ingilizce günlük ifadeler

entry59 galeri0
    1.
  1. sadece başlangıç seviyesi değil, orta ve ileri seviyede ingilizce'si olanların da bilmesi gereken, son 15 senedir sağdan soldan toparlayıp bir araya getirdiğim günlük konuşma kalıplarıdır. yalnız, belirtmek isterim ki, sadece bu kalıpları biliyor olmak, fluent (akıcı) bir şekilde ingilizce konuşmanın garantisi değildir. yapılması gereken, türkiye'deki eğitim sisteminin öğrencileri maruz bıraktığının aksine, ezberlemeden tekrar etmek; kalıp cümleleri yeri geldiği zamanlarda kullanmak (basit örnek vermem gerekirse 'i'm hungry - acıktım cümlesini, durduk yere değil de, gerçekten acıktığımızda ya da sofraya oturmak üzereyken sözlü ifade etmek) ve öğrenmeyi, ezberden çıkararak, kalıcı hale getirmeye gayret göstermektedir.

    bununla birlikte, bu kalıp cümlelerin her birini, bir ağacın kökü gibi düşünüp, tıpkı resim yapar gibi, bu cümlelerden, yeni ifadeler elde etmeye çalışmak da çok önemlidir. buna da bir örnek vererek, durumu daha anlaşılır kıılmaya çalışayım:

    diyelim ki, 20 numaralı cümlemiz olan 'don't move - kımıldama/hareket etme' kalıbını öğrendiniz ve yeri geldiğinde yapılan tekrarlarla bunu pekiştirdiniz. işte bu öğrenmeyle eş zamanlı olarak yapmanız gereken şey, ingilizce emir cümlelerinde kullanılan 'don't' ifadesini sabit bırakarak, 'don't' sonrası yeni fiiller ekleyerek, günlük hayatta ingilizce pratiğinize yeni kavramlar kazandırmaktır.

    anlaşılmadı mı? biraz daha açayım:

    diyelim ki, bir arkadaşınızla konuşmaktasınız ve kendisinin, sağlıksız olduğunu düşündüğünüz bir gıdayı yememesini söyleyeceksiniz. böyle durumlarda elbette daha kibar olan ve öneri belirten 'should' kalıbı kullanılır; ancak siz henüz eğitiminizin başında olduğunuzda, arkadaşınıza bu durumda 'don't eat' (yeme) diyebilirsiniz. böylece 20 numaralı bu cümleyi onlarca farklı duruma uyarlayarak, gerektiğinde bir sözlüğün de yardımıyla, don't speak, don't look, don't watch, don't listen vs..' gibi kalıplarla, ağaca yeni dallar ekleyebilirsiniz. burada unutulmaması gereken şey, bu cümlelerin muhakkak suretle sözlü olarak tekrar edilmesi, yani dillendirilmesidir.

    ikinci aşamada ne mi yapacaksınız?

    bu dalları, meyvelerle süslemeniz gerekiyor elbette. bunu yapmak için de, temel eğitiminizin ilk ayının sonundan itibaren, ingilizce pratiğiniz geliştikçe, bahsettiğin o 20 numaralı cümleyi elinizden geldiğince süslemektir. örneğin;

    'don't eat' demeyi öğrenmiştiniz. şimdi hayal gücünüzü konuşturun ve arkadaşınızın ne yememesi gerektiği üzerine kafa yorun. fast food yemesin, mesela. bu durumda cümlenizin sonuna bu ifadeyi ekleyin ve yeni cümlenizi sesli olarak tekrarlayın: 'don't eat fast food.'

    bu cümleyi daha da geliştirmek ister misiniz?

    şimdi, sözlükten 'çünkü' anlamına gelen kelimeyi bulun ve gerekçenizi belirtmeden önce, bu kelimeyi cümlenin sonuna ekleyin:

    don't eat fast food, because' (fast food yeme, çünkü...')

