elem klimov'un 1985 tarihli filmi. ancak sadece basit bir film deyip geçmek saygısızlığın en büyüğü olur. bir başyapıt. şimdiye kadar ikinci dünya savaşı üzerine izlediğim en güzel film.
çok rahatsız edici, insandaki kusma isteğini had safhaya çıkarıyor, çok parçalıyor. çok başarılı.
başrolde yer alan çocuk oyuncu aleksei kravchenko için söylenecek tek şey muazzam bir performans sergilediğidir. kaçtır düşünüyorum bir çocuk bu duyguları bu yaşına rağmen nasıl verir diye (oyunculuk anlamında). hayrınlık uyandırıcı...
yönetmenin kurgu anlayışı biraz alışılagelmişin dışında. uzun planlı çekimlerle gerginliği had safhada tutmuş sürekli. bu aslında oyuncular için de çok zor, çünkü bir sahneyi hatırlıyorum abartısız beş dakika kadar tek plan çekimdi. beş dakika boyunca hatasız bir çekim yapabilmek için aynı sahneyi kaç kere çektiklerini düşünemiyorum.
film gerçekleri çok çarpıcı bir şekilde veriyor, sansürsüz. öyle pek abartılı kan sahnesi yok. ama yapılan vahşet öylesi bir betimlenmiş ki, tüylerim diken diken oldu. savaşa bir kere daha lanet ettim. insanların uygun ortamı bulduğunda nasıl da vahşileşebildiğini gördüm. neticede bir film ve bu beni daha çok çarptı çünkü gerçekte kim bilir ne vahşetler yaşandı ve beni asıl rahatsız eden buna benzer olayların, vahşetlerin dünyanın bir yerlerinde şu anda hala devam etmesi. ben bu entryyi yazarken birileri masum insanları acı vererek öldürmeye devam ediyor. lanet olsun, insan olmak çok zor bir şey.
film genel olarak nazi karşıtı, hatta bu çok göze batacak şekilde vurgulanmış, alman kadın askerin, fütursuzca istakoz yeme sahnesi gibi...
yalnız son sahne de yonetmenin vermek istediği mesaj o kadar güzel verilmiş ki, kalkıp alkışlamak istedim. spoil olmasın diye yazmıyorum. izleyen anlamıştır.
sonuçta harika bir film ve düşük bütçesine rağmen milyonlarca dolarlarla ikinci dünya savaşı üzerine çekilmiş yüz hollywood filminden daha değerli bir film. izleyin ve görün.
bazı yerleri anlaşılamayan, genelde ağır, çocuk oyuncunun iyi performans gösterdiği, sondaki sahne ile göz dolduran ve tabiri caiz ise voleyi vuran rus filmi!
belkide dünyanın gelmiş geçmiş en iyi en gerçekçi savaş filmidir. yönetmenin isminin açılımdan bellidir aslında herşey . elem klimov e;engels le;lenin m; marx .
hayatımda izlediğim en iyi filmlerden biridir. tam bir şaheser. yani en iyi film listesi yap deseler bunu ilk 10 film arasına rahat koyarım. her yönden mükemmel bir film.
---spoiler---
film insan psikolojisini dağıtıyor resmen. hele filmin 2.yarısı! 1.yarısı çok olmasa da biraz sıkıcı geçiyor. yani yavaş ilerliyor. daha doğrusu savaşla ilgili pek bir şey görmüyorsunuz. 2.yarıda ise savaşın oluşturduğu vahşeti köküne kadar görüyorsunuz ve hissediyorsunuz. çok fazla kan görmüyorsunuz ama o vahşet o kadar güzel anlatılmış ki, başroldeki çocuk fliora (aleksei kravchenko) o kadar güzel oynamış ki (ki kendisi o zaman 15 yaşındaymış) gözünüzü ekrandan alamıyorsunuz ve bu dehşet verici sahneler karşısında, insanların nasıl vahşileşebileceğini, fütursuzlaşabileceğini (köylülerin yakıldığı sırada ve açlık kol gezerken bayan nazi askerinin istakoz yemesi gibi) gördükten sonra middeniz bulanıyor. oyunculuğuyla döktüren bu çocuğa ve bu filmi yapıp yöneten adamlara hayranlık duyuyorsunuz.
filmde kamera kullanımı ve birçok ayrıntı mükemmeldi. mesela çocuk sağırlaştığında bizim de onun gibi sağır olmamız, filmin sonunda çocuğun hitlerin resmine ateş ederken, attığı her kurşunda görüntünün geriye sarması ve hitlerin bebekliğini gördüğünde ateşi kesip ağlaması, bataklık sahnesi, köylülere yapılan eziyet ve yakılma sahnelerinin gerçekçiliği, daha önce de söylediğim gibi küçük çocuk aleksei kravchenko'un mükemmel oyunculuğu ve insanı delip geçen bakışları gibi birçok şey muhteşemdi. köy yakılması sırasında başroldeki çocuğun (fliora) kafasına silahı dayayıp fotoğraf çektirmek istediklerinde veya o çocuk etrafına şok ve acı dolu ifade ile baktığında sanki biz de o çocukmuşuz gibi kendimizi o çocuğun yerine koyarak olayları izleriz. sonra nasıl hissedeceğimiz malum!
