hiç tanımadığımız , başka diyarlarda başka insanlarla hayatını paylaşmış ve her canlı gibi gelmiş , konmuş ve uçmuş bir yazar. yazılarını okuyunca ve akabinde artık bu dünyada olmadığını anımsayınca tuhaf hissettim.
Onu kaybedeli dokuz yıl oldu... dile kolay... Yokluğunu hala derinden hissettiren dünya iyisi, mutluluk abidesi biriydi.
Yüzünü bile anımsayamıyorum artık o kadar zaman geçmiş. Mezarına en son ne zaman gittim, mezarı nerdeydi hatırlamıyorum bile. Vefasızlığım canımı sıkıyor, daraltıyor beni. Hep giderdim aslında ona. Hayat telaşı her şeyi ertelettiriyor insana.
Gittiğinden beri o kadar çok şey yaşandı ki hiç birini konuşamadım onunla. Adım atsak kritiğini yapardık yaşasaydı hayat bambaşka olurdu benim için. Yiğit’in isim annesi olurdu kesin. Alır, gezdirir, oynardı onunla. Oğlu gibi bakardı, en has kankası olurdu adım gibi biliyorum. Hakkında yazılanları okusa kesin duygulanır gene de geyiğe vururdu. Hep öyleydi... Hayatı önemsemez, mutlu olacak bir şeyler bulurdu hep. Kendi karamsarlığımı onunla aydınlatıyordum belki de. Özledim... Seneler sonra Taksim’e gittiğimde daha bir anladım. Kahkahasını, gülüşünü, yüzünü, gözle anlaşmamızı özledim...
Yeri dolmayacak ablam. inan bana her zaman eksikliğini hissediyorum. Vefasız kardeşini umarım affedersin...
Ben hatırlatayım sözlüğe seni. Mekanın cennet olsun, Ruhun şad. Yıllar önce aramızdan ayrılan bir insanın entrylerini okumaya ayırdım bu günümü. Güzel şeyler hatırladım. iyi şeyler hissettim. iyisin değil mi? Çok fazla tanımasam da seni, iyi olmanı isterim.
Hoşçakal..
Merhaba, 308 gün önce sana bir entry yazmıştım. O'nu da okudum, ben geldim yine..
Aklıma düştün öyle. odama çekilip, seni düşüneceğim bir entry ömründe. Biz seninle neden tanışmadık, neden karşılaşmadık, hem o son entry'in ne öyle?
Çok yaramazsın..
Elini hiç tutmadığım, yüzünü hiç görmediğim, artık aramızda olmayan bir yaşamışlığa bağladın beni. Sen geldiğinde aklıma, bildiğin yanıyor göğsüm, iç tarafından bir alev çıkıyor gibi. Bir kaç saniye sonra geçiyor sonra.
Yazmış olduğun tüm entry'leri, noktası virgülü, ünlemi ile, her satırını karış karış, nasıl hissedip, nasıl anlatmak istediğini..
Kaç yıl olmuş sen gideli, belki de biletini aldığın gün, buruk bir otobüs seyahati yapıyordum. Belki de sıradan bir gündü. Ama belli ki, fazlasıyla hüzünlü bir şarkı dinlemiştim.
Seni hatırlatmak istedim sözlüğe.. Seninle bir kaç kelam eden, tartışan, bir kaç konu hakkında görüşen, belki de aşık olan birine.
Oradaki ağaçların, yağmurun tadı.
Toprağının kokusu, sonra gökyüzü elbette.
Bildiğimiz mavi mi bilmem, yine aynı mı güneş?
Daha iyi hissediyor musun sabahları?
Neyse..
Geceleri üstünü örtmeyi unutma.
Hoşçakal,
Belki herşey güzeldir geriye bakınca..