    şimdi de, zararlı anlamına gelen 'harmful' kelimesini cümlemize eklemleyelim ve yeni cümlemizi tekrar edelim: don't eat fast food, because harmful'.

    yukarıdaki cümlede yer alan 'it' öznesi ve 'is' yardımcı fiil eksikliğini elbette fark etmediniz. hiç sorun değil. zira önemli olan, dili, hatalar yaparak öğrenmektir. konuşma pratiği kazandıkça ve yeni kaynaklarla, video ve ses dosyalarıyla, filmlerle ve dizilerle yabancı dilde haşır neşir olduğunuz sürece, yapmış olduğunuz bu küçük hatalar ya da eksiklikler minimuma inecek ve ağacınızın dalları meyvelerle dolacaktır.

    dikkat edilirse, sadece 20 numaralı kalıbımızdan, eğer sabır sebat edilirse, onlarca (hatta abartmadan söylüyorum, 'yüzlerce') yeni ve farklı cümle çıkabiliyor. dolayısıyla, size vermiş olduğum 390 kalıp cümleden kaç adet cümle çıkarabileceğinizi siz hesaplayın.

    son olarak şu uyarımı yapayım:

    bu sistem, ezbere kaçmadan ingilizce konuşma yetisi kazanmanın en kestirme ve zahmetiz yoludur. lakin, bu çabayı kısa sürelerle de olsa her gün göstermeniz gerekir. yeni cümleler ürettikçe, sesinizi kaydedip, gece uyumadan önce, yatağınızda 5 dakika bile olsa dinlemeniz gerekiyor. gün içerisinde ise, ne kadar yoğun olursanız olun, yanınızda taşıdığınız not defterinizden, belirli bir durumla alakalı, aklınıza o an gelen cümleyi bulup, bir dakika boyunca pratik yapmayı da unutmamalısınız. bu cümleleri, çevrenizde sizinle pratik yapacak bir arkadaşınız yoksa, kendi kendinize, evde duvara karşı ya da aynanın karşısında sözlü olarak tekrar etmeyi unutmayın. sizi temin ederim, eğitiminizin ilk ayı bitmeden, kelime kelime de olsa ingilizce sayıkladığınız rüyalar görmeye başlayacaksınız.

    lafı fazla uzattım. işte o kalıplar:

