çaldıran savaşına kadar doğu ve güneydoğu anadoluda çok yoğun miktarda bulunan alevi Türkmenleri osmanlının emri ile kürt aşiretlerine kestirdiği ve türkmenlerin irana göçüne sebep olduğuda iddia edilmektedirler. Anadolunun,balkanların,azerbaycandan afganistana coğrafyanın her bucağında alevi türkmen köyleri bulunmasına karşın güneydoğu anadoluda hiç bulunmaması fakat bu bölgelerde eski Türkmen yapılarının bulunmasıda bu iddiaları doğrular niteliktedir.
bugün güneydoğu ve doğu anadoluda sünni kürt nüfusun varlığının sebebi olan türk düşmanı iblis...
bölgede hüküm süren akkoyunlu ve safevilerin türk dilinin yöreye hakim olmasından rahatsızlık duyan kürt mollası idris bitlisi; osmanlılar ile işbirliği yaparak türkmenler'den intikam alır.
yavuz selime kadar doğu anadoluda türkmen hakimiyeti vardır. yavuz ise, şafi mezhebinden nakşibendi tarikatından kürt mollası şeyh idris-i bitlisinin önerisi ve planlamasıyla doğu ve güney anadoluda türkmenler katledilmişler, kurtulanlar ise azerbaycana kaçmışlardır. türkmenlerin hakim oldukları idari beylikler ve toprakları, yavuzun imzaladığı boş fermanları, idris-i bitlisi doldurarak kürt aşiret reisine ve ağalarına vermiştir. böylelikle bugünkü doğudaki feodalizmin temelleri atılmıştır.
idrîs-i bitlîsi "selim şah-name" adlı eserinde; başta diyarbekir olmak üzere kürtistan memleketinde "kürt beyleri ve kürt taifesinin mülk, millet, mezhep ve irsi bağlarının" nasıl güçlendirdiğini anlatırken, şehir ve yöre adlarını tek tek vererek kızılbaş türkmenleri de nasıl katlettiklerini "allahın ve padişahın yanında olan bir molla olarak" zevkle ve kana susamış bir vampir edasıyla anlatmaktadır.
kürtler "dirlik ve birliklerini" idrîs-i bitlîsiye borçluyken, türkler ise, yavuz selim ile drîs-i bitlîsinin yaptıklarını lanetle anmaya devam edeceklerdir.
büyük bir türk katili olan idrîs-i bitlisinin bütün eserlerini türkmen tarihi açısından türklük bilincine sahib bir tarihcimiz tarafından incelenip gerçek anlamda anadolu türk tarihinin bir kesitini ayakları üstüne oturtulması gereklidir.
yunan mezalimini ağızlarında sakız eden bazı türk milliyetçi yazarları yavuz ve idris-i bitlisinin türk katliamlarını görmezlikten gelmektedirler.
yavuz dönemimde osmanlı yönetiminde görev alan idris bitlisi ve bıyıklı mehmet paşa ile kürt aşiret ağalarının durumları için; bugün kürt gruplarından komkar belgeli olarak şöyle demektedir ki çok ilginçtir:
1535'ler de böyle bir icazet vererek, beylik topraklarının bölünmesini kolaylaştırmıştır. kanuni sultan süleyman fermannamesinde aynen şöyle diyor: -bey öldüğünde, eyaleti kaldırmayıp bütün hududu ile mülkname'yi humayun uyarınca oğlu bir ise, o'na kalacak, eğer müteadit ise, istekleri üzerine kale ve yerleri, aralarında paylaşacaklardır. uzlaşmazlarsa, kürdistan beyleri nasıl münasip görürlerse öyle yapacaklar ve mülkiyet yoluyla bunlara ebediyete kadar ila ebeddevran mutaarrıf olacaklardır. eğer bey, varissiz, akrabasız ölmüş ise, o zaman eyaleti, hariçten ve yabancılardan hiç kimseye verilmiyecek, kürdistan beyleri ile görüşülüp ve ittifak edilip, onlar bölgenin beylerinden veya beyzadelerinden her kimi uygun görürlerse, ona tevcih edilecektir. (hükmi şerif, topkapı sarayı müzesi arşivi, e. 11960 sayı-istanbul)
kürt-osmanlı andlaşması'nın mimarı mevlana idris'tir. bu anlaşmayı kabul eden ve gerekli bulan yavuz sultan selim'dir. sultan selim, mevlana idris'e; -git kürdistan beylerini ve emirlerini topla, kendi aralarında bir beylerbeyi seçsinler demişti.
