bugün

ben bazen camiye de gittim, köşe başlarında bira içtim, vita kutularında çicek yetiştirdim ve inanırmısın, bunların hepsi hepsi huzur verdi bana. kadınlar sevdik, bebekleri kokladık. yine hepsi huzur verdi bize.

böyle sokakta yürüyorum; ellerim cepte, "ulan şöföre keşke bir öğrenci ağğbi" dese miydim ikililemindeyim. yazın da gelmesiyle gökyüzü daha mavi sanki. ve bu mavilikte inatçı kargalar. hiç sevmiyorum ben bu hayvanları. allahtan bahar gibi kokan kadınlar var. sen de ki 5 dakika önce hacı şakirli vücudunu yeni durulamış, ben diyeyim rengarenk çiçekler açmış bir kır bahçesi. sen ne güzel kokuyorsun be kadın. seni sevmemek ne mümkün şu x giderken 70'e bilemedin 75'e dünyasında.

bense bir bizon gibi koktuğumdan utanıyorum kendimden ve de kişiliğimden. aslında yakından hiç bizon görmedim. öpmedim bir bizonu dudaklarından. ama adı acayip be abi. bizon amığa koim ya. ne süper bir isim. adı bana pis kokuyor hissi veriyor. o yüzden ben kesin bizon gibi kokuyordum. napayım be kadınım, fabrikalarda çalışmak zor zanaat.

ama sen yok musun. dizlerinin altında veya tam üstündeki eteğin sanki saçlarını savurduğunda çıkan rüzgar ile dalgalanıyor. gözlerinde ise güneş gözlüğü. beni önemsemiyorsun bile. tüm kokunu içime çekerken bir yandan da sana bakıyorum. ama sen bir sigara tiryakisi gibi, bakkal ile alışveriş esnasında sadece sigara paketine odaklaşan önemli insansın. ben de boş zamanlarında serin gölgeyi sulayan, olmadı yandaki esnafla çay içip tavla oynayan bakkalım. beyaz peynir falan satıyorum.

geçip gidiyorsun yanımdan. diyorum içimden, "bahar gibi lan karı". sonra devam ediyorum. aklımda dolar/euro paritesi, sürümden kar etme planları, geleceğe dair hayaller... susuyorum ve sen yürüyorsun ve ben bakıyorum.
parfümlerinin markası hemen öğrenilmesi gereken kadınlardır.
(bkz: terazi burcu kadını)
büdüt: eh çekemeyenler oluyor tabi.
çiçekleri sulayanlardır efendim, kokusunun güzelliği sizi yeşertmesinden kaynaklanır.
herkesin kadını ilkbahar gibi kokar. en azından benim kadınım böyle kokar *