    1- I quit - istifa ediyorum, bırakıyorum
    2- No way - Asla, olamaz
    3- Hold on - Bekle
    4- I agree - Katılıyorum
    5- Allow me - Bana izin ver
    6- Be quiet - Sessiz ol
    7- Cheer up - Neşelen
    8- Good job - iyi iş, aferin
    9- Have fun - iyi eğlen
    10- I'm full - Doydum
    11- I am home - Evdeyim
    12- I am lost - Kayboldum
    13- This way - Bu yönden
    14- Bless you - Çok yaşa
    15- And the same to you - Sen de gör
    16- Follow me - Beni takip et
    17- Forget it - Unut gitsin
    18- I promise - Söz veriyorum
    19- Slow down - Yavaşla
    20- Don't move - Kımıldama
    21- Guess what? - Bil bakalım ne oldu?
    22- I doubt it - Bundan şüpheliyim
    23- I think so - Bence öyle
    24- Keep it up - Böyle devam et
    25- Let me say - Söyleyeyim
    26- It's none of your business - Seni ilgilendirmez
    27- Never mind - Boşver
    28- I don't mind - Takmıyorum
    29- I don't care - Umrumda değil
    30- That's all - Hepsi bu
    31- Time is up - Süre doldu
    32- Count me in - Beni de sayın
    33- Don't worry - Endişelenme
    34- I feel better - Daha iyi hissediyorum
    35- Do I have to? - Mecbur muyum?
    36- Noone knows - Kimse bilmiyor/tanımıyor
    37- What a pity! - Ne yazık!
    38- Anything else? - Başka birşey?
    39- Do me a favour - Bana bir iyilik yap
    40- I'm on diet - Diyetteyim
    41- Keep in touch - irtibatı kaybetme
    42- Time is money - Vakit nakittir
    43- Who's calling? - Kim arıyor?
    44- You set me up - Bana tuzak kurdun
    45- Give me a hand - Bana yardım et
    46- I've no idea - Hiçbir fikrim yok
    47- I'm in a hurry - Acelem var
    48- Who cares? - Kimin umrunda?
    49- You owe me - Bana borçlusun
    50- Of course - Tabii ki
    51- What do you mean? - Ne demek istiyorsun?
    52- I don't mean it - Bunu kastetmedin
    53- I have nobody - Kimsem yok
    54- You should defend me - Beni savunmalısın
    55- Don't take sides - Taraf tutma
    56- Can you be open with me? - Bana karşı açık olabilir misin?
    57- No need to say much - Fazla söze gerek yok
    58- I'm bored of this job - Bu işten sıkıldım
    59- Take a break - Bir ara ver
    60- Thanks to me - Benim sayemde
    61- You are going over your limits - Sınırlarını aşıyorsun
    62- There is no other way - Başka yolu yok
    63- Forgive me - Beni bağışla
    64- This is bullshit - Bu saçmalık
    65- Take it easy - Sakin ol, kolayına bak
    66- So so - Şöyle böyle
    67- Not so good, not so bad - Şöyle böyle
    68- By the way - Bu arada,aklıma gelmişken
    69- I wasn't born yesterday - Dünkü çocuk değilim
    70- Let me have a look - Bir bakayım
    71- Let's see - Görelim,bakalım
    72- Keep your promise - Sözünü tut
    73- Tell the truth - Doğruyu söyle
    74- You heard that? - Şunu duydun mu?
    75- Dont underestimate me - Beni küçümseme
    76- What is the weather like? - Hava nasıl?
    77- Its raining cats and dogs - Bardaktan boşalırcasına yağıyor
    78- I can't believe it - inanamıyorum
    79- Believe it or not - ister inan,ister inanma
    80- I could be better - Daha iyi olabilirdim
    81- Where were you? - Neredeydin?
    82- How are things? - Durumlar nasıl?
    83- There aren't enough hours in a day - Bir gün yetmiyor
    84- I didn't know - Bilmiyordum
    85- Actually - Aslında
    86- I guess / suppose - Sanırım
    87- I got it - Anladım
    88- That's it - işte bu
    89- It doesn't matter - Farketmez
    90- It doesn't make a difference - Farketmez
    91- Shame on you - Yazıklar olsun
    92- I'm back - Geri döndüm
    93- Can you imagine? - Düşünebiliyor musun?
    94- What is it to me? - Bundan bana ne
    95- I have no complaints - Şikayetim yok
    96- Same as usual - Her zamanki gibi
