biçimlerini, hangi ihtiyaçlardan doğduğunu, nasıl süreklilik sağlanabileceğini öğrenmek; halkın ona vereceği tepkileri öngörebilmek, kısacası anlayabilmek için Bertrand Russell ile max weber'i okumanın şart olduğu kavram.
halkın bir arada tutunabilmesi için bazı hak ve özgürlüklerini 'karşılığını almak şartıyla' emanet ettiği, yönetme gücünü elinde bulunduran kişi veya kişiler topluluğudur. yani öyle olması gerekirdi, bir şeyler yanlış yorumlanıyorsa demek ki...
Dün 6.Filoyu kıble yapıp namaz kılanlar bugün iktidardalar.
Hiç değişmediler, hala emek düşmanı, hala emperyalizmin sadık dostu ve hala haydutlar. Onlar bu ülkenin çürümüş, leş kokan bir bataklıktan hallice bir duruma gelmesinin baş aktörleridirler. Deniz, Yusuf, Hüseyin bu günlerin bilinci ile mücadele etmişlerdi onlara karşı. Ölüme yürürken yaşanacak bugünlerin bilinci vardı onlarda. Uğruna mücadele ettikleri halkın ve bu toprakların, birkaç tane haydut tarafından yağmalanmaması için ölüme yürüdüler.
Bu haydutların düzenine karşı insanlığın en onurlu mücadelesi olan sosyalizm mücadelemizde var olsunlar!
"halkı yönetme gücünü elinde bulunduran kişi ya da kişilerdir. Güç tatlıdır. Bu tadı alanlar elinden asla bırakmak istemezler. iktidara sahip olanlar bu gücü kaybetmemek için her şeyi yaparlar. iktidarın tadını alanların önemli bir kısmı, bu konumu kaybetmemek için deri değiştiren yılanlar gibi her gün başka kimliklere bürünürler."
Caner Kara'nın 26 haziran 2015 tarihli yazısının adı. Türkçüler, partiler ve iktidarlık konusuna değiniyor. Siyasete atılmadan, partisiz nasıl türkçü bir türkiye kurulur bunu anlatıyor. Şu anda telefondan girdiğim için, yazıyı atamıyorum fakat, internete yazarsanız okuyabilirsiniz.
Özellikle bu ikilemde kalan türkçü andalar okursa çok faydalı olur.
Aslinda medenilesemedigimizin, her gecen gun zekamizin daha cogunu kullanmaya baslamamiza ragmen hala yerimizde saydigimizin, evrilemedigimizin, evcillesemedigimizin, vahsiligimizin kusursuz bir heykeli.
Oturup bir araya geldiler. Boyle olmaz deyip iktidari paylasmanin/paylastirmanin en mantikli, en makul yol oldugunda mutabik kaldilar. Bunu suslediler, hakli olarak cagdasligin geregi olarak sundular.
Oysa iktidar paylasilmaZ. Hatta bence paylasilmayacak tek sey iktidardir.
Godos musun deyip su seviyeli yazida agzimi bozdurmayin ama gun olur kadinini paylasmak zorunda kalirsin. Caresizlik, muptezellik o kadina, bunu yaptirir.
Ama iktidar oyle degil. O yüzden kim gelse paylasmaktan vazgecmeye calisir. Bilene, aldigi nefes gibidir iktidar.
iktidar olup - hemde senelerce - o ülkede olan biten hiçbir şeyden sorumlu olmamak çok değişik bir durum. ülke yönetiminin her kademesinde ki her yöneticinin o mevkiye atanmasını sağlayan aynı iktidar, o kurumlar çalışamaz duruma geldiğinde üzerine sorumluluk almayan yine aynı iktidar. bir de yasalar boyutu var işin. tek partisin meclise girip istediğin yasayı rahatlıkla geçirebiliyorsun. nasıl oluyor ; her yasa da, her atamada, her planlamada, her denetlemede iktidarın imzası varken bu işlerdeki aksaklıklarda hemde insan hayatını, haysiyetini hiçe sayan aksaklıklarda hiç sorumlu olmuyor.
siyasi iktidarın uzun yıllar iktidarda kalması sonucu onu denetleyecek kurumları kendi yönetimi altına alması sonucunda geriye sadece sandık kalınca durum işin içinden çıkılmaz hale geliyor. siyasi partilerin veya iktidarların tek denetim kurumu bence sandık olmamalı. böyle olunca soma veya reyhanlı gibi olaylar unutulup gidiyor. biraz para harcanıyor, sorumluluk bir kaç kişinin üstüne yıkılıyor sonra unutulup gidiyor.
aynı durum eski iktidarlar içinde geçerli. onların şansı sandıkta kaybetmeleri. ülkenin ağzına sıçıyorlar sonra seçilemedikleri için en büyük cezayı alıyorlarmış gibi görünüyorlar. sen yıllarca ülkenin belini doğrultama sonra seçimde kaybet çek git. arkadaş mesele bu kadar kolaysa hangi iktidar ülkede yaşananlardan sorumlu olur ki? 90'larda ki krizleri düşünün. şu an da o dönemin partilerinin oyları belki çok az. ama bu bir ceza değil ki. nitekim o dönem milletvekili olan insanlar hala bu işi yapabiliyorlar. hala maaşta alan var.
soma'yı düşünün; bu bölgeyle, bu sektörle, bu işçilerle ilgilenen kurumlar en nihayetinde bir bakanlığa bağlılar. bu bakanlıklarda bir siyasi partinin politikalarını gerçekleştiriyor. bu saatten sonra bu politikaları sürdürmenin, değiştirmenin ne anlamı var?
terör meselesi; yıllarca savaş, kan hiç durmuyordu. şimdi durdu. inşallah bir daha hiç kan dökülmez oturup karşılıklı konuşarak anlaşırız. fakat çok bariz hatalar yapan iktidarlar sadece iktidarı kaybettiler. belki de terörün hiçbir etkisi yok bu konuda.
ülke yönetimini elinde tutan ve ülkeyi istediği gibi şekillendiren, ortadoğu vb. ülkelerde kanın gövdeyi götürmesinin en önemli nedenlerinden biri olan yapı, güç.
Türkiye'de anlamı daraltılıp sadece hükümet olarak ele alınan kavramdır. Siyasal erki elinde bulundurmak salt bir "iktidar" payesini eline almak anlamına gelmez. Ekonomik ve siyasal etkenler bunda belirleyicidir. "Akp iktidarda" sözü akp'yi "iktidar" yapmaz aksine iktidar olgusunun varlığını ispatlar. Bizdeki gibi felsefeden nasibini almamış veya bilimi, düşünceyi küçük gören yapılarda "hükümet" illâ ki "iktidar" olarak tanımlamak icap eder. Bu kolaycı bir tavırdır.
