insanlar aptaldır, acıya karşı zaafları vardır. Bunu en iyi anlatan olaya 'aşk' bunun olması için yapılan eyleme 'aşık olmak' demişlerdir. Konu bu şekildedir.
her insanın kendine has bir boşluğu, derin yalnızlığı vardır. aşkla bu boşluklar dolar. iki legodan ortaya yuvarlak bir şey çıkar. birlikte yuvarlanırlar, çığ gibi büyüyerek hem de. sonra elektrikler kaçar, bir yerde trafo yanar ya da teller kopar, bi'şeyler olur işte. olmak zorunda zaten. oluşan çığın altında köylü çocuklar kalır her zaman.
her ne kadar benzese de aşklar her insanın aşk algısı da farklıdır, aşkı da. iki dünyadan doğan aşk da. kar taneleri gibi. insan ne ise aşkı da o halinin coşkunlaşmış halidir. her insan da farklı yani. edebiyata lüzum yok. kesin olan şu, aşk derinliktir. akıl başa gelince normal halim bu diyen insan aslında kelebeğin rüyasındaki bilgedir, o kelebeği rüyada gördüm sanan bilge olabilir.
*sevgili dostoyevski'nin suç ve ceza romanındaki deliliği sorguladığı sayfalara bakınız mesela. hatta tüm sorgulamalardan sonra sığınışına aşka.
akıllarında yarattıkları elbisenin(aşklarının) bir başkası üzerinde nasıl durduğunu görebilmek için. hatta elbiseyi oldurana kadar bir sürü kişinin üzerinde dener.