    97- Good appetite - Afiyet olsun
    98- I am starving - Açlıktan ölüyorum
    99- That's all for now - Şimdilik bu kadar
    100- More or less - Aşağı yukarı
    101- See you soon - Yakında görüşürüz
    102- This has nothing to do with me - Bunun benimle ilgisi yok
    103- Nowadays - Bugünlerde
    104- Get well soon - Geçmiş olsun
    105- Enjoy your meal - Afiyet olsun
    106- Have fun - iyi eğlen
    107- Congratulations - Tebrikler
    108- Have a nice vacation - iyi tatiller
    109- Damn it - Kahretsin,lanet olsun
    110- Cheers - Şerefe
    111- What's the matter with you? - Senin sorunun ne?
    112- What's wrong with you? - Neyin var?
    113- Let me go - Bırak gideyim
    114- It's up to you - Sana kalmış
    115- It depends - Duruma göre değişir
    116- I see - Anlıyorum
    117- Understood? - Anlaşıldı mı?
    118- You look pale - Solgun görünüyorsun
    119- So far - Şimdiye kadar, çok uzak
    120- Don't get me wrong - Beni yanlış anlama
    121- I know a little - Biraz biliyorum,tanıyorum
    122- Is it possible? - Mümkün mü?
    123- So what? - Ne olmuş?
    124- Done? - Bitti mi?
    125- I'll miss you - Seni özleyeceğim
    126- Get back to work - işine dön
    127- Give up - Vazgeç, pes et
    128- I'm proud of you - Seninle gurur duyuyorum
    129- I am jealous of you - Seni kıskanıyorum
    130- Don't get mad - Delirme
    131- You are welcome - Birşey değil
    132- Not at all - Birşey değil
    133- Don't mention it - Lafını bile etme
    134- Do you understand what i mean? - Demek istediğimi anlıyor musun?
    135- Keep the change - Üstü kalsın
    136- What are you looking for? - Ne arıyorsun?
    137- Get out of here! - Burdan defol
    138- While I think of it.. - Aklıma gelmişken
    139- These things take time - Bu şeyler zaman alır
    140- What a mess! - Ne dağınıklık
    141- Are you serious? - Ciddi misin?
    142- Why not? - Neden olmasın?
    143- What's on t.v.? - Tv'de ne var?
    144- What's new? - Yeni birşey var mı?
    145- What's playing? - Ne oynuyor?
    146- It may rain - Yağmur yağabilir
    147- Are you kidding? - Dalga mı geçiyorsun?
    148- Are you joking? - Şaka mı yapıyorsun?
    149- Just kidding - Sadece şaka yapıyorum
    150- I apologize - Özür dilerim
    151- I changed my mind - Fikrimi değiştirdim
    152- I need some time - Biraz zamana ihtiyacım var
    153- There's something wrong here - Burada yanlış birşeyler var.
    154- I'll be right back - Hemen döneceğim
    155- You are absolutely right/wrong - Kesinlikle haklısın/haksızsın
    156- Let's try and see - Deneyip görelim
    157- Stay away from trouble - Beladan uzak dur
    158- I bet - Bahse varım, bahse girerim
    159- You can say that again - Hem de nasıl
    160- I'm over the moon - Sevinçten uçuyorum
    161- Is everything okay? - Herşey yolunda mı?
    162- I'm pulling your leg - Şaka yaptım
    163- I am just having a look - Sadece bakıyorum
    164- There's nothing I can do about it - Bu konuda yapabileceğim birşey yok
    165- You asked for it! - Bunu sen istedin
    166- Just my stupidness! -Bendeki salaklığa bak.
    167- You are fired! - Kovuldun
    168- You are hired - işe alındın
    169- Don't mess with me! - Benimle uğraşma
    170- I am surprised - Şaşırdım
    171- I am keen on basketball -Baskete meraklıyım
    172- How often do you read? - Ne sıklıkla okursun
    173- What is the reason for it? - Bunun sebebi ne
    174- It is because of you! - Senin yüzünden
    175- I am good/bad at playing tennis - Tenis oynamada iyiyim/kötüyüm
    176- How dare! - Ne cüret
    177- That is what I am talking about - Ben de bundan bahsediyorum
    178- You want something? - Birşey mi istiyorsun?
