bir umberto eco şaheseri... kitabı bitirdiğim günün akşamında filmin yayınlanması benim için hoş bir sürpriz olmuştu. filmdeki karelerin hayalimdekilerle uyuşması işe başka bir sürpriz olmuştu.
okunması ve anLaşıLması zor oLan bir kitap.eco yu zirveye taşıyan bir kitap.çok kraL bir eser.öyLe güzeL ayrıntıLar vermiştir ki kitapta , size yaLnızca o yerLeri hayaL etmek kaLır.ortaçağ'ı sevenLer için ideaL bir yapıttır *
italyan yazar umberto eco'nun, olağanüstü bir uslupla yazdığı, ustaca kurulmuş, sürükleyici dev romanı: orta çağda geçen, hristiyanlık düşüncesinin tartışıldığı, tarihsel sanat yapıtı.
bir kere baslayip bitirmeden elinden atamayacagin kitaplardan biridir. Heyecan üstüne heyecan ekleniyor, ve insan merakla sirrin cözümünü bulmaya calisiyor. Kitabi okuyup filmi izlenmesi tavsiye edilir bir durum, cünkü kitabin büyüsü farklidir.
Filmin hakkini yemek olmaz, cünkü cok az kitap uyarlamalari bu denli basarili sonuc veriyor.
en sevdiğim kitaptır.
alt metin-üst metin konusunun en iyi incelenebileceği kitaplardan biridir ayrıca.
"insanlar eğlenmek zorundadır, karnaval hayatın vazgeçilmezidir, eğer siz insanları 'eğlenmeyeceksiniz!' diye kasarsanız eninde sonunda eğlenecek bir yol bulurlar, ister normal insanlar gibi ister kendi yöntemleriyle... hatta bir bakarsınız siz de eğleniyorsunuz..."*
klasikler arasında önemli yeri olan umberto eco'nun başyapıtı niteliğindeki okunulası kitap.
kitapta 1327'de italya'da geçen bir cinayet soruşturması anlatılıyor. her ne kadar polisiye bir öykü olarak kurgulanmış olsa da bütün bir ortaçağ hristiyanlığına ışık tutan tarihsel bir roman olarak da nitelendirilebilir.
manastırda işlenen cinayet sorgulanırken o dönem kiliselerinin iç yüzü tüm gerçekliğiyle yansıtılıyor. din ve bilim hesaplaşması kitabı daha da çekici kılıyor. kitap aynı zamanda 1986'da filme de uyarlanmıştır.
postmodern çağın çağdaş klasik olarak nitelendirilebilecek ayarda nadide romanlarındandır.
kitap bir büyük manastırdan bahis etmektedir. bu manastır aynı zamanda hristiyan dünyasının entelektüel rezervi, din sancağı, ilim merkezi olarakta, tasvir edilmekte. romanda birbiri ardınca işlenen cinayetler konu alınıyor. bu cinayetlerin menşeisini ise; aristonun, komedi isimli kitabını ulaşılmaması gereken gizli bir bölmeden elde edip, okuyan genç rahiplerin öldürülüşü oluşturuyor. zira; bu kitabı okuyacak genç rahipler gülecekler, eğlenerek toplumsal ve dinsel değer normlarını sorgulayacak belki de; dinlerinden çıkacaklardır. işte bu yüzden; kendisini kurulu bilgi düzeninin korucusu addeden yaşlı bir rahip, cinayetlerini işlemektedir. ortaçağ din fanatizmi, kral-kilise ilişkilerini irdeleyişi ise, bu polisiye yanını daha da, lezzetlendirmekte.
bir manastırda işlenen esrarengiz cinayetleri anlatan roman. cinayetleri işleyen yaşlı jorge'nin işi dine uydurması, hristiyanlığın kendi içindeki çatışmaları ve orta çağ'ı güzel bir şekilde betimlemesiyle aklımda kalmıştır. filmi de güzeldir. ama her zamanki gibi romanı okumak daha fazla zevk verir.
italyanca aslında Türkçe'ye Şadan Karadeniz tarafından çevrilmiştir. Kitabı bitirmek üzereyim; genel olarak anladığım Eco'nun çok derin bir ortaçağ bilgisi olduğu, buna latince, mezhepler ve kilise içi çatışmalar da dahil. Zaten okulda da Barthes çalışırken, Eco'yu da andığımızı hatırlıyorum. Dile son derece hakim, ayrıntı insanı.
kitabın aslında önemli bir tartışması da isa'nın fakir olup olmadığı tartışmasıdır. bunun üzerinden kilise'nin de fakir olması ve sade olması gerektiğini savunanlar var. bunların karşısında hemen her dinde olduğu gibi din üzerinden para kazanmaya çalışan dinciler var.