Memlekette boku çıkan durum.Bak yemin ederim toplumun eksik yanı.
Oturuyoruz bir yere, açıp karikatür okuyoruz, ne bileyim kahve içerken puzzle yapıp, bira içerken maket yapıyoruz. En olmadı bulmaca falan çözüyoruz.
Insanlar görüp gülümsüyor, ne bileyim kolay gelsin diyor. Şaşırıyorlar falan. E çok mu anormal bir şey yapıyoruz? Yok. Neye şaşırıyorlar bu kadar? Sevgili dediğin şey tüm gün el ele göz göze oturmak olabilir mi arkadaşım? Sadece aşk sözcükleriyle kaç ay geçer mesela? Hani gündemden, toplumden, kültürden, ortak bir şeylerden hararetli konuştuğun bir şeyler olmalı lan!
Sonuç: "ilişki" diye nitelendirdiğimiz şeyi çok yanlış anlamış bir toplumuz abiler ablalar.
"He çok konuşuyorsun feyk, seninki çok mu iyi?" Diyecek olanlara iyi ya da kötü gibi bir ayrım yapmaksızın " günümüz ilişkilerinden farklı" diyebilirim. Bu bazen denk gelmekle alakalı, bazen ortak ritmi tutturabilmekle, bazen karakterlerin uyumuyla falan alakalı olabilir bilmiyorum.
He aylarını el ele "aşkım seni çok seviyorum " la geçiren insanlar belki daha mutludur. Olamaz mı? Olabilir. Bu işin bir "olması gereken"i yoktur muhtemelen.
Fakat, dışarıdan samimiyetsiz duruyorsunuz abiler. Paylaşımsız, boş, verimsiz duruyorsunuz.
lan bi siktirin gidin be.. ne demek ilişkimiz bitti, arkadaşız.. nasıl bu kadar basite indirgiyorsunuz bunu.. onca yaşanmışlık ne oldu arkadaş, sen onun elini tuttun, gözüne baktın, şiirler okudun, gelecek hayal ettin.. nasıl bu kadar kolay ilişki oldu bunun adı.. o bitmek fiilini nasıl bu kadar kolay iliştirdin sonuna..
anlamıyorum arkadaş, bu insanoğlunun hafızası nasıl bu kadar zayıf anlamıyorum.. ya kalpleri çok büyük ki o kadar şeyi içine alabiliyo ya da beyinleri çok küçük..
bir çok türevi var ben burda kadın erkek arasında aradaki ilginin aşktan ötürü* olanında bahsedicem;
çok canım yanıyor aslında, bu konuda çok naifim, kırgınım, umutsuzum..
aşk başlı başına bir illetken aşık olduğun kişinin de senden hoşlanması süper bir şey değil mi?
değil..
bir kere senin aşık olduğun birinin sana aşık olması pratikte imkansız; sen binlerce ihtimal içinde ona aşık oluyorsun ve ne tesadüf o da sana aşık, mantığa sığması na mümkün.
senin onu seçme ihitmalin 0.001 ise onun da seni seçmesi 0.00001 dir*. matematikte mümkün değil zaten ama mantıkta günlük hayatta biz bunu mümkünleştiriyoruz, şöyle ki biri senden hoşlanıyor, eli yüzü düzgün karekteride normal ise seninle zaman geçirmesine izin veriyorsun ve sonuçta eğer sana uygunsa sende hareketlerinden dolayı ondan hoşlanıyorsun ki bu gayet sağlıklı bir hareket fakat iş burdan sonra kopuyor.
seviyorsun onu salt, doğal ve hiç bir karşılıktan dolayı değil sadece sevdiğin için seviyorsun, ve heder ediyorsun kendini sevdiceğin uğruna. her isteğini yapmalısın onun, hep mutlu olmalı hep gülmeli gül yüzü..
bu kadar ilgi ve şefkat gören birey doğal olarak şımarıyor, kasılıyor ve kendini değerli hissediyor, eğer çok kibirli bir kişi değilse ilişki bir şekilde yürüyor. ama unuttuğu bir şey var seven tarafın, insan kendini karşısındaki anlattığı kadar bilebiliyor aynadaki aksiyle yüzleşecek cesaret insana orta yaşlarında vakıf oluyor. iltifatlar duydukça insan kendini öyle zannediyor ve böyle devam ediyor hayatına, dediğim gibi kibir yoksa sevilen tarafta yürüyor ilşki bir şekilde, ama varsa o kibir denen nalet duygu* sevilen tarafı yok ediyor eritiyor bitiriyor ve aşk zamanla terk ediyor kalbi..
