türkçeyi ingilizceye tercih eden yazarları anlamayan,kurallarla yaşayan fakat anadiliyle ilgili aynı duyarlılığı gösteremeyen, format hastası duyarsız yazar.
metal dinleyicilerini download metalcisi, 94'lü sözlük yazarlarını 1994 yılında üretilmiş kaşar peyniri olarak tanımlar, bilmesi gerekir ki sözlükteki 94'lülerin arasında erkekler de vardır. peçeteye "abi beni sev" yazıp göndersem anlar mı diye düşünüyorum. tek istediğim benim için de bir tanımlama yapması, küfürlü tamlamalar kurması. flight 666 başlığındaki entrysinde, belgeselden çok sinema salonuna gelen liseli bebelerden bahsetmişti kendisi öyle hatırlarım.
ey içimdeki deniz, sana açık mektup olsun bu da.
- benim babam bana çok para vermiyor. inan çok isterdim parayı basıp rammstein albümü alabilmeyi. hatta eminim ki senden çok istiyorum bunu. öyle bir şey ki, sucuklu yumurta yapıp "yiyin yiğitler, daha iyi şarkılar yapasanaz" diye ellerimle yedirirdim bu heriflere. üstelik benim babam çok kazanmıyor, bak salya sümük ağlıyorum görüyor musun? eğer bana çoğu arkadaşım gibi haftalık 60 lira verebileceksen, bana fazlasıyla yetecektir, ben de böylece istediğim bas gitarı ve davulu, bununla birlikte çıkacak albümleri, tişörtleri tıvırları alıp gerçek metalci olabileceğim. himayene al beni, bana esmeyi anlat; ben gerçek metalci olmak istiyorum, yap bunu benim için. paypal hesabın varsa özel mesajdan mail adresimi falan atayım 200$ göndersene.
- 94'lü yazarları, hatta onu geçtim, bebe dediğin 91-92-93'lü yazarları sev. flight 666 izlemeye gelmiş insanları sev; bizler izleyemedik çünkü burada gösterilmedi. bana haftada 60 lira veremediğin ve ben yemeğe ancak para yetirebildiğim için istanbul'a kaçıp izleyemedim, ama emin ol yapabilsem giderdim. her insan doğar, büyür ve ölür. senin için 26 yaşında başlamayı düşünebilirdim hayata fakat adım hıdır, elimden gelen budur. ne yazık ki ben de babasının "alt tarafı zikimin ucundan çıkan bi şeysin işte" diye dalga geçtiği çocuklardan biriyim, fazlası değil. lambadan çıkmadım ve normal bir insan olduğum için de değer verilmeye layık olduğumu düşünürüm. senin gibi ağırbaşlı bir bayana (sevmezsin sen bunu şimdi kadın diyeyim di mi, ama demiycem) hiç yakışmıyor teninde gözenek olamayacak adamlarla böylesine uğraşmak, yok efendim kaşar tanımları yapmak falan.
- arkadaşlarımın kaşar olduğunu söylüyorsun ve ben çok alınıyorum. "seni kıskanıyoram der moster, bütün arkadaşlarım sana aşoook, beni de götüaar" demediğin için üzülüyorum, öyle ki sana yazdığım şarkılardan paranla alamayacağın kadar gothic metal albümü çıkar, ama bana haftalık 60 lira verirsen ben sana veririm onları. lütfen bana özel mesaj at, asl de bana; kamera açayım, çok taşsın de bana. çok taşım ben, egomu şişir benim.
