dünyaya savaşı, nefreti, ideolojilerin çatışmasını ve menfaatçiliği kazandıran insan ırkına güvenmemek. özgür düşüncenin insanlarca ezildiğine şahit oldukça, insanlardan biraz daha uzaklaşmak.
sürekli insanlardan kötülük geleceğini düşünerek kendini savunmada tutmak, güven problemi yaşamaktan ötürü çevresinde mümkün olduğunca az insan bulundurup, özel hayatını hiç kimseyle paylaşmamak bu ve buna benzer davranışlar neticesinde yakın çevresinde asosyal olarak bilinmek.
kuru laftan ibaret sözde dostlukları görmenin doğal sonucudur. davranışlar, sözlerin tam tersi olunca, inanmayacaksınız tabii. bir de suçlarlar sizi, "bana inanmıyorsun, güvenmiyorsun." diye. yahu, sen benim babamın oğlu musun? davranışların konuşsun, ağzın değil. sıkıya gelince sıvışanların, bir derdinizi
açınca laf değiştirenlerin, sizi tepe tepe kullanmaya çalışanların, onlara inanmadığınızda, size kızacak kadar yüzsüz olmaları şaşırtmaz zaten sizi.
isteseler, bütün dünyayı yakacağınız, mecazisiz dünyanın her sokağını ateşe vereceğiniz;
isteseler, bir ellerine güneşi, bir ellerine ayı verecekleriniz;
isteseler, her şeyden vazgeçeceğiniz;
isteseler, ailenizi bile uğruna yok sayacaklarınız sizi terk edip gittiklerinde daha iyi anlarsınız, insanlara inanmamanız gerektiğini. öyle ya, insanlar nihayetinde. iyi insan da yoktur... sonra da en iyi olan insanı s.kim der durur diliniz.
kendi içindeki yalancıyla karşılaşmış olmaktır. ben bunu yapıyorsam, ben birisine yalan konuşup onu kandırıyorsam, herkes de yapabilir pekala diyerek, bir gerçeği daha anlamaktır. bir maskesinin daha farkına varmaktır. biraz metropol tavırlardır bunlar, bu kadar çeşit insanın aynı otobüste, işyerinde, sinemada bir araya gelmek zorunda olmaları, böylesine içiçe geçmiş bir sosyal hayatlar zemininde, kişisel çıkarlarını gözetmeyi gerektiriyor. yoksa benim köydeki nenem hala inanıyor ona anlatılan herşeye ve onları anlatan herkese.
bonus finish: insanlara inanmayan, kendine inanmıyordur ilkin.
Sabahattin Ali "Yalancının en büyük azabı, kimsenin ona inanmaması değil, kendisinin kimseye inanmaması imiş" Demiş.
Bir insan hangi konudan sürekli dem vuruyorsa kendinde olmadığı, eksikliğini bir yerlerde bildiği için oluyor. tecrübeyle sabit...
insanlara inanmıyorsan kendin güvenilir bir insan olmadığın için oluyor yani. insanları değiştirmek yerine kendini değiştirmek en kolayı.