bugün

bir yabancı dili konuşmaya heveslenen herkesin ağzından çıkan söz.
anladığı da zaten karşıdakinin jest ve mimiklerinden çıkardığı anlamdır.
duyu organları sağlam olduğu halde konuşamayan engelli kardeşlerimizin durumunun özetidir.
yabancı dil bilmediğini söylemeyi kendine yediremiyen insan söylemidir.
konuşmak pratik gerektirir, anlamak ise çok okumak. okuyan insan konuşulanları anlayabilir fakat iş konuşmaya gelince apışır kalır.
çat pat bile anlayanlar konuşabilseydi köpekler havlamaz kediler miyavlamazdı.
dil bilmeyenlerin sıktığı palavradır.
zira direk ingilizce'den örnek vermek gerekirse bunun tam tersine yakın bir durum meydana gelmektedir.
bilen kişi ilk başlarda konuşma konusunda iyi bir akıcılık sağlanamasa da her türlü kendini ifade eder, yani konuşma kısmı tamamdır.
ancak dil bilmeyenin yapabildiğini iddia ettiği anlama kısmı ingilizlerle ingilizce konuşmaya yeni başlanıldığı sıralarda inanılmaz zordur çünkü hayvani aksanları vardır. normalde bildiğiniz kelimelerin telafuzu o kadar kötü yapılır ki ingilizce bildiğinizden şüphe edersiniz.
bunun çaresi bol pratik yapmak ve ingilizce filmleri ingilizce altyazılı izlemektir.
zamanla alışılır.
bazılarında da bu konuşuyorum fakat anlamıyorum şeklindedir.
dil öğrenmeye çalışan insanlar tarafından söylenen büyük yalan. orta afrikanın yerel dinlerinde bu sözü söylemenin 10 ölümcül günahtan biri olduğunu biliyor muydunuz?
(bkz: yeme beni tahta kaşıkla)
Kimi zaman olağan sendromlar bütünü, rutin halini alırsa bir doktora başvurulması önerilir, hayatın her yönüyle sendrom sendrom gezdiği düşünüyorum varım; ama bir şey beceremedim tarzı, anlamlı anlamsızlık.
(bkz: bebek)
ossuruktan teyyare bir bahanedir.
normalde anlamak konuşmaktan daha zordur. anlıyorum diyen kişi sadece karşıdaki kişinin ne anlatmak istediğini anlamıştır.
yoksa anlamak kolay işmi lan...
Akıllara "ay lav yu" dizisini getirmiştir.

"Aksan tutmuyor"
ingilizce için çok kullanılır. sebebi, konuşmaya değil yazarak ve gramar e yapılan yatırımdır. o nedenle, kardeşimle ev ortamında uzun süredir mecbur kalmadıkça türkçe konuşmuyoruz. çünkü konuşmaya gelince kekeliyorsunuz, biraz ingilizce düşünebilmek lazım. pratik yapmadan olmaz bu iş.

o nedenle derler ingilizceyi yerinde, yani abd de ingiltere'de öğrenirsiniz ancak diye. çünkü konuşmak ve kendinizi ifade etmek zorundasınız. hayat dersi kitapta yazmaz onu kendiniz çözeceksiniz.

not: benim tavsiyem 1 liraya satılan 2. seviye 3. seviye ingilizce masal kitapları var onlardan alın günde düzenli olarak o kitapları sesli okuyun.
Yurtdisi deneyimi bu sorunu yasanlarin ilaci olacaktir, bahane degildir gercektir kendimden bilirim.
palavradır.
ingilizce bilmiyorum ama ingilizce bilmediğimi itiraf edemiyorum demenin türkçesidir. sorun da ingilizce bilip bilmemek değil. bir insanın ingilizce bilip bilmemesi açıkçası umrumda değil. bir insanın ingilizce bilmediği için ayıplanması ise şerefsizlik. ama bir insanın ingilizce bilmediği halde bildiğini iddia etmesi de bir nevi ahlaksızlık.
şu sözü söyleyen arkadaşlarına, yakın çevresine baksın herkes. yds de ne yapmışlar ne yapamamışlar bir değerlendirsin.
yds de anlıyorum ama konuşamıyorum cümlesinin ikinci kısmına ait hiçbir şey yoktu. türkçe-ingilizce/ingilizce-türkçe tercüme, yakın anlamlı cümleler (tercüme sayılır yine), cümle tamamlama, cümlede anlam soruları vardı. sınavın yüzde 75-80 i "anlama" üzerineydi. ancak anlıyorum ama konuşamıyorcumdular genellikle -hepsi değil elbette- 50 civarında takılı kaldılar. üstelik türkiye ortalaması yds nin 37 idi ki bu sınava girenler anlıyorum ama konuşamıyorum argümanını en çok kullanan insanlar olan üniversite öğrencileri.
sonuç olarak çağımızın insan üzerindeki ingilizce baskısının doğurduğu bir yalandır. bu yalana başvurmayın.
ben zaten anlamadığım için beni etkilemeyen durum.
Ezbere dil öğrenmenin sonucudur.
Köpeğimin de yaptığı şey. O arada yine havlıyor.
Bir durum. Ben bunu şaka sanırdım meğer gerçekmiş. Şu an tam bu seviyedeyim.