Realizmden sonra en çok değer verdiğim akımdır. Genellikle felsefede güzel eserleri vardır bu türün. Fakat bana sorulacak olursa ben pragmatizmi seviyorum. Bana faydalı olan değerlidir.
varlığın maddesel olmadığını, zihnin bir boyutu olduğunu düşünen bir felsefe kuralıdır. temelini platon atmıştır. platon, insan düşüncesi dışında varlığın olamadığını savunur. materyalizm ile tamamen zıttır.
Zihin temelli epistemolojiyi varsaymaktır. Bilginin kaynağı zihindir, madde ve evden zihne göre şekillenir. Yani ağacın yeşil, meyve veren olarak algılanmasını nedeni kesin olarak o niteliklere sahip olduğundan değil zihnin ağacı o şekilde tasavvur etmesindendir. Tanrı kadirimutlak olduğu için zihnimizde değildir. Biz zihnimizde onu her şeye gücü yeten olarak anlamlandırdığımız için öyledir.
Peki madem duyular bizi yanıltabiliyle ve görecelilik mümkün o halde herkes nasıl tüm nesneleri aynı kavrayabiliyor? Nedeni ortak akıl, logos. Akıl bir takım filozoflara göre eşit yaratılmıştır bu yüzden yanılsama olduğu halde deney bilgisinde nesnellik sağlayabiliyoruz. Bilgide ortaklık yakalayamıyor olmamızın nedeni zeka değil farklı yollardan düşünmek olduğunu söylüyor ve kesin bilgiye ulaşmak için cogito'dan başlıyor descartes. Bacon'da doğru bilgiye ulaşamamızın nedenlerini zekaya bağlamak yerine idollerle kategorize ediyor
Varlığın birinci ögesinin idea (düşünce) olduğunu savunan öğretiye idealizm denir. idealizm var olan her şeyi düşünceye bağlayan, insan düşüncesinden bağımsız bir nesneler dünyasının var olmadığını savunan felsefi öğretidir. idealizme göre madde gerçek değil hayaldir ve evrendeki her şey zihinseldir.
Bir kavram düşün ve bunu bütün niteliklerinden soyutla, elinde içi boş bir kavram kalir.iste o ideadir.idealar dünyası da bu içi boş kavramlardan oluşur. Bu kavramları idealistler tek gerçek görür ve nesnelere sabitlemez.sabitlese zaten materyalist olurdu.ancak yapay kavramlar da zihinde vardir ve bu yapay kavramların yaratılması da mümkündür. Özellikleri kavram karmasasina soykanda budur,bunun için mantığı kullanırlar ve salt akilla herşeyin bilinebilecegini söylerler ancak deneyciliği bilimden koparırsak bilim diye bir şeyin varolamayacağını öngöremezler.ayrica kavramlari eğip bükmek dışında pekte bir şey yapmazlar ve kişileri kelime dolanriciligla etkilerler. Tam bir kamildirler.
idealizm bilimsel olmayan açıklamayı benımseyerek dünyanın tanrı tarafından yaratıldığını kabul eder ve ruhun maddeyi yarattığını söylerler.bunun karşıt görüşü materyalizm dır. Idealıstler için ruh, en üstün,en yüce biçimi tanrıda bulmuştur.ama çelişen bir şey var.idealistler dünyanın yatadılısı olması zorunluluğunu "kanıtlamak" -kı bu yöntem onlara göre değil- istedikleri zaman maddenin her zaman varolmadığını asağı yukarı bir başlangıcı olması gerektiği söylerken, asla bir başlangıcı olmamış bir tanrıya basvurur.ilginç değil mı?
bir deney yapalım.mesela bir hamile, bebeğini dünyaya getirdiği an çocuğu felç yapıp, yaşam ünitesine bağlayıp bir kutuya kapatsak ve uzaya bıraksak.farzı misal 20 yıl sonra dünyaya getirsek ve kutudan dışarı çıkarsak, felç haline son versek.boş bir sorgu odasına koysak ve sorgu odası aynasından izlesek.
o sıra yanınızda duran ben size şu soruyu sorsam: bu kişinin düşüncesi (fikir; tasarı, plan, öneri; kanı, görüş, kanaat; inanç, niyet; amaç, erek, maksat) var mıdır ?
herşeyin düşünceden ibaret olduğunu savunanlar, yolun ortasına dikildiklerinde üzerlerine gelen arabadan gözün algılama sınırlarının üzerinde bir ivmeyle kaçtıklarında, herşeyin düşünceden ibaret olmadığını anlarlar.
Fizikötesi açısından Gerçekliğin özünü yalnızca görüngü olarak kabul ettiği cisimler dünyasında değil, özdeksel olmayan varlıkta arayan, nesnel gerçekliği.
daha lisedeyken gördüğüm herhangi bir mesleğin ilk yıllarında olan son yıllarında kaçmış olan hedeydi.
kendime derdim ki mesleğimin ilk yıllarında beni iyi yerlere sürükleyen rüzgar olsun, nasılsa sonra geçecek.
korkarım ki bazen farkındalık kötü bir şey.
idealizm, katı bir şekilde uygulanmadığı sürece süresi uzayan, esnedikçe ama yok olmadıkça faydalı olan bir şey.