçen sene bu günlerde canımın diğer yarısını kendimden koparmak zorunda kaldığım o günden daha kötüsünü yaşayamayacağımı düşünmüştüm, hayat her zaman şaşırtacak şeyler buluyormuş, öğrendim.
Hâlâ kabul edemediğim şeyler vardı, hâlâ bazı şeylerin düzelebileceğine dair birkaç parça umudum vardı. Hepsini kaybettim.
Son günlerde öldürülen bebeklere ağlıyorum.. düşünün çocuğunuz doğacak hayaliyle tüm eşyalarını hazırlıyorsunuz onu gormeye can atıyorsunuz.. o gün geliyor heyecanla hastaneye gidiyorsunuz... Off bünyem kaldırmıyor..
Son zamanlarda çalışma saatlerimden dolayı sabaha karşı uyuyorum. Ama bu sabah uyuyamadım döndüm durdum yatakta. Sebebi de aşağıya linkini bırakacağım garip. Şimdi diyeceksiniz ki bebeklere,çocuklara,kadınlara bunları yapanlar hayvanlara neler yapmaz. Ama biz neden sürekli bu durumları kabullenmek veya normalleştirmek zorundayız. Bu evcil hayvanlar oyuncak değil senin benim gibi can. Sen evine al kendine alıştır sonra da eşim istemiyo diye sokağa at. Hadi o vicdansız attı sokağa. Sokakta gördüğü kediyi dövenler iyiden canavar. Böyle bi dünyada sakin kalmaya mutlu olmaya yaşamaya çalışıyoruz. https://www.instagram.com/p/DAEd6CPuWPG/
8 ay once isten cikarilmistim, is yerinde son günümdü ve is arkadaslarim gün icinde vedalasmaya geliyorlardi yanima tek tek. Calisirken Sık sık danistigim ve birlikte calistigim orta yasli destek (?) mudurumuz (support manager) de yanima gelip kisa bir konusma yapti, ve asla unutmayacagim bir sey soyledi samimi ve ciddi bir sekilde: “bu yapi/karakter sende olduktan sonra gidecegin her yerde kabul gorursun, bundan suphen olmasin” (yabanci dilde soyledigi icin cevirince anlami biraz bozuluyor kurdugu cumlenin).
Bugun evimde tek basima yemek yerken bu geldi aklima, ve gozumden yaslar suzuldu oyle sofranin basinda. Cocukluktan ciktigimdan beri elestirdigim, cogu insanin sevmedigine inandigim ozelligimi, benligimi, övmüstü. oyle durduk yere, övebilecegi baska seyler varken. bunu umarim hic bir zaman unutmam.
Sonra linkedin’de su profil cikti karsima ve bu sefer yaslar gulmekten geldi gozumden (sivas veya cevresinden olanlar anlar sebebini):
Aleni ağlatan ve içine doğru ağlatan olmak üzere ikiye ayrılırlar. ilki, patlama noktasının geldiğini gösterir gibi olsa da aslında ağlanacak ortamın oluştuğunun göstergesidir. Nihayetinde kontrol altına alınması her zaman mümkün olmayan bir durum olsa da ağlamak, herkesin hayatında, asla yanında ağlamayacağı kişiler vardır. Yani eylem gerçekleşmiş ise en azından ortam anlamında uygun koşullar sağlanmıştır. işte bu sebeple ikincisi daha çok yakar. içine doğru ağlamak... Hem taşmıştır için hem de dökecek yerin yoktur. ilk fırsatta bir de buna ağlamalı...