    179- I warn you! - Seni uyarıyorum
    180- You should be careful - Dikkatli olmalısın
    181- Make your decision! - Kararını ver
    182- Take care of yourself - Kendine iyi bak
    183- It is getting dark - Hava kararıyor
    184- I am getting better-iyiye gidiyorum
    185- I am getting worse-Kötüye gidiyorum
    186- Have a nice day - iyi günler
    187- What would you like? - Ne istersiniz?
    188- I have fallen in love - Aşık oldum
    189- I have got a headache - Başım ağrıyor
    190- How far is it? - Ne kadar uzaklıkta?
    191- Can I ask you something? - Sana birşey sorabilir miyim?
    192- Please call the police - Lütfen polisi arayın
    193- I was born in 1993 - 1993'te doğdum
    194- What do you like doing? - Neler yapmaktan hoşlanırsın?
    195- What is going on here? - Burada neler oluyor?
    196- What is your size? - Bedeniniz nedir?
    197- It is my pleasure - O zevk bana ait
    198- Make yourself at home - Kendini evinde hisset
    199- May I know you? - Sizi tanıyabilir miyim?
    200- Are you free today? - Bugün boş musun?
    201- It's out of the question - Söz konusu bile değil
    202- Anyway - Herneyse
    203- Just in case - Ne olur ne olmaz
    204- Can you repeat? - Tekrar edebilir misin?
    205- What's up? - Ne var ne yok?
    206- Watch out! - Dikkat et!
    207- Shut up! - Kes sesini!
    208- Any questions? - Sorusu olan var mı?
    209- Does it ring a bell? - Çağrışım yapıyor mu?
    210- Who knows the answer? - Cevabı kim biliyor?
    211- What else? - Başka?
    212- Get to the point - Sadede gel, konuya gel
    213- I can't stand it - Tahammül edemiyorum, dayanamıyorum
    214- Sweet dreams - Tatlı rüyalar
    215- You can't teach an old dog new tricks - Tereciye tere satılmaz
    216- Thanks for dropping in - Uğradığın(ız) için teşekkürler
    217- It's bed time - Uyku vakti
    218- Et cetera (etc.) - Vesaire
    219- It's all or nothing - Ya hep, ya hiç
    220- Is there anything I can do? - Yapabileceğim birşey var mı?
    221- Time will tell - Zaman gösterecek
    222- No comment - Yorum yok
    223- These things happen - Olur böyle şeyler
    224- It cost an arm and a leg - Çok pahalıya mal oldu
    225- I should have known better - Tahmin etmeliydim, anlamalıydım
    226- You are telling me - Hem de nasıl
    227- That sounds like a good idea - iyi fikir gibi görünüyor
    228- What seems to be the problem? - Sorun olan ne?
    229- May I have your name? - Adınızı öğrenebilir miyim?
    230- The pleasure is mine - O zevk bana ait
    231- That's very kind of you - Çok naziksin(iz)
    232- I feel like a million dollar - Bomba gibiyim
    233- What is your nationality? - Uyruğun/milliyetin nedir?
    234- How long does it take by bus? - Orası otobüsle ne kadar sürer?
    235- What is your profession? - Mesleğin nedir?
    236- The curiosity killed the cat - Merak kediyi öldürdü
    237- Do you mind? - Sakıncası var mı?
    238- I'll catch you later - Sonra görüşürüz
    239- Allright then - Peki öyleyse
    240- I appreciate that - Çok mahbule geçti
    241- Drive carefully - Dikkatli sür
    242- Don't worry about me - Benim için endişelenme
    243- It's freezing - Hava çok soğuk
    244- How about doing homework? - Ödev yapmaya ne dersin?
    245- Shall we do homework? - Ödev yapalım mı?
    246- Who is up for tea? - Kim çay ister?
    247- I'm not a tea person - Çayla aram yoktur
    248- What is your major? - Hangi bölümde okuyorsun?
    249- What is your grade? - Kaçıncı sınıftasın?
    250- Pardon me! - Afedersiniz!
    251- Come again? - Tekrarlar mısınız?
    252- I got the picture now - Şimdi jeton düştü
    253- I'm running late - Gecikiyorum
    254- When does the bus leave? - Otobüs ne zaman kalkar?