film savaşın vahşetini çok güzel yansıtmaktadır. özellikle köylülerin yakılması, kadınların kamyonlarda tecavüze uğraması gibi şeylerin gösterildiği sahnelerde. o insanların çaresizliğini gördüğünüzde, "siz dışarı çıkabilirsiniz ama çocuklarınızın burada kalma şartıyla" dendiği sahnede, flioranın köyün yakılması sırasındaki etrafına şok içerisinde baktığı sahnelerde, glasha'nın tecavüze uğrayıp her tarafından kan akarak geldiği sahnede etkilenmemeniz mümkün değil. nazilerin yaptığı vahşetin psikolojisi filmin sonunda esir düşmüş (köyü yakan nazi birliği flioranın filmin başında katıldığı sovyet askeri birliği tarafından pusuya düşürülüp yok edilir. geriye 6 7 nazi subayı ve askeri kalır.) ama albayları gibi adamların suyuna gideceği yerde düşüncesini söyleyen bir nazi subayının sözlerinde daha iyi anlaşılıyor ; "herşey çocuklarla başlar. hiçbirinizin yaşamaya hakkı yok. biz üstün ırkız. siz alt ırksınız. kominizm hastalıktır!" ki bu film de bir çocuğun (aleksei kravchenko-flioran) üstünden anlatılmaktadır!
---spoiler---
bugüne kadar birçok ikinci dünya savaşı filmi çekilmiştir ve bunların neredeyse hepsi amerikan filmidir. ama bence onların hepsinin toplanıp bu 1985 sscb yapımı filmin bir taraflarını öpmesi lazım! izleyin ve izlettirin diyorum. ama film kötü etkilediği için herkese de öneremiyorum maalesef.
"bir partizan "orada kaç faşist var?" diye sormaz. "faşistler nerede?" diye sorar."
"alman işgali sırasında beyaz rusya'da 622 köy ve kasaba içindekilerle beraber yakılmıştır"
film değildir bu. adeta adamın biri omzuna kamerayı almış ve belarus topraklarında ikinci dünya savaşının içine dalmış gibidir. o kadar gerçektir. evet film değildir bu..
2 dakikalık fragmanla bile tüyleri diken diken edendir. birde o meşhur bataklık sahnesinde oynayabilecek bir tane oyuncumuz var mı acaba diye düşünmekteyim.
eşsiz bir film. final sahnesinde küçük fliora partizanlara yetişmek için koşarken bu film burada bitmemeli, taa berlin' e kadar peşinizdeyiz a.ına kodumun faşistleri şeklinde gaza getirmek suretiyle bünyeye adrenalin patlamaları yaşatabilir.
başrol oyuncusu olan çocuğun filmin ilk sahnesinden son sahnesine yüzünün nasıl değiştiğini görmek bile yeterli savaşın ne olduğunu anlamak için. ayrıca çok gerçekçi bir film ,sanki savaş esnasında biri kamerayı açar ve olaylar gelişir...
85 yapımı bir 2. dünya katliamı filmi. bazı yerlerde sıkabilir ama geri kalan yerlerde alman olsan intihar ettirir derecede.
floria çok şeye tanık oluyor. zaten yüzünün aldığı hali görünce bile anlaşılıyor. alttaki ilk 2 resimde görüldüğü gibi. 15 yaşındaki bir çocukta gözün kendisi kadar göz torbası ve dedeler gibi alın kırışıklıkları olması muhtemel değil. savaşın insana verdiği en küçük zararlardan.
bu mahveder adamı. korku ve şaşkınlık. https://galeri.uludagsozluk.com/r/356694/+ 15 yaşındaki çocuk bunu yapabiliyor, 40 yaşındaki oscar hollywood aktörleri yapamıyor.
film oldukça yıpratıcı. bu yüzden yönetmen amacına ulaşmış.
floria karakteri eğer gerçek hayatta olsaydı (ki milyonlarcası var sanırım) akıl sağlığını savaşta bırakmış bir durumda olurdu. filmin içerisinde oldukça gidip geldi delilik ve akıllılık arasındaki ince çizgide...
çocuk savaşa katıldığında 15 yaşındaydı ancak filmin sonunda bir 45 - 50 olmuştur.
türkiye'deki amına koduğumun nazi hayranlarına izlettirilmesi gereken film. hoş beyinlerinde bir şeyler oluşacağına da emin değilim de neyse. o insanların çektikleri acıyı sadece film izleyen biri olarak değil gerçekten damarlarında, duygularında hisseden biri olarak yaşatan başyapıt.
tabi ki baştan aşağı nazi karşıtı. almanlar kötü diğer herkes melek. ruslar ve müttefikler işledikleri çoğu savaş suçunu almanlara attılar. katin katliamı gibi. alman işgali sırasında ağır darbeyi almanlar mı vurdu yoksa ruslar kurtarırken mi yaktılar. alman savaş esilerini katlettiler. ruslar 500 binini işçi olarak katletti. abd ve fransa esir kamplarında katletti. hem de savaş hukukunu çiğneyip savaş esirlerini başka statülerde göstererek.
kimse sormadı alman halkı nasıl bu nefrete düştü? 1. dünya savaşı sonrası nasıl yerle yeksan ettiniz adamları.