Geçtiğimiz hafta Hürriyet'te ilginç bir haber yer aldı. Haber ünlü gazeteci Uğur Dündar'ın imzasını taşıyordu.
Haberdeki iddialara göre Konya'da bir genç hastaneye yatmış, tesettürlü bir doktor hastanın testis ultrasonunu çekmeyi reddettiği için bir gün sonra delikanlının bir testisi alınmıştı. Haberin manşetten verilmesi ve olayın tesettüre bağlanması rejim tartışmalarını da gündeme getiriyordu.
Haberin yayımlandığı gün, gerçekleri yansıtmadığı ortaya çıktı.
Tesettürlü olduğu iddia edilen doktor hastayı görmemişti bile. Üstelik aynı doktor daha önce benzer testis ultrasonlarını çekmişti ve durum belgeliydi. Üstelik doktor tesettürlü olarak çalışmıyordu.
Ortada yanlış bir haber vardı ama gazetelerde zaman zaman böyle hatalar olabiliyordu. işin büyütülecek tarafı yoktu. Haberin doğrusu verilir, özür dilenir ve olay kapanır, suçlanan kişiler olayı yargıya taşıma hakkını korurdu.
Ancak Hürriyet böyle yapmadı.
Yanlış haberinde ısrar etti.
Yanılmışız demektense olayın üzerine gitti. Hürriyet üzerine gittikçe iş büyüdü.
Haberin gerçekleri yansıtmadığını ortaya koyan unsurlar bile görmezden gelindi ya da eğilip bükülerek kullanıldı.
Yanlış , doğru olarak kabul ettirilmeye çalışıldı. Her gazetenin yapabileceği bir hata için bir özür dilemek çok mu zordu!
haber yapılmadığı ülkemizde böyle gerçeklerin yaşanmadığı anlamına gelmez. yapılan haberin yalan çıkmasının önemi yok, önemli olan en sonunda bu konu gündeme geldi. fakültede penis resmi gördüğünde bile "ay,aman ayıp" tepkisi veren türbanlı öğrenciler varken hastasını geri çeviren doktor olması gayet mümkün. çünkü bu ülkede doktor olan ya da bilim adamı olan, meslek etiği tüm insanlığı ilgilendiren insanlar gerekli karakterde ve nitelikte insanlar değiller. çünkü bu ülkede bu eğitim sistemiyle üç matematik sorusu daha yapan belki istemeden aile baskısıyla, belki hiç önemsemeden bilinçsizce tıp fakültesine girer ve o kadar yıl okul okuyup sonra mecburen insanların sağlığı, yaşamları veya insanların geleceği ellerinde olan ama bunun bilincine varamamış bir hekim olur çıkar. sonra bu insan işine sadece dinini değil siyasi fikirlerini, kişisel görüşlerini herhangi bir şeyi karıştırıp karıştırmaması gerektiğini bilemez. bu bilinçsiz bilim insanı herkesten farklı sorumlulukları olduğunu, insanlık adına sorumlu olduğunu bilemez. haber yalan da olsa en sonunda bu konu gündeme geldiği için bir şeyler konuşulabilindi türkiyede, belki bir kaç kişi fark etmiş bir şeyleri,o bile kardır bizim için, insanlık için.
hem erkek hem bayan doktor olan bir yerde bir kişi zaman ve kapasite yönünden bir mahzur yoksa bayan doktor tercih edebilir, bunda abukluk aramak art niyettir ve değer bilmezliktir, herkesi kendisi gibi olsun diye istemektir. bu normal bir muayene için gayet istenebilir ve mantık çerçevesinde olacak bir harekettir.
ama acil bir durumda böyle bir konuda bırakın hastanın posta koymasını, doktor kendisi tedavi/muayene reddederse bunun tabi ki açıklanabilir bir yanı olamaz. türbanlı bir doktor yanında erkek bir doktor varsa ondan erkek hastaya bakmasını rica da edebilir, bu da aciliyet vb durumlar dışında gayet makul karşılanmalıdır.
peki sonuçta ne oldu, ne bitti? uğur dündar ve hürriyet yalan bir haber yaptılar, hevesi kursağında kalanlar ise bu sefer konuyu sürdürmeyi türbanlılar böyle şeyler yapıyorlar demeyi tercih ederek ezikliklerini gösterdiler. halbuki başörtüsü nedeniyle bakılmayarak ölen hasta bildiğimiz halde bu haberdeki gibi bir hayati durum hiç olmamıştı, fakat farazi konuşmayı dindarıyla laikçisiyle pek seven bir millet olarak genelleme yapmayı sürdürdük.