mevlana idris ise, kürt beylerini çok iyi tanıdığı için kestirmeden bir beylerbeyi sultan'dan istemiş ve bıyıklı mehmet paşa'yı tavsiye ederek bu işi noktalamış idi.
diyarbakırlı bir kürt olan bıyıklı mehmed paşa'da çok erken gitti ve bundan sonra kürdistan eyaleti başkenti'ne mekadonlu komutanlar gelmeye başladı. kanuni sultan süleyman, bilerek veya bilmiyerek 1533-34'lerde, bitlis'i şeref han'dan alıp, bir fermanla ulame tekelu'ya veriyor. direnen bitlis beyi'nin üstüne, diyarbekir beylerbeyi ve kuvvetleri ile bütün kürdistan beylerinin kuvvetlerini de katıyor ve ulame'yi başkomutan olarak atıyor.
aynı sultan, 1535'ler de bağdat seferini yaptıktan sonra kürtleri tanımaya başlıyor veya bunlarsız bir şey yapamıyacağını anlayarak, babasının amasya'da imzaladığı anlaşmaya yukarda verdiğim arşiv numaralı hükm-i şerif-i yayınlıyor. neticeye baktığımızda, kürdistan hükümdarları, çoğunlukla topraklarını bölmemiş ve statülerini 1850'lere kadar getirmişlerdir.
aynı gurubun siyasi örgütünün başı alevi kökenli kemal burkay ve munzur çem gibileri; bu iki osmanlı kürtünün, alevileri katletmesini görmezlikten gelerek, alevi tarihini yok sayarak öteki tarih dedikleri uydurma bir kürt tarihi yaratmaya çalışıyorlar. tunceli ovacıkta üçlü kürt ittifakı olan: bıyıklı mehmet paşa, idris bitlisi ve palu beyi cemşid'in; on binlerce kızılbaşı kesmesine; aynı bölgenin adamları kürtlük ideolojileri adına ses çıkarmamaktadırlar.
yavuz selimin önce erzincan valiliğine atadığı, sonradan da bütün doğu ve güney doğuya bakmak kaydı ile diyarbakır eyaletine getirdiği dıyarbakırlı kürt bıyıklı mehmet paşa ve danışmanı bitlisli molla idris, bütün bölgeyi türklerden temizlerler ve yüz bin kızılbaş türkü katlederler.
bölgeden kaçamayan türkler de kendilerini kürt olduklarını söyleyerek kalırlar,(bu gün güneydoğuda varlığını sürdüren karakeçili aşireti kayı boyunu oluşturan 5 aşiretten biri olmasına rağmen kürtleşmiş ve kendini kürt olarak tanımlar olmuştur.) baskılar sonucu da gerçekten kürtleşirler.
doğu sınırlarını türklere kapatan yavuz; korumalığını da kürt aşiretlerine bırakır. 1517de yavuz selimin mısırı alması ve 74.ncü islâm halifesi olması ile sünnilik resmi ideoloji haline gelir ve islâmi devlet kimliği oluşur.
bu tarihten sonra araplar, osmanlı devletinin yaşamı boyunca diğer halklardan üstün ve gözde konumlarına devam ederler. türk ulusal kimliği, bozkırdaki türkmenlerde yaşar ve ozanları türkçeyi geliştirir. osmanlı sarayı ise giderek soysuzlaşır ve yapay osmanlıca denen yazı dili hakim olur.
