bugün

Ülkenin teamüllerle yönetilmesi. Yasama ihtiyacının da meclisin haftada en fazla üç gün ve öğleden sonra toplanması ile karşılanması gerçeğidir.
Eski meclis binası ve oturum, genel kurul salonu hiç bozulmamıştır.
bazı milletvekilleri toplantılara ayakta katılmaktadırlar.
(bkz: magna carta)
olayı çok anlamayan biri olarak garip gelen bir çelişkiyi dile getireyim.

yasama denen şey yasa yapmak ise bu yasaları kağıda dökülmemiş kabul etmek gibi bir durum mu var? ne yani koca meclis neden var.
bazen bizim meclis içinde soruyorum bunu ki o aydı bir durum.
Dünyada anayasa diye bişeyin olmadığı dönemlerden kalan tek devlet olduğu içindir.
hem avantajları hem de dezavantajları beraberinde getirir, tıpkı anayasa'nın yazılı olması gibi.

yazılı olmayan ama yoğun biçimde değişik kurum, yasa, mahkeme kararları, prensipler ve geleneklerle kodlanmış bir anayasayı değiştirmeye çalışmak astarı yüzünden pahalı, herşeyin ve herkesin ayağa kalktığı ancak sonuçta hiçbir şeyin değişmediği bir bunaltıya dönüşebilir.
ancak yeni ve/veya beklenmeyen bir durum ortaya çıktığında ve genel kabul gördüğünde anayasa'daki bir kelime ya da cümle siyasal düzeni rehin alamaz. konuyla alakalı kesimler, ister şahıs, isterse kurum veya yasa olsun duruma adapte olur.

yazılı anayasalar için bu avantaj ve dezavantajları ters çevirerek düşünmek -bir noktaya kadar- mümkün.
Beni acayip cezbeden durum. Bizde yazılı var da noluyor işine gelene işine geldiği gibi muamele yapıyorsun.

Bi not geçiyim: ingiltere de otobüse binince şoföre selam vermezsen otobüs gitmiyor amk. Bu bi görgü kuralı.
babamında kuralları vardı evimizin içinde. yazılı falan değildi. mimikleriyle gözleriyle anlatırdı kurallarını. çok güzeldi. şimdi halen devam ediyor aynı şekilde o kuralları anlatmaya ama bu sefer ben gözlerimi kapatınca görebiliyorum.
entryleri okudukca anladim ki, ingilizler son derece cagdas ve ahlakli bir medeniyetmis!

ismi hic on plana cikmayan ortadogu katili degil miydi bu ulke? sokarim medeniyetlerine...