gerçekliğin bilinçten bağımsız olduğunu, nesnelerin varlığının tamamen algılayan akla bağlı olmadığını, aklın birçok alan ve durumda yetersiz kaldığını, gerçeğe ulaşmak için akıldan soyutlanmış ruhun ve diğer soyut şeylerin peşinde koşmak gerektğini savunan görüş.
Nerdeyse tüm felsefe tarihi boyunca var olan iki kutuptan biridir idealizm. Bunların diğeri ve zıttı materyalizmdir.
idealizmin halk arasındaki genel kullanımı, "kendi zevklerinden ödün vermek pahasına ülküsünün peşinden koşan, yüksek ahlaklı kişi" şeklindedir. Fakat bunun felsefi idealizm ile ilgisi yoktur.
Felsefede idealizmin tanımını bile çok değişik şekillerde yapılmıştır ve asla yanlışlanamaz. idealizm asıl olanın "idea" denen hedeler olup, algılarımızın bizi bu şeyi algılamakta yeterli olamayacağını söyler. Algılarımızla algıladıklarımız sahtedir. Bu düşünce hiçbir zaman yanlışlanamayacağı gibi doğrulanamaz ve hatta test bile edilemez. Böyle saçma bişeydir işte.
Felsefede dünyayı ve varoluşu, bilinç ve düşünceye önem vererek açıklayan öğreti... halk arasında: nefsi isteklerini evde bırakarak amacının peşinden koşan erdemli kişi.aç kalındığında vücuttaki yağdan bile önce tüketilmeye başlanır.
ahlaki idealizm ve felsefi idealizm olarak ikiye ayırmakta yarar görülen kavramdır.
buna göre felsefi idealizm en temel anlatımla, ruhun bedenden (ya da düşüncenin beyinden gibi çağaltılabilecek örnekler de verilebilir...) önce varolduğunu savunur. felsefedeki karşıtı materyalizmdir. ahlaki idealizm ise idealleri uğruna savaş veren insanların bu uğurda takındıkları tutumların karşılığı olarak gösterilebilir.
doğayı tanrısal bir gücün yarattığına inanırlar. berkeley, bu düşüncenin babasıdır, maddelerin düşüncelerimizin ürünü olduğunu savunur. yani bir ağacı gören yoksa, orda ağaç yoktur. hissetmiyorsa kimse rüzgar esmiyordur.
maddi dünyanın insan düşüncesinin bir yansımasından başka birşey olmadığını, madde denen şeyin ise aslında insan düşüncesindeki kavramları temel alarak oluştuğunu varsayan felsefe akımı.
Varlığın ve eşyanın insan benliğinden ayrı, kendine özge bir gerçekliği bulunduğunu kabul etmeyen ve bilimde temel olarak düşünceyi alan felsefe mesleği. Sanat ederlerinde de, tabiatı oldugu gibi kopya etmeyi değil, onu ideale göre düzelti güzelleştirmeyi esas olarak alır Gerek felsefede, gerek sanatta idealızm gerçekliğin karşıtıdır.
materyalizm haricinde ki diğer zıttı (bkz: rasyonalizm)dir.
neslelerle olan ilişkinin, düşünsel olduğunu, doğarken insan beyninin boş bir levha olduğunu savunur.
tüm dini ve inançlı oluşumlar idealisttir.
daha lisedeyken gördüğüm herhangi bir mesleğin ilk yıllarında olan son yıllarında kaçmış olan hedeydi.
kendime derdim ki mesleğimin ilk yıllarında beni iyi yerlere sürükleyen rüzgar olsun, nasılsa sonra geçecek.
korkarım ki bazen farkındalık kötü bir şey.
idealizm, katı bir şekilde uygulanmadığı sürece süresi uzayan, esnedikçe ama yok olmadıkça faydalı olan bir şey.
Fizikötesi açısından Gerçekliğin özünü yalnızca görüngü olarak kabul ettiği cisimler dünyasında değil, özdeksel olmayan varlıkta arayan, nesnel gerçekliği.
herşeyin düşünceden ibaret olduğunu savunanlar, yolun ortasına dikildiklerinde üzerlerine gelen arabadan gözün algılama sınırlarının üzerinde bir ivmeyle kaçtıklarında, herşeyin düşünceden ibaret olmadığını anlarlar.
bir deney yapalım.mesela bir hamile, bebeğini dünyaya getirdiği an çocuğu felç yapıp, yaşam ünitesine bağlayıp bir kutuya kapatsak ve uzaya bıraksak.farzı misal 20 yıl sonra dünyaya getirsek ve kutudan dışarı çıkarsak, felç haline son versek.boş bir sorgu odasına koysak ve sorgu odası aynasından izlesek.
o sıra yanınızda duran ben size şu soruyu sorsam: bu kişinin düşüncesi (fikir; tasarı, plan, öneri; kanı, görüş, kanaat; inanç, niyet; amaç, erek, maksat) var mıdır ?
idealizm bilimsel olmayan açıklamayı benımseyerek dünyanın tanrı tarafından yaratıldığını kabul eder ve ruhun maddeyi yarattığını söylerler.bunun karşıt görüşü materyalizm dır. Idealıstler için ruh, en üstün,en yüce biçimi tanrıda bulmuştur.ama çelişen bir şey var.idealistler dünyanın yatadılısı olması zorunluluğunu "kanıtlamak" -kı bu yöntem onlara göre değil- istedikleri zaman maddenin her zaman varolmadığını asağı yukarı bir başlangıcı olması gerektiği söylerken, asla bir başlangıcı olmamış bir tanrıya basvurur.ilginç değil mı?
Bir kavram düşün ve bunu bütün niteliklerinden soyutla, elinde içi boş bir kavram kalir.iste o ideadir.idealar dünyası da bu içi boş kavramlardan oluşur. Bu kavramları idealistler tek gerçek görür ve nesnelere sabitlemez.sabitlese zaten materyalist olurdu.ancak yapay kavramlar da zihinde vardir ve bu yapay kavramların yaratılması da mümkündür. Özellikleri kavram karmasasina soykanda budur,bunun için mantığı kullanırlar ve salt akilla herşeyin bilinebilecegini söylerler ancak deneyciliği bilimden koparırsak bilim diye bir şeyin varolamayacağını öngöremezler.ayrica kavramlari eğip bükmek dışında pekte bir şey yapmazlar ve kişileri kelime dolanriciligla etkilerler. Tam bir kamildirler.