iki yabancı

entry58 galeri0 video2
    58.
  1. Kum tarafından seslendirilen şarkıdır.

    https://www.youtube.com/watch?v=XYjczizAU4c

    "iki yabancı gibi uzak,
    iki yabancı bu bir tuzak..."
    0 ...
  2. 57.
  3. "neyin bildin ki değerini,
    benimkini bileceksin.
    bunu da tabi mahvedeceksin..."

    teoman ve şebnem ferah şarkısı.

    iki yabancı olduk.
    3 ...
  4. 56.
  5. 55.
  6. 53.
  7. istemsizce kafamda çalıyor. Durur musun artık..
    0 ...
  8. 52.
  9. Kanal 7de yayınlanan hint dizisidir.

    Olm bu kabir ve guman ne kötü ne hainler, bir olup danny'i tutuklattılar.

    Saras'ta iyice psikopata bağladı*
    3 ...
  10. 51.
  11. Geldik gidiyoruz daha iyisini yazamadı Teoman.
    0 ...
  12. 49.

  13. 2000 yılına aittir.
    4 ...
  14. 48.
  15. Teoman'ın hala çok güzel olan şarkısı.
    Müthiş bir şey.
    3 ...
  16. 48.
  17. Çok adaletsiz bir şarkıdır...

    Bi Teoman'ın söylediklerine bak bi şebnem ferah'ın...

    Hele şunu bana söyleseler bir hafta alkol komasına girerim;

    Neyin bildin ki değerini
    Benimkini bileceksin
    Bunu da tabi mahvedeceksin...
    2 ...
  18. 47.
  19. Yoktur ustune senin guzeli cirkin yapmakta sucuysa dunyaya atmakta.Neyin bildinki degerini benimkini bileceksin bunuda tabi mahvedeceksin.Teomanin sarkisidir.Bir zamanlar cok dinledigim,cok sevdigim bi sarkidir.
    1 ...
  20. 46.
  21. --spoiler--
    güzeli çirkin yapmak ve suçu dünyaya atmak...
    --spoiler--

    teşekkürler teoman, özet geçtin.
    3 ...
  22. 45.
  23. bu şarkı, alır sizi, götürür bir yere, orda bırakır, en dipte. dönemezsiniz bir daha geriye. işte öyle, düet yapılır bu şarkıda.
    3 ...
  24. 45.
  25. sözlerinde geçen çölde çay filmini merak ettiren teoman şarkısı.
    3 ...
  26. 44.
  27. dinlerken insanı başka yerlere götüren teoman - şebnem ferah düetidir.
    2 ...
  28. 43.
  29. (bkz: http://www.youtube.com/wa...Eii94NI&feature=share)

    kanımca yazılmış, anlatılmış en iyi aşk şarkısıdır.
    1 ...
  30. 42.
  31. --spoiler--
    birlikte ama yalniz
    iki yabanci
    hani o gunesin batisi
    bizi tanriya inandirisi
    su an aksam aklimda
    ama cok zaman onceydi
    yaralarimiz agir degildi
    yine de bagisladim ben hepsini
    hem seni hem kendimi
    o kadar yoktun ki
    --spoiler--

    gerçekler kadar sağlam acı veren sözlere sahip teomanın belki popüler olmasına rağmen sevilesi şarkısı.
    1 ...
  32. 41.
  33. evet pek çok iki yabancı adında eser vardır. ama motora iki yabancı yazınca ilk sırada göktan - iki yabancı yı göstermesine epey içerledim. teomanınkine ne oldu?

    hani eskilerin ağzından bi şarkı duyarız da "vay be abi kim söylemiş bunu" diye sorarız ya mırıldanana.. o mırıldanan da başlar anlatmaya hani. "79daki kasetindeydi bu. sonradan bıdıbıdı albünümü çıkardı. bu daha çok satıldı ama önceki kaset daha iyiydi." diye. sonuna da "heeey hey"i eklerse tamam. öyle ağız açık dinlerdik.

    herkesin ağzına pelesenk olmaması güzel birşey aslında. kıymetsiz ağızlardaki güzel cümleler. cümlesi bile tuhaf.

    vesselam ilk sırada benim beklediğim çıkmayınca moralim bozuldu. hee o ilk sırada çıkanı da dinledim yazmadan. taçtan çiçek. aynalarda biz falan. masaldan tatlı düşler. bilmedimki değerini.. ne farklı kelimeler değil mi.. *

    son olarak.. 67deki ajda ablanın sesinden bir iki yabancı var. o hoşmuş bak. Ve sesin o zamanlar güzelmiş ajda abla. aradaki 2131243254365476568658 tane farkı söyleyebilecek kadar değişmiş. söylemeyi bırakmayı denese fena olmaz sanki. * ****
    0 ...
  34. 40.
  35. 39.
  36. ...yoktur üstüne senin güzeli çirkin yapmakta,
    suçuysa dünyaya atmakta...
    1 ...
  37. 38.
  38. bu şarkı o şarkı değil, teoman'ın haberi yok bundan!