    255- I'm all ears - Can kulağıyla dinliyorum
    256- I have two days off - iki gün izinliyim
    257- You are expressing my feelings - Duygularıma tercüman oluyorsun
    258- You took the word right out of my mouth - Lafı ağzımdan aldın
    259- Who is serving this table? - Bu masaya kim bakıyor?
    260- I like to place an order - Sipariş vermek istiyorum
    261- Is there a table free? - Boş masa var mı?
    262- I want to book a table - Bir masa ayırtmak istiyorum
    263- I'd like a table for two - iki kişilik bir masa istiyorum
    264- What do you recommend? - Ne tavsiye edersiniz?
    265- What do you have for dessert? - Tatlılardan ne var?
    266- The bill, please - Hesap lütfen
    267- Check, please - Hesap lütfen
    268- Can I have the bill? - Hesabı alabilir miyim?
    269- I have no appetite - iştahım yok
    270- Which team do you support? - Hangi takımı destekliyorsun?
    271- What is the score? - Maç kaç kaç?
    272- I got ticket - Trafik cezası yedim
    273- Don't let me down - Beni hayal kırıklığına uğratma
    274- Don't close all the doors - Tüm kapıları kapatma
    275- Can I have some privacy? - Biraz yalnız kalabilir miyim?
    276- It's a piece of cake - Bu çok kolay
    277- Let me see you off - Seni yolcu edeyim
    278- Would you show me the way? - Bana yolu gösterebilir misin?
    279- Boys don't cry - Erkekler ağlamaz
    280- You got the wrong impression - Beni yanlış anladın
    281- This matter is eating me - Bu mesele içimi kemiriyor
    282- I'm comfortable with myself - Kendimle barışığım
    283- Feel free - Keyfine bak
    284- Pull up your stuff and get out - Pılını pırtını topla ve defol
    285- The secret is out - Takke düştü, kel göründü
    286- Can I pay by installments? - Taksitle ödeyebilir miyim?
    287- Just fine by me - Benim için sakıncası yok
    288- Have a heart - Elini vicdanına koy
    289- Can I borrow your pen? - Kalemini ödünç alabilir miyim?
    290- You can't fool me - Bana yutturamazsın
    291- To make the long story short - Uzun lafın kısası
    292- Don't tell me my business - Bana işimi öğretme
    293- Watch your mouth - Ağzını topla
    294- Don't blow the money - Parayı çarçur etme
    295- Get to it - Fırla
    296- Back off! - Üstüme gelme!
    297- Don't be silly - Saçmalamayı kes
    298- Give me a break - Beni rahat bırak
    299- Leave me alone - Beni yalnız bırak
    300- Save your breath - Nefesini boşa harcama
    301- Never say never - Asla asla deme
    302- I'm off to bed - Ben yatmaya gidiyorum
    303- Can you make some discount? - Biraz indirim yapabilir misin?
    304- It's next to impossible - Hemen hemen imkansız
    305- I would if I could - Yapabilsem yapardım
    306- I'm going out for a while - Ben biraz dışarı çıkıyorum
    307- May your future be fortunate - Bahtın açık olsun
    308- What brings you here? - Seni buraya hangi rüzgar attı?
    309- Where are you headed? - Yolculuk ne tarafa?
    310- Let's break the ice - Aramızdaki buzları eritelim
    311- To here or to go? - Burada mı yiyeceksiniz, yoksa paket mi olacak?
    312- Can I have a minute with you? - Seninle bir dakika konuşabilir miyim?
    313- Please, stay out of this - Sen bu işe karışma lütfen
    314- Practice makes it perfect - işleyen demir ışıldar
    315- Don't make me beg - Yalvartma beni
    316- It's a death penalty without a trial - Yargısız infaz bu
    317- It's no big deal - O kadar da büyütmeye değmez
    318- Real man doesn't cheat - Erkek adam hile yapmaz
    319- Speaking of the devil - iti an, çomağı hazırla
    320- We are even now - Şimdi ödeştik
    321- That's the spirit - işte budur abi
    322- I'm not referring to you - Seni kastetmiyorum
