elde edilsede hayatımızda sadece güzel bir anı olarak kalacak * kişidir.eğer bu aşkınız platonik ise hiç bir zaman unutamayız.çünkü elde edilemeyen herşey insanoğluna daha cazip gelir.
şimdi ben oldum yeniden
kaçıncı kez yitirdiğim, bulduğum
kardeşim kadar eski bir sokakta seni gördüm
anladım artık, beyaz bir vapurdur aşk
makine dairesinde söylemediğimiz sözler
uyutmaz yolcuları sabaha kadar
seni gördüm
seni mi gördüm
çözüldüm geçmiş gibi
bir karanfil açmış gibi yakamda
kokladım yalnızlığımı,acıdım kendime, sana
zamanın üzümleri hep şarap olmuş
ilk aşkım, deli aşkım bana çare bul, kendine çare bul
bağlandı elim kolum, neyleyim
ilk aşkım, deli aşkım bana çare bul, kendine çare bul
gel çöz beni, azat et benden
bu dünya naylon, anlamak güç
bırak yıkasın içimizi geçmiş
bırak yıkasın ikimizi geçmiş.
dallanan budaklanan bi hikayesi vardır bu herkeste aynı mıdır bilinmez amma hatırlanmakta güçlük çekilmez ballandıra ballandıra anlatılır en ufak detaylar düşüverir akla
özeldir güzeldir ,kadehte sunulmuş şarap gibidir şarabın tadı mest edici ama halen tılsımlı.
ilklerin heyecanıyla beraber insana masumiyet, sadakat ve bunlara dayanarak mutluluk veren saf sevgi. belki de bu yüzden sevgili icin * ilk aşk olmak önemlidir. **
ilk aşk'tan sonra bir daha aşık olunması zordur..ondan sonra yaşanan ilişkilerinse adı konamaz, ilk aşk kadar açık bir tanım yapılamaz..ilk aşk bu yüzden güzeldir..iç çekerek hatırlanır..herhangi bir yerde tekrar karşılaşıldığında ise raslantı yalanları kaçınılmazdır..
ilk aşka sebep olan bir bakış ve bir andır. kız öyle bakar ki oğlana oğlan kızın sırtında saplı bir bıçak var sanır. Sebebinin kendisi olduğunu bildiği kızın sancısını dindirmek için medeni cesareti yerlerde sürüklenmekte ve sümsüklüğün saltanatını sürdüğü bir zamandadır. Farkındadır: canı en az o kız kadar yanmaktadır ve belki o kız da onun bakışlarında aynı acıyı görmüştür. Yine de bir şey söylenemez. Adlar bile öğrenilemez. Kız birden dahil olduğu kalabalığa karışır, oğlan arkasını döner. sonra yumruklarını sıkar. Ben ne yapıyorum diye nihayet sorar kendine. Arkasını dönüp kızın uzaklaştığı yere koşar. Sorar durur herkese, ama adını bile bilmediği kızı kimseler görmemiştir. Az önce karşısında duran gözlerin hayali zihnine ebediyen kazınmaya başlamıştır. Uzun süre yaşayacağı pişmanlık henüz başlamıştır. Beş dakika önce diye adlandırabileceği geçmişi onunla adeta dalga geçer. Kızı göremez bir daha. Ama herkese anlatır. Acısını duyar ta derinden pişmanlığın. Bu garip bir aşktır sadece bakışlarla ifade edilebilen. Yaşanmış hiç bir şey yoktur ve belkide güzel olanı budur. 17 sene geçer oğlan adam olur, bakışlar hala zihninde... Zaman zaman hala pişmanlığın acısını duyar. Bakışlar hala zihninde...
nihat durak'ın yönetmenliğini, timur savcı'nın yapımcılığını yaptığı, başrollerde çetin tekindor ve halit ergenç'in oynadığı filmdir. Müzikleri Fahir Atakoğlu yapmıştır. Film eski Foça'da geçiyor. iç içe 3 aşk hikayesinin anlatıldığı sıcacık bir filmdir. 17 Kasım da yayına giriyor. ilkaskfilm.com
ilk öpücükde canınız yanar, ilk sevişmede ağlarsınız, ilk seni seviyorumda arkanıza bakmadan yalınayak koşarsınız denize doğru. ayaklarınız kanar, hissetmezsiniz. 'nereye' diye seslenir ardınızdan ilk aşkınız. dönüp bakamazsınız. ilk aşkınızın ve ilk öpücüğünüzün hayal olmasından, onu orada görememekten korkarsınız.
film bir kesişip bir ayrılan yolların haritesı gibi. olan çocuğa oluyor. o yükü zaten ancak çocuk yüreği kaldırabilir. ancak cocuk o kadar cesur olabilir, sandalı denize koyverebilir.
ayrıca herkesin çocukken denize koyverilmiş sandalları olsagerek. belki bir gün toplamaya çıkılacaktır...
son aşk olması gereken, paranormal duyguların hissedildiği, duygusal fonksiyon.
aşk, insanın hayatında bir kere yaşayabileceği tek aksiyondur. eger siz birini seviyorsanız, onu hiç bir zaman unutamayacağınızı düşünürsünüz. ama sonra başkasına aşık olduğunuzda, ortada bir çelişki olur. yani son hissedilen aşktır. bir önceki hevestir.