Mesela kanye westin yazildigi gibi okundugunu biliyosun ama beynin sana cok kaba duruyor kenye de kenye de diyor kenye west deyip rezil oluyorsun. Boyle gibi. Veya pronounce a cok takilip grammer i atliyorsun falan.
Konuşurken grameri düşünüp konuşmak, halbuki grameri düşünmeden konuşsan zaten doğru olucak. Ne zaman grameri düşünüp konuşsam hep yanlıs konusuyorum , lap lup içinden geldiğince konuşmak lazım . Zaten yabancılar bizim kadar günlük konuşmada ingilizcelerine dikkat etmiyor , gramer hak getire.
ingilizce konuşurken yapılan en büyük salaklık yanlış konuşursam diye ingilizce konuşmaktan sakınmaktır kendini kasmaktır..
yahu sen amerikalı mısın orda mı doğdun orda mı büyüdün, sen hiçbirzaman onlar gibi konuşamayacaksın ki...
niye kusursuzluk arıyorsun kendinde, karşındaki ülkemize geldiğinde kusursuzluk mu arıyor konuşurken...
ben var sultan ahmete gitmek diyor, sen anlıyor musun anlıyorsun eee sorun ne ozaman.
önemli olan anlaşabilmek, gramer kendiliğinden oturur zamanla...
sen kendi dilinin gramerini bile çok iyi bilmediğin için sınavlarda türkçeye çalışmıyor musun...
Toplum içinde kulaktan kulağa konuşulmaz denildiği için ingilizce bilmediğim için yanımda rahat rahat ingilizce konuşan arkadaşlara inat öğreneceğim bir dildir.
bir önceki işyerimde tatlı mı tatlı sevimli mi sevimli 70 yaşında isviçreli bir ülke müdürümüz vardı.
türkiye de iken kaldığı otel ofise bir kaç dakika yürüme mesafesinde olduğundan ofise çok erken saatlerde gelir kahvesini içer tatlı tatlı çalışırdı kulakları çınlasın; bendeniz de metrobüs çilesini biraz olsun azaltmak için erken saatlerde yola çıkar; aşağı yukarı kendisiyle bir iki dakika ara ile ofise gelir oldum.
böylece bir oyun başladı.
ben geldiğimde tatlı ihtiyar ofise yeni girmiş, bilgisayarını açıyorsa o kazanıyor; ben daha ceketimi çıkarmadan o ofise geliyorsa ben kazanıyordum.
bir kaç gün arka arkaya ben ofise geldikten sonra bir gün aramızda şöyle bir diyalog yaşandı;
+"mr. hayvan herif, you are making competition!."
- ESTAĞFURULLAH.
estağfurullahın ne demek oldugunu anlatmaya çalıştıysam da oyun bitti.
sigara içmek için barın verandasına geçmiştim ama yanımda ateş olmadığını farkettim. ardından tek başına sigarasını içen bir kıza yaklaşıp kıza muhtemelen borat'ı hatırlatan "excuse me, do you have fire?" cümlesini kurdum. sonrası pek hoş olmadı tabi.*
polisle park yeri hakkında tartışan arap'ın "I can park here" deyişi. polisin de "you can bark everywhere but you cannot park here" yanıtı.
not: arapçada p harfi olmadıgı için birçok arap p'yi b olarak söyler.
Aksan yapmaya çalışırken yeni br lügat keşfetmektir. Meselâ incredible okurken güzel ama ınkredibıl bunun için hoş bir söylemdir. Ama bizler okurken aksan yapıcam diye merhaba benim adım name bile diyebiliriz.