bu gerçeği öğrendikten sonra çok kişinin bilmemesi üzerine bayağı bir sakladım çünkü tabular tabular tabular, gerçekten müslüman olmayan birini paylaşırsın ama bilmeyenler eksiler vs vs.
benide burkan ve çok çok araştırmama sebep olan bir olaydır, farabî ve ibn-i sina felsefe felsefe felsefe sonunda evren ve kahinat hakkında kendi düşünceleri ile mürtet olacak kelâmlar etmişlerdir, sadece kaynak olarak araştırsanız bile bulabilirsiniz.
zuhuratta, çok değişik bir şeyler görülmüş alim ve ulâma tarafından onuda burda açıklamayayım, aa o kadarda değil demesinler sonra.
Felsefe yaptığı için dini alimler tarafından dinsiz denmiştir. Çünkü felsefe dinden çıkarır derler ki cidden dini konulara yorum getirmiş ve temelde bazı şeyleri değiştirmiş ve dinden çıkmıştır.
Fakat bazı adamlar bak bu adam dinden çıktı şimdi yanacak hahaha der. Hem de dine hizmet etti dedikleri adam, Dinden çıktı ve yanacak diye seviniyorlar. ilginç insanlar cidden.
Bu yazar arkadaşın yazmış olduğu listeye "kefere" diyen hocaların cemaatlerine bir bakın! Bokunda boğulduğunu göreceksiniz.
Çünkü bu hocalar düşünmeye karşıdırlar. Çünkü düşünmek mayalarını, niyetlerini deşifre eder.
Pozitif bilimlerle uğraşan müslümanları sevmezler.
Çünkü pozitif bilimlerle uğraşan müslüman bir bilim adamı sürekli postlarını tehdit eder.
bunlara kafir demelerinin sebebi aristocu olmaları. aristo hristiyanlara da çok sorun çıkartmıştır çünkü aristo ruhun maddeden ayrı var olacağına inanmaz. ruhun ölümsüzlüğü aristo da yoktur çünkü o ruh ve maddeyi içkin olarak alır ve biri olmazsa diğerinin de olmayacağını söyler.
ikincisi aristo bir yaratıcıya değil hareket ettiriciye inanır. ( yartatıcı, hareket ettiric, tasarımcı bunların ayrımını bilmiyorsanız anlamak zor olabilir)
yani evrenin ebedi ve ezeli olduğuna, onun yaratılmadığına inanır ki islamda böyle bir durum görünmüyor.
bunları hep aristocu olmak yaktı. bir ara papa aristonun fikirlerini çok pis yasaklamıştı. hrisityan ve müslümanlar bundan hep mahrum kaldı.
işte aristocular bu yüzden hep dışladı, hor görüldü çünkü. üzücü.
ibn-i sina ve ibn-i rüşd için senelerdir yapılan ithamlardan hatta iftiralardan biri.
bunu söyleyen insanların ellerinde, mezkur şahısların kimi fakih yahut kelamcılar tarafından tekfir edilmeleri dışında pek bir şey olduğunu düşünmüyorum. ibn-i sina ve ibn-i rüşd, avrupalıların etkilendiği en meşhur müslümanlardan ikisi. avrupalılar, bu iki şahsın da müslüman olmasını kabul etmek istemedikleri için ta roger bacon'dan beri bu ikisinin aslında gizlice hristiyanlığı kabul ettiğini iddia eder.
Gazali denen büyük islam alimi! Kendi gibi düşünmeyen herkesi kafir ilan etmiştir. Bu tartışmalar o kadar yersiz ki. ibni sina islam coğrafyasında yetişmiş bir bilim adamıdır. Kendisi ben müslümanım demiştir. imanı sorgulamak insanlara düşmez. ibni rüşt dünyanın öbür ucunda avrupalıların unuttuğu Aristo'yu yeniden avrupaya tanıtmıştır. Avrupada reform ve renosansın ateşini yakan bilim adamıdır. Temel sorun her iki bilim adamınında mutezileye yakın aklın üstünlüğü ve kaderi sorgulamalarıdır.
ibn-i Sina net olarak müslümandır. Taa 1000 yıl önce bilim aşkıyla yanıp tutuşan ibn-i Sina ile bizim şeyhlere tapan süslümanları bir tutmayız pekâlâ. Yunanlardan felsefe öğrendikleri için de klasik müslümandan farklı olurlar tabii.
ibn i sina muslumanlar arasinda belki de allah'in varligini ispatlayabilen tek kisidir. mantigi sudur: hersey vardir, bazi seyler fiziki olarak, bazi seyler zihni olarak. demek ki "allah yok, cunku fiziki bir karsiligi yok" diyene "ama fikri olarak var ki oturup hakkinda tartisiyoruz iste" diyebilecek bir malzeme ortaya cikarmistir. cunku fiziksel varligi kabul edip fikri varligi reddedersek bu sefer tutarli olmak adina adalet, ozgurluk, hak, esitlik vs. bir ton kavrami da terketmek zorunda kaliriz. cunku bu kavramlarin hicbirisinin fiziksel bir karsiligi yoktur, sadece fikri aleme aittir.
ama siradan musluman ibn i sina'nin olusturdugu bu argumani anlayabilecek bir beyin yapisina sahip olmadigi icin allah'in varligini fiziksel kulvarda ispatlama gayretine duser. sorsan "allah elle tutulmaz gozle gorulmez" der, ama allah'i daima fiziki buyukluk ve varliklarla anlayip anlatma hadisesine girer. cunku siradan musluman allah'in kendisine es bulmasini, para kazandirmasini, mal mulk sahibi etmesini ister. neden? cunku adi ustunde "siradan"dir ve dunyalik pesindedir, dolayisiyla allahina da bu dogrultuda dualar eder, allah'tan beklentisi budur. bunlarin buyuk baslari da allah kavramini din adi altinda pazarlayip buyuk insan surulerini guder, onlari kandirir ve ellerinde avuclarinda ne varsa onlara coker. arada savas cikartip canlarina da el koyar. siradan musluman'in sevdigi allahci iste budur, firsatini bulsa yapacagi sey de aynen budur; o nedenle ne ibn i sina'dan anlar, ne de argumanindan.
bir kafir olarak bile ibn i sina'ya saygi duyarim: argumanini da belki "allah'in varligi meselesi"ni gerektigi kulvara soktugu icin degil, ama muslumanlarin ic organlarini ortaya cikarma kapasitesinden dolayi takdir ederim.
bir kafir icin allah'in varligi bir mesele degildir; mesele olsa olsa o bahsedilen allah'in varliginin ya da yoklugunun kendisini ne kadar ilgilendirebilecegidir, ki bunun cevabi da koskoca bir "hiç"tir.