yurdum insanının ezici çoğunluğunun bihaber olduğu alan. -de ve -ki'lerin yazımını doğru yapamayan insanların yazdıklarına nedense değer veresim gelmez.
imlâ şeklinde yazılan ve günümüz insanın pek itibar etmediği, kiminin de itibar ettiğini sanarak okunan metnin ne olduğuna bakmadan önce doğruluğuna baktığı yazım kuralları topluluğunun adı.*
bazı konularda yazmaktan çekinmez ve daha fazla yazar ise kesinlikle çok daha iyi olacak olan 6. nesil* yazar. yazdıklarının birçoğuna katılmam ile birlikte yavaş yavaş artan karmasını bana borçludur.
her şubat ayının on birinde doğan yazar. garip gelecek ama öyle, daha önce doğum gunune şahit olmamıştım.lakin şimdi gördüm ki daha dünyaya yeni gelmiş gibi neşeli.. ilk günkü gibi hafız.
her sene böyle oluyormuş. bir de abartıp kktc ve dış temsilciliklerde de kutlanıyormuş.
aşırı avrupa sevdasından olsa gerek. ben avrupalılar kaka dedim ama dinlemiyor.
nice 30(takriben)* yıllar dileğiyle, doğum günü kutlu olsun..
bu şubat ayının on birinde aldıgı dogum günü mesajlarından mutlu olan yazar.
kutlamalara katılanlara da teşekkür eden yazar aynı zamanda.
ayrıca ne zaman avrupa sevdalısı olmuş kendisi bile farkında degildir.
henüz çeyrek asrı bitirmiş olup 30lara geldiginde de aynı dilekleri beklemektedir.
teşekkürler..
imla dediğin bir ilüzyondur hacıanzi komatsu ben imla ile verilebilecek duyguların baskıların tonlamaların adamı değilim ben yani arapça olarak ene düz ara gitmek adamıyım. tıpkı yaşamım gibi tıpkı bir penisin vajinaya girişi bir dublenin mideye inişi bir noktanın cümelenin sonuna gelişi gibi.
saygıdeğer sözlüğümün sevgideğer suser'ı imla. benim için olan değerini..*
üzerimde büyük baskı var şu an. nasıl olmasın ki, bende ki değeri kaşıkçı elması tadında olan birinin mahlası altına entry..*
Uludağ sözlüğün bana kazandırdığı en değerli insanlardan biri olan imlanın bende ki yeri başkadır hatta abartıyım bambaşkadır.*
aynı renklere gönül verdiğimiz Fenerbahçemiz vasıtasıyla açılan konu, boşa sallayıp doluyu vurmamla* tadından yenmez bir hal aldı ve neredeeeen nereye diye iç çeker bir halde entry yazarken buldum kendimi. her şeyden önce iskender palayı keşfetme sebebim* olduğu için ne kadar teşekkür etsem azdır kendisine.
bence, eğer abidin dino imlayla tanışma fırsatı bulsaydı ve akabinde nazım hikmet sorsaydı mutluluğun resmini çizebilir misin diye eminim ki imlayla tanıştıktan sonraki halinin portresini çizmesi yeterli olurdu.*
aslında anlatılcak o kadar çok şey var ki, özel hayatı ve gerçek kimliğine dair bilgiler vermek istemediğimden dolayı susmak durumunda kalıyorum. örneğin esmer, kıvırcık saçlı, 1.75 boyunda ve de mavi gözlü bir yazar olduğunu söyleyemiyorum. gerçi bunları söyleyememe nedenim yalan atmayı sevmediğim için ama neticede söyleyemiyorum.
imlayla geçen zamanlarımızdan çok, geçireceğimiz zamanların düşüncesi mutlu ediyor beni ve biliyorum ki yapmadığımız şeylerin yanında şu ana kadar yaptıklarımız devede kulak kalacak. tabi şu ana kadar yaşadıklarımızında yeri ayrıdır. çünkü neler yapmadık ki onunla. mesela artistik jimnastik yapmadık. olsun onu da yaparız inşallah. gerçi bizim yaptığımız jimnastik ne kadar artistik olur orası ayrı bir muallak. çünkü biz artistikten ziyade artistlik yaparız beğenmeyenlere de kafa göz dalarız ama olsun denemedik olmaz en azından. neyse konu çok dağıldı. nerde kalmıştık. heh hatırladım. imlanın insanüstü bir varlık olduğundan bahsediyordum. asasını kaldırdığı anda güneş bulutların arkasına geçt..*
kendisi için yazanlara eksi oy vermeyen yazar kişisidir. aynı zamanda kendisinin her yazdıgına ve kendisi için her yazılana eksi oy veren bir muhteremin de sözlükte var oldugunu bilen yazar kişisidir.
merak sizi öldürmesindir sayın yazar. **