şimdi olay yine bağcıyı dövme durumunda, bir bakıyorsunuz yalan haber yapanlara bir şey diyen yok, dindarlara: "haber doğru bilinirken sesiniz çıkmıyordu şimdi noluyorsunuz?" şeklinde mahalle maçı pozisyon tartışmaları tadında eleştiriler yöneltiliyor.
bu haber yalan çıktı, önce pisliğinizi temizleyin zira bu kokuda tartışmak biraz zor.
aydın doğan ın ipiyle kuyuya inilmeyeceğini bir kez daha gösteren durumdur. ne oldu iki gün öncesine kadar yıkıyordunuz buraları, yok yobazlar, yok gericiler, yok rte ciler diye. çıkıp biriniz de özür dilesenize. hadi onu geçtim, bari eski yazdıklarınızı silin de en azından gülünç olmayın.
-gazetedeki haberin yalan olmasıyla iftira atılan doktorların kendilerine ve türbanlılara özür dilenmesini bekledikleri gibi bizde başlıkın ilk sayfalarındaki yazarların ateşli entryleri dolayısı ile özür dilemelerini bekliyoruz
o kadar hırsla yazılmış entryler var ki sanki adamlar pusuda bekliyo
heran türbana ve islama saldırmak için bahane arıyolarhissi doğuyor insanda
(bkz: kartel medyası)
bu hadise, bu haberle alakalı sayın uğur dündar'ın sunduğu arena programında anlatılanlar ile gazetede geçilen "Tesettür faciası" adlı haberin kendisini ayrı ayrı değerlendirmemiz gereken bir hadisedir.
haberi internet sitesinden okuduğumda bayan doktorların tesettürlü olduğuna ayrıca üstüne basa basa vurgu yapılmış, sanki bayan doktorun tesettürlü oluşundan dolayı hastanın testislerinin ultrasonu çekilmemiş gibi anlatılmış. * Ancak saygınlığından hiç kimsenin şüphesinin olamayacağı sayın uğur dündarın sunduğu arena adlı programda nedense bu tesettürlü bayanların (dikkat ederseniz doktorlar demiyorum çünkü bu bayanların doktor olmadığı, ultrason çekme yetkisinin de olmadığı yetkili kişi tarafından ifade edilmiştir ve bu noktaya uğur dündardan bir itiraz da gelmemiştir.) tesettürlerinden ve testtürlü oldukları için ultrasonu çekmediklerinden hiç bahsedilmemiştir.
programda anlatılanlardan çıkardığım kadarıyla ortadaki problem şudur. olay saat 18:17 de yani mesai saatinin bittiği 18:00 saatinden sonra yani doğal olarak ultrason çekme yetkisi olan doktorun(erkek ve tesettürsüz) hastaneden ayrılması sonrasında meydana gelmiştir.
hasta ise ultrasona geldiğinde o anda o bölümde ultrason çekme yetkisi olan doktor yoktur.doktor olmayan, ultrason çekme yetkisi hiç olmayan ama bayan ve testtürü olan bir hastane personeli vardır.
Orada bulunan başka bir erkek hastane görevlisi tarafından hasta çocuğa "şu anda bayan doktor var ultrasonunu çekemiyor" denmiştir.(çocuk ta böyle söylüyor.) bu noktadaki ihmal yetkili doktora tüm çabalara rağmen ulaşılamamış olmasıdır yada ulaşmak için bir çaba sarfedilmemiş olmasıdır veya doktora ulaşılıp doktor gelmeyi reddetmiş te olabilir, bu noktalar soruşturulma aşamasındadır, netleşmemiştir.
sayın Uğur dündar'ın yerden göğe kadar haklı olduğu nokta ise "ihmal" noktasıdır. ve ortada resmi ama resmi olduğu kadar enteresan bir doktor raporu da vardır. ortada bir ihmalin olduğunu ise kimse reddedemez ve olan o hasta çocuğa olmuştur ancak birde başka sarsıcı gerçek vardır ki o da tesettür meselesini yobazlık diye nitelendirenlerin, kötüye kullanımı müsait olan her ortamda insanların önüne suçlunun kendisi bizzat örtünme eylemiymiş gibi gösterme çabasıdır. bu yaklaşıma yatkın insanların hiç te az olmadığı bu sayfadaki yorumları okuduğumuzda da görülebilir.