    *****

    derince çekilip, uzunca üflenmiş bir sigara dumanı arasında göz göze geldiler...

    ne adam, ne de kadın çekti bakışlarını. 'kim önce vazgeçecek' yarışından ziyade, karşılıklı özlenilmiş bir hissin kaçak paylaşımıydı, farkına varmadan daldıkları bu kısa an.
    kadının masasına karanlıktan uzanan bir el, bu dalgın bakışmayı mavi bir bardakla dağıttı. *
    bu, kadının ilk içkisiydi, adamsa üçüncü votka bardağından son yudumu almak üzereydi ve ne tuhaftır ki, halen sarhoş olmamıştı. deminki kaçak bakışma sonrası ister istemez birbirlerini düşünmeye başladıkları için, kadının masasından ayrılan garsonun hemen ardından, karşı konulmaz bir merakla, yine aynı anda, aynı noktada çarpıştı bakışları.

    yine çeken olmadı gözlerini, tam tersi daha da uzadı, daha da derinleşti bu bakışma. kadının; belli belirsiz bir tebessümle parlayan yüzü çok temiz ve güzeldi. kırmızı ojeli uzun tırnaklarından başlayan ince parmakları, mavi bardağın içine uzanan pipete nazikçe dolanmış halde, içkisinin üzerindeki çilek parçacıklarıyla çekici bir uyum içindeydi. kocaman siyah gözleri tam tersi bir beyazlıkla parlıyor, omuzlarından dökülen düz saçları, ince uzun boynunun bittiği yerde kıvrılırken, kırmızısı daha hafif dudakları çok emin bir senkronla, çalan şarkıya eşlik ediyordu;

    so i won't hesitate no more
    no more it cannot wait i'm sure
    theres no need to complicate
    our time is short
    this is our fate, i'm yours...

    tütün kokan parmaklarını çirkin yüzündeki kirli sakallarında dolaştıran adam; ilk kez duyduğu ve sözlerinin anlamını bilmediği bu şarkıyı, -muhtemelen- o anın sihirli büyüsüne kapılıp sevmiş ve bir daha unutamayacağı şekilde hafızasına kazımıştı bile. hemen hemen her kadının hoşuna gidecek kadar düzgün ve dolgun dudakları bariz bir tebessüme doğru kayarken, birdenbire hatırlamış gibi; dirsekleri üzerinde önce öne, sonra arkaya doğru usul bir hamleyle, başından beri eğri olan duruşunu dikleştirdi.

    emin gözlerle karşılıklı bir şekilde devam eden bu uzun bakışmayı, bu kez adamın masasına bir içki koymak suretiyle, yine bozdu garson.
    ikidir gelip bu güzel anı farkına varmadan bozan garsona bozulan adamın çocuksu tavır ve tepkisi hoşuna gitmiş olacak ki, elinde olmadan kaçırdığı bir gülücükle karşılık verdi kadın. kaçak gülücüğü, yan gözle, daha sönmeden yakalayan adam, zaten doğuştan sahibi olduğu öz güvene daha bir güvenerek, kaldırdı dördüncü bardağını kadına, ve dudaklarını en uzak masadan bile okunabilecek kadar net bir şekilde kımıldattı; -şerefe...

    tüm bunlar olup bittikten yaklaşık bir saat sonra; yani garson, adamın altıncı, kadının dördüncü bardağını taşırken, adamın masası boşalmış, kadının masasındansa keyifli kahkahalar yükseliyordu.
    başından beri hiçbir tereddütün, hiçbir tedirginliğin yaşanmadığı bu yumuşak gece, aslında; adamın üflediği o derin sigara dumanının ortasında çarpışan bakışlardan çok daha önceye uzanıyordu.

    bu keyifli ikili, ortak bir arkadaşlarının sahne gösterisini izledikten sonra, birbirlerinden habersiz bir şekilde gelmişlerdi bu bara. kesişen bakışların anlamsız uzamasıysa, o gösteriden önce alelacele tanıştırılmış ve akabinde aynı hızla birbirlerinin yüzünü unutayazmış olmalarından kaynaklanıyordu.
    yaklaşık bir saat süren sohbetleri esnasında her şeyi netleştirip, olan bitene yeniden bir anlam verdiler. ve bu güzel rastlantının tadını hiç bozmadan devam ettiler adım adım yakınlaşmaya.

