ibadet etmeyen kişilerin, yardım eden insanların içinde bulunduğunu sandığı anlayış. Halbuki insanlar yardım etmek istedikleri için ediyorlardır. ibadetin şartı da zaten budur. Sırf ibadet etmiş olmak için ediyorsan, zaten ibadet etmiyorsundur. Sırf cennete gitmek için ibadet eden insan zaten gidemez, öyle bir insan zaten ibadet etmez. içinden gelmesi lazımdır.
malının kırkta birini, kurbanının üçte ikisini başkalarına vermek her baba yiğidin harcı değildir.
eğer bunu yapıyorsan allah rızası için yapmalısın.
ey ahali ben yardım yapıyorum moduna girdiğinde zaten yaptığın iyilik değil reklamdır, kendi götünü yörüngeye oturtmaktır. buradan çıkan sonuç: yardım etmek ibadet içindir diye birşey yoktur, yardım etmek zaten ibadettir. lakin ikinci satırda da belirttiğimiz üzere halis niyet olmalı.
müslim'den geliyor
"Fâhişe bir kadın, sıcak bir günde, bir kuyunun etrafında dönen bir köpek gördü, susuzluktan dilini çıkarmış soluyordu. Kadıncağız mestini çıkararak (onunla su çekip köpeği suladı). Bu sebeple kadın mağfiret olundu."
okuduğumuzu anlayalım:
yardım eden karşılığını bulur ya mağfiret olarak ya da popüler olarak. tercih sizin.
dini on plana koyan insanların topluluk halindeki inanısı, inanmayanların yardımsever olmadıgı yonundedir.
bu dusuncenin alt yapısı allah a olan inancın iyilik yapmayı getirdigi gerceginin degisik algılanmasıyla gelisir.
allah a olan inanc iyilik yapmayı getiriyorsa, allah a inanmayan biri iyilik yapma durtusunu tasımaz. bu dusunceyi tv programlarında acıkca gorebilirsiniz. inanmayanlar her zaman kotu karakterler olarak gosterilirler. burada da kitle iletisim araclarının toplumun dusunceleri uzerine olan etkisiyle sizi bas basa bırakıyorum.