vermeyi kafasına koymuş kızdır. * oyuncak ayı gibi hediyeler verirse pek hoş karşılanmaz sevgili tarafından. ama hiç bir durumda kötü bir biçimde yargılanmaması gereken insandır. *
neyi verdiği tartışılması gereken kızdır. şimdi efenim sevgisini, gönlünü veya bu tarz bir şeylerini veriyorsa amenna. ama daha şey bir şey veriyorsa kaşardır, motordur, ahlaksızdır, ırıspıdır vesselam.
iyi sevişen erkeği seçmişse, keyif sahibi kızdır. kendinden emin, ne yapması gerektiğini bilen, erkeklerin reddetmeyeceği bir kızdır. bu kız, daha sonra diktirir ve bekarete önem veren bir erkekle evlenir.
türkiye de veren kız olarak anılır. oysaki kadının özgürlüğü vücudunu tanıması ve vücudunun özgürlüğü ile başlar. yani kadının vücudu kendisinindir. kimsenin değil. istediği kişi ile sevişebilir. cinsellik sağlıklı bireyler için ihtiyaçtır kimin kiminle kaçıncı gün seviştiği kimsenin umurunda olmamalıdır. oysa ülkemizde kadınların arkasından veriyor mu bu gibi sorular soran , sevişmeyi sikişmek, kadının sevişmedeki rolünü vermek olarak adllandıran düşünce değişmediği sürece bu kadınlar anlaşılamayacaktır. kızkardeşinin sevgilisini potansiyel dayak atacak lavuk , kız arkadaşını sadece amcıktan ibaret sanan düşünce değişmediği sürece bu kadınlar anlaşılamayacaktır. eşim bakire olsun düşüncesi değişmediği sürece bu kadınlar anlaşılamayacaktır. ha böyle düşünen bir çok kişi ise kadınlar ve ilişkiler hakkında ki gerçek düşüncelerini gizleyecek kadar bile zekaya sahip olmadıkları için nasırlı ellerle ortada fink atacaklardır. elizabeth ve elenora ile hayatlarının büyük bir kısmını harcayacaklardır. evlenince kadınların görevleri arasında "sikişmeyi" ilk sıralarda tutacaklardır. lan olum bırakın milletin namusunu 2 bacak arasında aramayı da evli çiftler arasında ki tecavüz oranına bir bakın. bakire olmadığı için öldürülen kadınlara bakın, hayattan soyutlanan evlere kapatılan kadınlara onları kapatan hayvanlara bakın.
aldım verdim ben seni yendim. yıllar önce, hani herkes arkadaş ( biliyoruz be sezen aksunun şarkı sözü) hani herkes masumken takım seçmek için oynadığımız bir oyundu bu. vermek derken kastetiğimiz neydi o zamanlar hatırlamıyorum, oyunun yarısında hep mızıkçılık yapar atılırdım oyundan, yookk övünmüyorum mızıkçı olduğum için, bir sürü oyunun sonunu öğrenemedim o illet yüzünden. ama eminim vermek kelimesinin koca kocaman adamlar tarafından böyle kullanılacağını bilseydik, utancımızdan yerin dibine iner, kulaktan kulağa oynardık. yanlıs başlıkta mıyım ben?
kadını bir ilişkide sadece veren olarak gören düşüncenin ürünü tamlamadır.
oysa ki, hatırlatalım, kadın sadece bir organdan ibaret değil bir bireydir. istediği kişi ile sevişmek ona kalmıştır.yani mevzuu bahis kişi kendi özgürlüğünü tanımış tanımlamıştır.
size ağzınızın suyunu silmek düşüyor burada.
ursula k. le guin der ki; "Benim bütün söyleyebileceğim hem kadın, hem erkek olarak en kolay cinselliğimiz konusunda köle ediliyor olabildiğimizdir. Hatta hür erkekler ve kadınlar olarak hürriyetimizi en zor muhafaza edebildiğimiz yer de orası diyebiliriz. Tenin siyasi düzenleri iktidarın köküdür. "
ne verdiği ile bağlantılı olarak ele alınması gereken kızdır. ilk buluşmada gazetesini veriyorsa siyasi bir mesaj veriyor olabilir. ilk buluşmada kek yapmış onu veriyorsa ev kızı sınıfı içinde incelenmelidir. bazı kişiler ise ilk buluşmada elini veren kıza bile "kolay kız" diyeceğinden, amerikanvari ilk görüşte tumba yatak şu durumda bizler için çok uzak ama içten içe "keşke" dir.
seksi alış veriş olarak gören birisine göre kaka eylemdir. fakat insani bir şey olarak gören insanlara göre normaldir. ayrıca afedersiniz kadın veriyor da erkek niye alıyor? sorun sadece kızda mıdır ilk buluşmada bir şey oluyorsa?
ilk buluşmada vermesi, sokak veya cafe gibi bir mekanda verdiğine delalettir. ilk buluşmalar evde olmaz çünkü. ha ilk buluşmanın gecesi evde verir onu anlarım, aferin pekiyi derim.