    323- The messenger can not be blamed for - Elçiye zeval olmaz
    324- It's your fault - Senin hatan
    325- It's between you and me - Aramızda kalsın
    326- Hang on a second - Bir saniye bekle
    327- Nothing personal - Sen üstüne alınma
    328- It broke my heart - Zoruma gitti
    329- I can't wait - Sabırsızlanıyorum
    330- I can't read you - Seni anlayamıyorum
    331- Don't skip the school - Okulu asma
    332- Get in line, please - Sıraya gir lütfen
    333- Lucky guess - Attım, tuttu
    334- That is going to cost you - Bu sana pahalıya patlayacak
    335- Fair enough - Yeterince adil
    336- That will do it - Bu kafi, yeterli
    337- You deserve it - Müstehak sana
    338- Let's hope so - Öyle umalım
    339- Come prepared for the next class - Sonraki derse hazırlıklı gelin
    340- Let's get to know each other - Birbirimizi tanıyalım
    341- You are twisting my arms - Elimi kolumu bağlıyorsun
    342- You know the best - Sen en iyisini bilirsin
    343- Love it or leave it - Ya sev, ya terk et
    344- I'm exhausted - Yorgunum
    345- I need a nap - Şekerlemeye ihtiyacım var
    346- You are just in time - Tam zamanında geldin
    347- Try again - Tekrar dene
    348- Before it's too late - Çok geç olmadan
    349- Stop it! - Kes şunu!
    350- Don't say that! - Öyle söyleme!
    351- Wait a minute - Bekle bir dakika
    352- I will be right back - Hemen döneceğim
    353- I want my tea sugar free - Çayımı şekersiz istiyorum
    354- Nice try - iyi deneme
    355- Excuse me - Afedersiniz
    356- What for? - Ne için?
    357- It has nothing to do with me - Bunun benimle ilgisi yok
    358- Are you out of your mind? - Aklını mı kaçırdın?
    359- Do I know you? - Sizi tanıyor muyum?
    360- Come on! - Haydi!
    361- I changed my mind - Fikrimi değiştirdim
    362- How about you? - Ya sen?
    363- Behave yourself - Terbiyeli ol
    364- Let bygones be bygones - Geçmişe sünger çekelim, geçmişi unutalım
    365- You made my day - Günümü şenlendirdin,beni mutlu ettin
    366- Don't lose your cool - Kontrolünü kaybetme, sinirlenme
    367- I beg your pardon - Çok afedersiniz
    368- Watch your step - Bastığın yere dikkat et
    369- Take your time - Acele etme
    370- How strange is that? - Ne kadar acayip
    371- i'm dead tired - yorgunluktan öldüm.
    372- let's call it a day - paydos edelim.
    373- i'm in charge here - burada yetkili benim.
    374- she's on top of the world - sevinçten uçuyor.
    375- easy come, easy go - haydan gelen, hu'ya gider.
    376- i go camping every now and then - arada sırada kamp yapmaya giderim.
    377- i need to get rid of my old car - eski arabamdan kurtulmalıyım.
    378- why do you give me the cold shoulder? - neden suratını asıyorsun?
    379- we will all be death in the long run - uzun vadede hepimiz öleceğiz.
    380- can you keep an eye on my house? - evime göz kulak olur musun?
    381- you had better keep your children under control - çocuklarını kontrol altına alsan iyi olur.
    382- please keep your mouth shut - lütfen çeneni kapat.
    383- maybe we could meet halfway - belki orta bir yolda buluşabiliriz.
    384- these clothes are out of date - bu kıyafetlerin modası geçmiş.
    385- he helps me once in a blue moon - bana 40 yılda bir yardım ediyor.
    386- you really saved my skin - gerçekten hayatımı kurtardın/çok yardımın dokundu.
    387- you find fault with everything i do - yaptığım her şeyde hata arıyorsun.
    388- he's getting on my nerves - sinirlerimi bozuyor.
    389- if i hear any news, i'll give you a ring - herhangi bir haber alırsam, seni ararım.
    390- let's go dutch - alman usulü ödeyelim.
    ---------------------------------------------------------------------------------------------