bana öyle geliyor ki birilerinin artık türban takmanın tesettüre bürünmenin kişinin kendi insiyatifinde olduğunu, her insanın inanç özgürlüğüne sahip olduğunu, başkasına zarar vermemek kaydıyla dileyen insanın dilediği gibi yaşama hakkına sahip olduğunu, buna kimsenin karışmaya cüret etmemesi gerektiğini, münferit olaylarda türbandan dolayı böyle bir şey yapılmış dahi olsa bunun sadece olayı yapanın kendisini bağladığını, bir kişinin hatasının diğer türbanlılarında aynı zihniyete sahip olduğunu göstermediğini,hele hele islamiyete maledilmesinin son derece yanlış olduğunu * anlamasının vakti gelmiştir.
sözlükte bahsedildi mi bilmiyorum, geçtiğimiz ramazan ayında aydın doğan'ın sahibi olduğu medya gurubu gazetelerinde ramazanın ilk günü içki içtiği için linç edilmek istenen genç sevgililerden bahseden, toplumda infial yaratan bir haber manşetten geçilmişti. aradan 1 hafta geçtikten sonra olayın hiç te öyle olmadığı anlaşıldı. o linç edilmek istenen gençlerin aslında aşırı sarhoş olmaları ve dengesiz tavırlar sergiledikleri için girmek istedikleri bir gece kulubüne alınmamaları neticesinde çıkan tartışma sonucu gece kulübünün güvenlik görevlileri tarafından darp edildiği bu yüzden yüzleri gözleri yara bere içinde olduğu, bu gençleri bulup ropörtaja ikna eden (doğan medya gurubunda çalışmayan) bir muhabir tarafından ortaya çıkarılmıştı.aynı ramazanın ilk gününde bahsigeçen aynı medya gurubuna ait bir diğer gazete ise müslümanların ramazan ayını ardı arkası kesilmeyen silah sesleri eşliğinde, oraya buraya pervasızca saçtıkları kurşunlar eşliğinde kutladığı doğrultusunda inandırıcılığı sıfırın altında olan hayali bir haber geçmişti, zaten kimse de kaile almamıştı.
on küsür yıl öncesine kadar uluslararası platformda 'en dürüst türk gazetesi' olarak referans alınan, ki bunu son on yıldır zaman gazetesine kaptırmıştır, gazetenin(!), ki bunların; hürriyet'in, milliyet'in... gazetecilik literatüründe aslında 'gazete' sayılmadığını bizzat bu medyanın içinde muhabir olan eski bir arkadaşım söylemiş idi, iğrençötesi ve 'rezil' şecaati. yuh olsun...
içimizdeki irlandalılar onlar dimi?
onlar türbanlı.
onlara bok atmak en kutsal görevimiz.
şeyhi gelse taşşaklarına zevkle bakardı diyebilecek kadar alçalıp köpekleşebiliriz biz.
insanlıktan nasip almamış hayvanlarız.
omuzlarımızın üstünde beyin yerine penis taşıyoruz.
kızardıkça türbanlı doktorlara götürüyoruz.
bu yüzden hala beynimizin yerindeki penisimizi muayene edemediler.
salak salak dolaşıyoruz etrafta.
vakti zamaninda hayatimin tehlikede olmasina ragmen, (bkz: penisilin zehirlenmesi) gittigim devlet hastanesinde beni dokunmadan "muayene" eden, kasik bolgemdeki kizarikliklari gosterdigimde ise odayi terk eden pek "namuslu" turbanli doktoru hatirlatmis rezalettetir. hani biz bu coban gibi gariban olmadigimizdan olayi kazasiz belasiz atlattik. gerci o anki heyecandan veya onceliklerden olsa gerek bu serefsizligin pesini birakmis ve olayi resmi makamlara tasimamistik ya hala icim yanar.
