süper bir diyalog filmidir. yavaş, temposuz, sıkıcı bir film nasıl olur da insanı kendine bağlatır, arşivine ekletir bize gösterir. öyle bir sahnesi vardır ki hayatımda unutmayacağım sahnelerden biridir.
2 dost ve kiralık katil olanlardan genç olan bankta oturmuş silahını çıkarıp intihar edecektir. patronundan en yakın arkadaşını öldürme emrini alan diğer katil genç olanı arar bulur ama tabloyu görünce gerçekle yüzleşir, onu ne kadar sevdiğini anlar. koşarak arkadaşının intihar etmesini engeller fakat elinde kendi silahı vardır, genç olan kendisini öldürmeye geldiğini anlar, izah etmek biraz zor olacaktır.
amerikalı obez aile ile girilen diyalog da yarmıştır.
insana kendi kendine ''oğlum ne kadar slow bi film lan bu'' dedirtirken bir yandan da bu slowluğuyla sizi bir sonraki sahneyi düşündürmeye iten akıcı bir yapım.
film bu slowlukta başladığında 1 saat 47 dakika nasıl geçicek lan diye düşünürken bi anda kendimi filmin final sahnesindeki colin farrell'in ''bruges'da ölmüycem uleeeyynn burası çok sıkıcı'' düşüncesini dile getirişiyle buldum.
bu filmi keşfetme hikayem de bi acaiptir aslında. inci sözlükte bir yazarın yaptığı bu http://inciswf.com/mevzu.swf swfye çok gülmüş ve filmin adını öğrenip izlemiştim. beklentim tüm filmin vurdulu kırdılı olacağı yönündeydi ama bu haliyle çok daha iyi bir film olduğu yadsınamaz. burdan bu swfyi yapan yazara da sevgiler...
it's in belgium
diye bir de posterinde açıklama bulunan filmdir. tam da o şehirden bir kızla tanışmışlığım ve bu kızın annesinin, filmin cast'ında yer aldığını öğrenmişliğim vardır.
cüce'nin, ray ve kız arkadaşına bir filmde küçük çocuğa dönüşeceğini söyledikten sonra filmin sonunda öldürülmesi ve harry'nin onu küçük bir çocuk zannetmesi, bu yüzden intihar etmesi ve ray'in bir küçük çocuğu öldürmesi, başka küçük bir çocuğun ölümüne yol açması ve tüm bunların sonunda hala yaşıyor olması.
filmde beni en çok etkileyen olaylardandır.
bu film için şahsen diyebileceğim şey filmin konusu, yer ve mekan tercihleri, özellikle de oyunculuklar üst düzeyde.bu filmi izlerken uzun zamandır almadığım bir tat almıştım o vakit itibariyle.bu filmi muhakka izleyin diyemeceğim çünkü film zevki farklılığından kişiden kişiye değişmekte filmin beğenilmesi. özellikle colin farrelın oyunculuğuna çok şaşırmıştım.
film noir diye bi kavramdan haberiniz yoksa bu filmi izleyin. gerçi gene haberiniz olmaz sizin. film noir ne demek önce onu öğrenmeniz lazım. cahiller sürüsü sizi. evet.
abartılmayı sonuna kadar hak eden bir film. günlük hayatta karşılacak kadar yalın diyaloglar, kaliteli mizah anlayışı, karakterlerin sağlamlığı ve canlandıran oyuncular tarafından haklarının verilmesi, mekanların büyüleyiciliği, olayların ilişiklendirilmesi, her yönüyle eşsiz. yalnız benim altını çizmek, üstüne basmak, dikkatleri çekmek istediğim asıl nokta olağanüstü soundtrack'i. her fırsatta dinlemekten kendimi alamıyorum.
güzel bir konusu ve mükemmel bir kurgusu vardır filmin. sizi içine çeker adeta. zaten şehir manzarasıyla birlikte harikulade bir görsel şölen vaat etmektedir. birde buna oyunculukların üst düzey oluşu eklendiğinde*** ortaya iyi bir film çıkmıştır. kara mizah denilince bu film aklıma gelir artık orası kesin. 8/10
son zamanlarda izlediğim beni en çok etkileyen filmlerden biri.oyuncuların her biri mükemmel iş çıkarmışlar. kurgu zaten çok hoşuma gitti. müzikleri deseniz beni benden aldı zaten. bir masal bu kadar mı güzel anlatılır yahu. tebrikler. bir de yurtdışında görülmesi gereken şehirler listeme bruges da eklendi sayelerinde.
müzikleri şahane olan garip bir film.
tüm olaylar birbiriyle bağlantılıydı gibi klişe bir sözle açıklamak gerekirse,
--spoiler--
ör. kafa patlatan mermisi aldığında o cücenin kafasının tamamen uçacağı ve harry'nin onu küçük bir çocuk sanacağı ve prensiplerine uyup kendini vuracağı zinciri çok iyiydi.
--spoiler--