bu nedenle prof.dr. faruk sümer, safaviler için, "osmanlılardan daha fazla türktür" demektedir.
kanuni sultan süleyman dönemi osmanlı imparatorluğunun zirvede olduğu bir zamandır. ama türkler açısından bir şey değişmez.
yine bu dönemde zülüm, şiddet ve katliamlar devam eder. kürt kökenli ebussuud efendinin şeyhülislâm olmasıyla ve 30 yılda verdiği fetvalarla osmanlı toplum yaşamını belirler ve kızılbaş türkmen katliamı, sünni şeriatına göre meşruluk kazandırır.
yedi kızılbaş öldürene cennetin anahtarı verilir.
bugün sünni din adamları tarafından huşu ile anılarak evliya mertebesine çıkarılan ebussuud efendi, türk katliamcısı, yobaz, lanet okunacak bir zalim ve cellattan bir kişiden başka birşey değildir.
hırvat kökenli ve nakşibendi tarikatından kuyucu murat paşa sadrazam olduktan hemen sonra anadoluda geniş çaplı alevi katliamı harekatı başlatır.
155 bin alevi türkmeni diri diri kazdırdığı kuyulara gömdürür. aman dileyen insanlara kuyucu murat paşanın yanıtı; vurun şu pis türkün başını olmuştur.
cellatların bile öldürmeye kıyamadığı çocuğu atından inerek öldüren kuyucu murat paşa üç yıl terör estirir.
demektedir. divan-ı hümayun yazarlarından hafız ahmet çelebi 1499 yılında yazdığı şiirinde türk'e ve türklüğe şu şekilde saldırmaktan geri kalmamıştır;
--spoiler--
sakın türkü insan sanma
bin an bile olsa türkle birlikte olma
türk eline şeker alsa o şeker zehir olur.
türkün başını kesenken sakın gam yeme
baban da olsa türkü öldür.
--spoiler--
16. yüzyılın en büyük soykırımcılarından bir olan kürt tarihçi. çaldıran savaşı'ndan sonra 25 kürt aşiretini kendi etrafında toplamış ve önderlerine "Kızılbaş topluluklarına karşı kılıç darbesiyle cihat etme" yemini ettirerek güneydoğu'da yaşayan türkmenlere karşı büyük bir soykırıma ve asimilasyon politikasına girişmiştir.
doğu anadolunun güneyi ve özellikle de güneydoğu anadolu bölgesinde alevi-türkmen bırakmayan sünni-kürt tarihçi ve siyasetçi..
kürt aşiretleri üzerindeki etkisini kullanarak kürtleri türkmenlere saldırtmıştır, osmanlı yönetiminin de verdiği destekle türkmen katliamı yapılmıştır, kaçabilen soluğu azerbaycan'da almış, kaçamayan dağlık alanlara çekilerek türkmen kimliğini bastırmak zorunda kalmıştır.
doğu ve güneydoğu anadoludaki türkleri katline ferman yazmış kürt tarikat şeyhi. bugün doğu ve güneydoğuda türklerin değil kürtlerin çoğunlukta olamsının müsebbiblerinden tabii türk kasabı yavuz sultan selimle beraber. bugünkü ampulkafaların manevi barzaninin maddi atası.
16. yüzyılın en meşhur tarihçilerindendir. osmanlı sarayında çeşitli devlet hizmetlerinde çalışan idris-i bitlisi, felsefeden tıbba, fıkıhtan siyasete kadar pek çok konuda otuza yakın eser kaleme almıştır. en önemli eserleri arasında 2. bayezid' in emriyle yazılmış olan osmanlı tarihidir.bu eseri heşt behişt olarak bilinir ve farsça kaleme alınmıştır. ilk sekiz padişahı sekiz bölümde anlatmıştır.