bile bile lades diyenlerin şarkısı. bilirsin değişmez karşındaki, keza sen de. yine de rus edebiyatından aşırdığın buruk bir gülümsemeyle karşılarsın olacakları. sonra da ağzına küreği yiyince bu şarkıya düşer yolun.
i know, you love the song but not the singer
-- buğulu ses --
ne kadar da aşka aşık olanı simgeliyor öyle değil mi?
-- buğulu ses --
bir kitabı defalarca okumak, o kitap hakkındaki fikirlerini değiştirir mi insanın bilmem ama bu şarkıyı defalarca dinlemek fikirlerini değiştiriyor insanın.
bilmiyorum, belki de insan değilim. evrimimi tamamlıyorum. evet, bu şarkı beni yeniden inşa ediyor, yapılandırıyor, kuruyor, büyütüyor ve içine çekip tanımyalayamacağım bir şeyler yapıyor.
bu defalarca arka arkaya dinlenebilecek, akillara zarar parcanin sozlerini su sekilde turkce'ye cevirebiliriz belki:
biliyorum, sen soyleyeni degil sarkiyi seviyorsun
biliyorum, beni parmaginin ucunda oynatiyorsun
biliyorum, sen gunahkari degil gunahi istiyorsun
biliyorum,
biliyorum,
biliyorum, sen daha hizli kossan da gecmis seni yakalayacak
biliyorum, sirada sonuncu olan daima pic diye cagrilir
biliyorum, sen daha hizli kossan da gecmis seni yakalayacak
biliyorum,
biliyorum,
biliyorum, beni celiskiden kurtardin
biliyorum, bu tatli tukenisle sarmalandim
biliyorum, bu, senin rahmetini istemek
biliyorum,
biliyorum,
biliyorum, sen daha hizli kossan da gecmis seni yakalayacak
biliyorum, sirada sonuncu olan daima pic diye cagrilir
biliyorum, sen daha hizli kossan da gecmis seni yakalayacak
biliyorum,
biliyorum.
sözleri kana karışan placebo şarkısı. bir dinleyişimde gözlerimden yaşlar akmasın, tek umudum bu, daha gerçekleştiremedim.
(bkz: i know, you want the sin without the sinner)