    zorunlu edit: aşağıdaki yazıda 'the secret is out' kalıbıyla ilgili yapılan itiraza binaen;

    bu kalıp, 'sır açığa çıktı' ya da 'kedi, çantadan çıktı' anlamlarına da geliyor olmakla birlikte, kalıba verdiğim mana, dilimize daha has bir söz olan 'takke düştü, kel göründü' ile ilişkilendirilmiştir. görüldüğü üzere, herhangi bir anlam kayması ya da ingilizce kalıptan başka anlama gelen ifade değildir.

    italyanca'da güzel bir söz var:

    tradittore, traditore', yani, çevirmen haindir. ben de bu kalıpta böyle bir hainlik yaptın, ancak tekrarlamam gerekirse, kalıba verdiğim anlam ile ingilizce cümle neredeyse tamamen örtüşmektedir.

    kaynak: https://nedir.ileilgili.org/the+secret+is+out
    60 ...
  2. 1.
  3. 2.
  4. let's have a break: bir ara verelim.
    2 ...
  5. 3.
  6. Bu kadar çok konuşabilmeleri şaşırtıcı.
    Zira kısıtlı bir dil.
    1 ...
  7. 4.
  8. Could be : olabilir

    Ee sözlük olamaz mı?

    Olabilir.
    2 ...
  9. 5.
  10. Emeğine sağlık sayın yazar.
    2 ...
  11. 6.
  12. 7.
  13. 8.
  14. it's getting on my nerves - bu benim sinirimi bozuyor.
    2 ...
  15. 9.
  16. you can say that again - haklısın.
    0 ...
  17. 10.
  18. it is raining cats and dogs:bardaktan bosalircasina yagiyor.
    What a pitty:ne yazik
    Goodmorning after supper:ati alan Üsküdar'i gecti
    Time is money:vakit nakittir
    1 ...
  19. 11.
  20. Fuck you asshole: sorun mu var birader.
    Queer: ibnetor.
    Dickhead: sik kafalı.
    Douchebag: sikik.
    Loser: ezik misin lan sen.

    And so on aq...
    0 ...
  21. 12.
  22. hi : selamun aleyküm.

    hi : aleyküm selam.
    4 ...
  23. 13.
  24. what can i do, yes like that. this is my dog in my car. where is the adalet. bende bu kadar.
    2 ...
  25. 14.
  26. amerikada genelde çocuklar aile büyüklerine isimleriyle hitap ederler. mesela sabah kalkıp babasına good morning jack der bunlar.
    0 ...
  27. 15.
  28. What you say? But, it'll never fly, as for me, everything is in our hands, in my opinion.
    1 ...
  29. 16.
  30. it's none of your business, bu en sevdiğim. bir de that's what i'm talking about var.
    1 ...
  31. 17.
  32. isn't it ? don't you ?
    Britler kabul görmek ister karşı taraftan.
    1 ...
  33. 18.
  34. 19.
  35. alternatif başlık

    yazarların ingilizce bildiği kalıplar. LOL.
    3 ...
  36. 20.
  37. 3 long 2 short.
    buy smoke idiot.
    go mid to b.
    flash me russian.
    2 long 2 b one mid. im mid.
    2 ...
  38. 21.
  39. Hey pislik aşağılık senin ne işin var burada dostum he. O koca popondan sen sorumlusun anladın mı beni lanet olası lanet.

    Edit:bunlar hep böyle konuşuyor bilader. Garip millet.
    8 ...
  40. 22.
  41. 23.
  42. Why didn't you call me? - Beni neden aramadın?
    0 ...
  43. 24.
  44. What the fuck - bu nedir aq

    Shit happens - olur öyle.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük