"biz biz idik, biz idik, otuz iki kız idik. ezildik, büzüldük, iki duvara dizildik." tarzı tekerlemeleri/bilmeceleri söylerken henüz, yemek -özellikle ıspanak, patlıcan gibi sebzeleri*- seçip de bol bol şekerleme yerken bir anda ingilizce denen o ecnebi diliyle tanıştık. hikmetini hala kavrayamadığım bir şey vardır bu dille ilgili, ki bize ilk olarak hello, how are you'dan sonra umbrella, kite, cat gibi saçma kelimelerdir bu ilk öğrendiğimiz kelimeler.
ha bir de mr and mrs brown vardır ki 8. sınıfa kadar bu aileyle epey bir içli dışlı olmuştuk. adamların soy ağacını çıkartıyorduk ama benim hala ismini bilmediğim kuzenlerim var. * kendimi bilemezken onları bilir idik.
ilkokul 4 te am is are öğrenirken ı dan sonra am gelince kızların derisinin modifikasyon geçirmesine bazı erkeklerinde geleceğin abaza gençlerini oluşturacağını anlamamıza yol açan durum.
ingilizce dil öğretiminin ilk yıllarında öğrenilen basit kelimelerdir.
unite 1, lesson 1, morning, evening, hello, goodbye, daughter, mother , father (bkz: uncle fucker)