    bardaki sohbetin sonunda -belki- alkolün de etkisiyle iki eski dost gibiydiler. birbirini çok seven, çok iyi tanıyan iki eski dost. aslında böyle olmasını ikisi de istedi ama alkolün etkisini her daim hazır bir bahane olarak beklettiler.
    adamın başı gittikçe daha çok dönüyor, kadının keyfi gittikçe artıyordu. bar çıkışı bindikleri bir takside başlayan 'karşılıklı hayat hikayesi aktarımı' adamın evindeki loş salonda devam etti. ne kadın sordu neden orda olduklarını, ne de adam bir açıklama gereği hissetti. oradaydılar işte, ve her ikisi de memnundu gecenin renginden.
    çocukluk anılarından, unutulmaz sakarlıklarından, büyük kavgalarından, hayatın en zor ve güzel günlerinden, ağlamalarından, gülmelerinden, ilk aşklarından ve son sevgililerinden konuştular. ve sonra, aldanmışlıklarını, tinsel bir birleşmeye en hızlı götürecek ortak nokta olarak belirleyip, bunun üzerinde uzunca bir süre durdular. bir müddet karşılıklı sustular. sonra aynı anda iki ayrı cümleye başlayıp, karşılıklı tebessümlerle sözü birbirlerine verdiler. onlar; bir kadının çok kırdığı bir adam, ve bir adamın çok üzdüğü bir kadın olarak, aynı deltaya usulca sürüklenen, iki ayrı nehir gibiydiler...

    dalgın bakışlarını, kırıklarını anlatan adamın yüzüne odaklayıp; 'sesin çok güzel, dinlendirici, huzur verici..' diyerek, denize ilk ulaşan, kadın oldu.
    bu teveccühün hemen akabinde, çocuksu bir sakarlıkla beraber, doğaçlama sıraladığı komplimanlarla kadına eşlik etti adam.

    ve titreyen dudakların birbirine ilk teması, denizden öte, bir okyanusa varmanın, iki ayrı parçadan, yek bir bütün olmanın ilk adımıydı...

    alelacele çıkarılan elbiseler, heyecanlı bedenleri çırılçıplak bırakıp, loş salona gelişi güzel savruldular. az evvel doldurulmuş kahveler, farklı kupalarda yarım yarım soğurken, birbirini sımsıkı kavramış iki kırgın yalnız, gittikçe hızlanıp ısındılar.
    birkaç dakika sonrası, birbirlerinden ayrılmaksızın! salondan ayrılıp, adamın geniş ve soğuk yatağına serildiler. odanın köşesindeki gece lambasının titrek hüzmesinde, iki çıplak bedenden müteşekkil, tam dört kişiydiler...

    ve sonra;

    kadının tırnakları, adamın sırtına saplanmış; muhtemelen o gece başka bir kadının içinde olan bir adamın yüzünü çizip yok ederken, adamın hızlı nefesleri, kadının beyaz boynuna çarpıp; muhtemelen o gece bir yabancının kollarında inliyor olan bir kadının, beyninin buğusundaki ismini, yavaş yavaş siliyordu. (bu ikisi gittikçe artıyor, diğer ikisi gittikçe eksiliyordu...)

    gece karşılıklı hırs ve arzuyla, birikmiş tutku ve umutla, müthiş bir haz ve huzurla derinleşirken, iki yabancı çırılçıplak tanışır ve farklı iki nehir, bir okyanusa dönüşürken, bu hikayenin anlatıcısı, hiç ses etmeden çıkıp odadan, kapıyı usulca kapattı...
    3 ...
  39. 37.
  40. "neyin bildin ki degerini
    benimkini bileceksin
    bunu da tabii mahvedeceksin"
    diyerek, insanın içini acıtan, şebnem ferah, teoman şarkısı.
    1 ...
  41. 36.
  42. çok anlamlı sözler içeren, teoman ve şebnem ferah şarkısı.
    2 ...
  43. 35.
  44. yıllarca beraber geçen zamanın ardından söylendiğinde iki kat daha fazla acıtan kelimelerdir.
    "iki yabancıymışız meğer"
    2 ...
  45. 34.
  46. sesiniz bok gibi olsa da bağıra bağıra eşlik etmek isteyeceğiniz şarkı.
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük