sanki sevişiyormuş gibi konuşulan ve kelimeleri yutunca da anlamakta zorluk çekilen kasıntı aksandır. ayrıca benim için amerikan aksanının yerini tutmayacak aksandır.
pek çok ünlemi içinde barındıran aksandır. defaatle beğenmişliğim vardır ama en güzellerinden birini green street elite filminde görürüz. bir süre ingiliz filmleri izledikten sonra da amerikan aksanı biraz daha tiki gelir insanın kulağına, benim kulağıma.
amerikalilarin "agizlarinda sicak patates var sanki." diyerek dalga gectigi aksandir. bazen inanilmaz dercede uyuz olu insan, bazen de cok sempatik gelir. amerikan aksani bize daha yakindir, cevirmeden,yuvarlamadan konusurlar. bir insanin abd li oldugunu hemen anlamayabilirsiniy ama ingilizi tek kelimesinden cikarirsiniz.
ingilizceyi sonradan ogrenenlerde egreti duran aksandir.
Öğrenmek zorunda olduğum, "no" ya "nöüü" diyen, ingiliz asilliğinin (!) göstergesi bir aksan. Ne dedikleri de anlaşılmaz bunların. Anlamayınca fuck you motherfucker denir geçilir.
en kabul edileni received london accent'dır. fakat kuzey londra aksanıyla güney londra aksanı çok çok farklıdır. bir de cockney rhyming accent vardır evlere şenlik ama rhyming yapmadan konuşurlarsa da anlaşılmaz. bunların dışında neredeyse kasabadan kasabaya değişen bir aksandır. amerikan filmlerinde bir ön yargı olarak ingiliz aksanıyla konuşan şahıslar genelde kötü karakterli ve zeki tiplerdir. ama halk arasında aslında bu aksan zekice geliyor kulağa. amerikalılar ingilizcenin özünü daha fazla koruyabilmişlerdir -ki r'ler eski ingilizcede telaffuz ediliyormuş diye aklımda kalmış. peltek s'ler neredeyse her aksanda peltek s olarak telaffuz edilirken güney londra aksanıyla cockney aksanında bu neredeyse f'ye yakın olarak telaffuz edilir. dediğim gibi kasabalar arasında bile yığınla fark vardır.
(bkz: good night)
ingiliz aksanı içinde onlarca aksanı da barındırır . cardiff , newcastle , yorkshire , kuzey londra , güney londra , cockney , manchester vs. diye uzar gider .
ingiliz aksanlarından en zoru , newcastle'dır , tamamıyla almanca-ingilizce karışımı olan bu aksanı anlaması da zordur , konuşması da zordur . cockney de öyledir , sözcükler yutulur ve yuvarlanır , anlaması da konuşması da çok zordur .
amerikan aksanına göre daha anlaşılmazdır , bu aksan üzerine özel olarak çalışmayan biri ne kolay kolay anlar , ne de konuşabilir . ingilizcesini erken yaşta geliştirmiş biri olarak yapabildiğimce ingiliz aksanıyla (güney londra) konuşmaya çalışıyorum . bunun sebebi ise daha akıcı olması ve amerikana göre kulağa daha hoş gelmesi . çünkü amerikan aksanıyla konuştuktan kısa bir süre sonra kulaklarınızın paslandığını hissediyorsunuz .
ingiliz aksanıyla konuşmak isterseniz , ingiliz dizilerini veya filmlerini izleyebilirsiniz , şahsen ben böyle geliştirdim kendimi .