- ikinci yarı başlamış bile, sen bana neler ettin?
bir kış akşamı biralar yudumlanırken kızıl saçlı yazar girer sahneye. önce etrafı kolaçan eder, tüm detayları inceler. hiç bir şey kaçırmamalıdır, her şeyin farkında olmalıdır. konuşulanı dinler, susmaz, yorum yapar, katılır, sabreder. nice hoşnutsuzluklara karşın bozmaz kendini. söyleyecekleri vardır, dinleyecekleri olduğu gibi...
sonra samimiyeti çeker dikkati. dinamizmi... ölü ruhlar gibi serilirken yazarlar bir bir, o ışıltısını kaybetmemektedir hiç. tablo siyah-beyaz kalır bir anda, her şey o'nun dışında ve tüm renkler o'nun üzerinde parlamaktadır artık. keşfi bitmemiş kristof kolomb misali ne amerikalar vardır zihninde canlanan...
sonra gün geçer, sözlükler klavyelerde kalır, bir dost eklenir hepsinin ötesine. yazdıklarını söyleyip, okuduklarını bilen bir dost. kocaman dünyası, hiç bir sözlüğe sığmayacak yüreği, hayat görüşü, yaşam tarzı, felsefesi, samimiyeti ve cesaretiyle her bünyeye nasip olmayacak bir dosttur icimdeki deniz.
ayrıca beni uludağ sözlük e yönelten yegane kişidir. buralarda yazıyorsam sebebi o'dur; o ve o'na inandıran enerjidir aslında.
hülasa,
iyi ki doğmuş ve iyi ki kazandırmıştır beni dünyasına...
hastalikli bir sekilde tum yazdiklari okunulasi, kizil saclarinin arasinda kaybolunasi, gidip de konserlerde kafa sallanilasi siddetli bir sekilde istenilen biricik yazar. iyi ki dogmus, bizi kendinden mahrum birakmamistir. **
zirve öncesinde bir merhaba deyip tanıştığımız ama sonra nedense bir türlü ortak noktada buluşup da iki kelime konuşamadığımız yazar.
doğum günü imiş. mutlu ve kutlu olsun. **
sözlüğün zeki, çevik ve ahlaklı yazarlarından, ulu modern'in demirbaşlarından birisi, kendisinin ve nick etrafına kondurduğu çiçekli böcekli sslerinin hastasıyız, iyi ki doğmuş, nice mutlu yıllara, sağlık ve sıhhat diliyorum kendisine.
doğum günü kutlu olsun yazarıdır. nick altına ilk defa yazdığımı farkettim. yazmaya başlamışken biraz anlatayım yazarı.* göz göze geldiğinizde neden öyle bir nick aldığını anlıyorsunuz. fırtınalar koparıyor baktığı yerde, şimşekler çaktırıyor. tsunami edasında bakışlar.* kızıl saçlı, içten, samimi ve meraklı. olduğu gibi davranan, kendinden emin, güler yüzlü.
bursa zirvelerinin vazgeçilmez yüzü olmasıyla birlikte yeni gelen arkadaşlarla özel olarak ilgileniyor. kendisi misafirperver bir yazar. eğer bir gün bursaya uğrar ve bir zirveye denk gelirseniz kesinlikle tanışmaktan zevk alacağınız bir insan. hayatında her daim mutluluklar ve başarılar dilerim. nice yıllara...
iyi ki doğdun da sevdirdin kendini hacı
çarmıha gerilmiş bir zaman diliminde
iyi ki doğdun da doğdu nergislerin üstüne güneş
mülteci ruhuma böylesine mülteci bir kardeş
doğdun ya gönüllere dolar gibi ağır ağır
ellerin, gözlerin yumuk, akıp geçen zaman sağır
ki doğuşun bir fısıltının ağır, derin çığlığıdır
içindeki deniz o günden beri dalgalanır
değildi bilicisi hiç kimse ki hiç bir şeyin
elden ne gelir geçmeye muktedir zamana karşı
ne de hesabı tutulabilir çaldığı ömürlerin
iyi ki doğdun dedim ya iyi ki doğdun hacı
zindanların en karasında nur olsun senelerin
adana'da edip'e pide yedirme hevesini gözden kaçırmadığım doğum günü yazarıdır. hacı aslında gelme ihtimalim vardı ama istanbul'dan kıpırdayasım yoktu son zamanlar*. iyi ki doğmuşsun...