varoş leş çöplük müzikleri yengeç gibi oynamaları bir haltmış gibi satan boş beleş bir kaç sene sonra kimsenin hatırlamayacağı boktan diziler çöplüğünden bir örnek.
Tatsız bir dizi olmuş. Pavyonların gözümüze gözümüze sokulduğu, topluma yanlış sirayet etmeye ya da zaten olan yanlışları ayyuka çıkarmaya hizmet eden, etmeye müsait olan tek bir yapıma daha tahammülümüz kalmamıştır.
ilk başlarda ilgimi çekti güzeldi fakat pavyon sahneleri yüzünden ailece izlenemeyecek dizler kategorisinde olduğu için kapattım. ikinci fragmanı iyice bozmuş ama. Azem, dilbere babalık yapması gerekirdi.
Azem karakterinin özel ders için gittiği evde, ev sahibi kadının (adını anımsayamıyorum) ofisini “insanlar için bir akvaryum”a benzetmesi, kadının “bunu iltifat olarak alıyorum” dedikten sonra azem karakterinin sessizce “en azından balıklar için öyle” demesi, akşam aile yemeğinde sofrada kavga çıkması ve sahnenin sonunda kameranın sofradaki balığa odaklanıp bitmesi detayı tipik bir yılmaz erdoğan kalem klasiği. “Bu şatafatlı akvaryumda ölü bir balıktan farksızsınız” mesajını ince bir işçilikle vermiş yazar.
Yılmaz erdoğan’ın kalemini her zaman beğenmişimdir. Bunda bir demet tiyatro’larla, otogargara’larla, bana bir şeyhler oluyor’larla büyümüş olmamın etkisi olabilir. Sen yaz biz izleyelim üstad.