ama isin kotusu, turban ozgurlugu diye aglasip her seyden yakinan, ama is kendi istedigi "ozgurlugun" kapsama alani disina cikinca da, dahil oldugu toplumdaki tum medeni, ahlaki ve resmi kurallari bir kenera birakip, baska bir insanin -ki kendi inanclarina gore bir allahin kulunun- hayatini tehlikeye atmak pahasina bile olsa kicini donup gidebilen bu tip insanlarin sayisi cok fazla. yani doktor olur erkek hastaya dokunmaz, devlet memuru olur erkeklerin isini yapmaz, erkeklerle ayni ortama girmez, ogretmen olur mesela evrim teorisini anlatmaz, toplu tasima aracina biner yanina oturan erkege sapik muamelesi yapar... kisaca modern hayatin getirdigi her turlu nimetten yararlanmak icin elinden geleni yaparken, toplum icinde yasamanin getirdigi sorumluluklardan tuhaf bir "mantik" kullanarak kacar. sonrada her yerde turban takamadigi icin ben ozgur degilim der. ancak daha da kotusu, tum bu celiskiler kabak gibi ortadayken bu turban saksakcilarinin mizmizlanmalarina ve yalanlarina kanan saftiriklerin sayisi da hic az degil.
ama tum bunlarin otesinde, turban ozgurlugu yalanini agzina sakiz etmis bu tiplerin tum arsizlikarina ve tum kural tanimazliklarina karsi kimse bir sey demiyor, diyemiyor, yapmiyor, yapamiyor... alin iste yaziyorum buraya... su cobanin hayati ile oynayan o iki turbanliya da hicbir sey olmayacak... hatta o turbanlilar ki, bir insanin yasama hakkina gosterdikleri saygisizlik tum ciplakligi ile ortadayken dahi, kendi "inanc" ozgurlukleri icin saygi bekleyip, kendi inanclari disindaki her seye saygisizlik gostermeye kaldiklari yerden devam edeceklerdir.
bir zamanlar tayyip erdoğan için "artık muhtar bile olamaz" başlığını atan malum gazetenin o zatın çankaya'ya çıkıp kendilerine ayarın allah'ını vermesinden korkmasından da olsa gerek ne haber yapacağını şaşırmasıdır. hala anlamıyorlar halk böyle kıytırık numaraları yutmuyor. akp'nin ekmeğine yağ sürüyorlar farkında bile değil kerizler!
Hürriyet gazetesini savunmuyorum , lakin doğru söze ne hacet , adamların yaptığı haberler yalanmı ? Aşırı sağa yatkın sözlük yazarları yada başka bi deyişle fetullah çı yazarların , birazda kendilerini sorgulaması lazım.
Mesela 16 yaşındaki genç yerine , muhayeneye şeyhi gelseydi taşşaklarına zevkle bakardı değil mi ? Bu olaydan önce haseki hastanesi olayı var , onu hiç karıştırmıyorum.
Türban siyasi bir simge olmuş durumda.. Lütfen dikkat..
aziz nesinin ne kadar akıllı ve iyimser oldugunun göstergesi olan haberdir. bu grubun amacı milleti birbirine düşürmek , kışkırtmak , bölmek ve bundan rant saglamaktır (bkz: hortumlamak). bu yıllardır böyledir fakat bu başlık altında da görülüyor ki yine herkez birbirini yemek için fırsat bekliyor kimisi yobazların kafasını almak için fırsat kolluyor kimisi de haber yalan çıksın da laiklerin müslümanlara haksız yere saldırdıgı ortaya çıksın bu sefer biz laiklere yüklenelim diye bekliyor. oysa ki yapılması gereken sadece ama sadece politikacıların ve basının yogun ugraşları ile içimizde yetiştirdiği nefreti bir gün bekletmek ve olayın gerçek yüzünü ögrendikten sonra yorumları yapmaktı. böylece kimse kırılmıycak aradaki uçurumlar dahada derinleşmeyekti. benim için sonucun da bir önemi yok niye mi ben gerçek hayatta bu veya buna benzer olaylarla karşılaşmıyorum böyle bir olay eger gerçekse münferit bir olaydır ve üstünde durmaya sosyolojik ve ideolojik yorumlar yapmaya degmez.
yine fiyaskoyla sonuçlanmış doğan grubu manşeti. ama 2 günlüğünü de olsa gündemi meşgul etmesi ve sözlüğümüzde de görüldüğü üzere kardeşi kardeşe kırdırması amaçlarına ulaştıklarını gösteriyor. ergun babahan olayın içeriğiyle ilgili güzel bir yazı kaleme almış. "vakit gazetesi zaten yobazların, ona mı inanacağız??" diyenler bu sefer de "sabah, hürriyet'in rakibi olduğu için saldırıyolar" diyecekler bundan eminim. aydın doğan'dan şaşmayın siz.