diğer yönde ise kişide kibir yok, hoşlanıyorda senden tamam bitti mi?
bitmez.
sen vermekten yorulursun o almaktan sıkılmaz ve bir gün bir bakarsın ki o da aşık olmuş veya olmak istiyor, bütün verdiklerin bir anda sıfır,
ruhun yerle yeksan,
gururun maaf,
ve ayakta dur bir ilişki bitiyor alt tarafı zaten seni sevmesi mümkün değildi ki,
anlat yüreğine,
aşk acısı çek,
sabret ve;
öğren, seven taraf olmanın insanı nasıl üzeceğini, kıracağını, dökeceğini.. öğren..****
bedensel hazdan başkasını bilmeyen, bencil, dara sıkıştığında kaçan, sevgisine sahip çıkamayacak kadar sorumluluğu üstlenemeyen bunu çok gören, sizi özel hissetirmeyen, ve sizin de özel hissettirmenize izin vermeyen, görüntüde güçlü fakat aciz ve zayıf karakterli, korkak, en büyük güvencesi vücudunun ön tarafındaki fazlalık olduğunu düşünen ve bundan başka gurur kaynağının olmadığının farkında olmayan sığ erkeklerle,
aşk'ı sadece mektup yazmak sanan, yine dara sıkıştığında kaçan, ben çok acılar çektim tribinde karşıdakine de sürecini güzel yaşatamayan bok kafalı, iki kelam etmekten uzak, sadece havadan sudan konuşan, dünyadan bi haber ortalarda dolanan, seksiliğini hayatının her döneminde bir kurtarıcı olarak gören, vücudunun belirli noktalarını yeri geldiğinde erkekler için koz olarak kullanmayı görev edinmiş kadınlar olduğu müddetçe güzel ve sağlam olanının kolay kolay yaşanamayacağı, serbest ya da gereğinden fazla ciddi olmasıyla bi siktir git dedirten olgudur, olaydır, kavramdır ya da herneyse bi zübüktür işte "ilişki".
siz siz olun..siz siz olun ne yaparsanız yapın, rahat olun, sevdiğini hissettirmeye çalışın, kaybetme korkusunu (abartmadan ama) yaşayın mümkünse.sevildiğinizi hissedemiyorsanız, ilgiyi göremiyorsanız, mutlu olmadığınızı hissediyorsanız siktiri basın.hadi selametle.
Derin mevzu bu.
Genelde insanlar ilişki bittiğinde şunu derler,
"Yaa çok çabaladım...çaba sarf ettim vs."
Yanılgıdır bu.
çaba gerektiren ilişkiye ilişki denmez. Böyle ilişki olmaz.
mutluluk veren ilişki çaba gerektirmez. ilişki kendiliğinden akmalı.
Akış mutluluk verir.
Berekettir...
"misal,siz genç ve sağlıklı bir birey olarak hayatınıza bir kişinin girmesini istiyorsunuz dimi,imkamsız!o bir kişiyle beraber istemediğiniz,hiç görmediğiniz,belki hiç sevmediğiniz bir on kişi daha giriyor hayatınıza.sadece sevgilinize ve onun sorunlarına karşı duyarlılık,hissiyat göstermeniz yetmez.onun yakın arkadaşının,en yakın arkadaşının sevgilisinin,ablasının,ablasının nişanlısının,ev arkadaşının,ev arkadaşının eski sevgilisinin sorunlarına,dertlerine de aynı duyarlılıkla eğilmeniz,hatta çözüm arayışına girmeniz gerekiyor.aksi taktirde o ilişki yürümüyor,tıkanıyor." *
Bazı ilişkilerde eşitlik var olabilir, ama eşitlik adalet anlamına gelmez.
Duygusal yük eşit dağılsa bile, kişilerin kapasiteleri, acıyı, stresi vs kaldırabilme veya yönetme becerileri, yaş, ilişkinin türü vs gibi sebeplerden dolayı farklıdır.
Hele bir de ilişki yanlış bir ilişkiyse, taraflardan birisi mutlaka daha çok yıpranır. Kısaca eşitlik var diye kendinizi kandırmayın.
Özellikle yanlış ilişkilerde, acının dağılımında ve yönetilmesinde adalet-denklik bulmak mümkün değildir.