Piraye, masumiyet muzesi bunlardandir. pirayenin sersemletici etkisi ve sonu birlesince insani hickiriklara boguyor. ayrica inci de gozlerinizden yas suzdurebilir.
pokemon izlerken bile ağlayan biri olarak * ne kadar güvenilir sözüme bilemesem de; yeşil yol kitabını okurken çok ağlamıştım. malum idam sahnesinde. içim çıkmıştı ağlamaktan. arkadaşımdan almıştım kitabı. bir ay durdu evde. başka bir şeyler okudum, üşenmiştim başlamaya. artık vereyim ayıp oldu dedim. sonra nasılmış bir bakayım dedim. filmini izlemiştim galiba önceden. neyse başladım sabaha kadar nasıl bitireceğimi şaşırdım. gözlerim kocaman şiş gitmiştim okula o sabah.
ki sonrasında büyüyüp, duyarsızlaştığım için mi başka kitapta ağlamadım? yoksa benim duygusallığım mı bu kadardı? yoksa bu duygusallığın dibi mi? bilinmiyor...
HÜNGÜR HÜNGÜR AĞLATMASA da okunması gereken hüzün ve sinir bozukluğunun bir arada bünyeye nüfuz ettiği kitaplardır. bu kitaplara örnek ise enver karagöz ün, direnç gülü kitabıdır.
--spoiler--
gördüğü ağır işkenceler sonucu gırtlak kanserine yakalanan, karısıyla beraber işgence gören, yıllar sonra türkiye ye geldiğinde, boğazına kaynar su dökerken, " hadi bakalım gene oku o nazım şiirlerini bağıra bağıra da görelim" denilen bir türk dili ve edebiyatı öğretmeninin * kızına yazdığı mektuplar, karısı ile ışım diye başlayıp bir sürü sıkıntıyı bertaraf etmeye çalıştıkları mektuplar ile. gerçekten okunulması gerekir.
"dünyada bir tek insana inanmıştım. o kadar inanmıştım ki, bunda aldanmış olmak, bende artık inanmak kudreti bırakmamıştı. ona kızgın değildim. ona kızmama, darılmama, onun aleyhinde düşünmeme imkân olmadığını hissediyordum. ama bir kere kırılmıştım. hayatta en güvendiğim insana duyduğum bu kırgınlık, adeta bütün insanlara dağılmıştı; çünkü o benim için bütün insanlığın timsaliydi. sonra, aradan seneler geçtiği halde, nasıl hâlâ ona bağlı olduğumu gördükçe, ruhumda daha büyük bir infial duyuyordum."
valla ben hüngür, hüngür hangi kitap ağlatır onu bilmiyorum ama. uzun dönem askerliğim sırasında, dönemin tuğ generali osman pamukoğlu tarafından yazılan unutulanlar dışında yeni bir şey yok adlı kitabını okudum. o meşakatli yolda mehmetçiğin akıl almaz mücadelesi bünyemi yerle bir etmişti. ve dayanamayıp ağladığım günü hatırlıyorum.
kurtlar imparatorluğu kitabında o polisle evlenen kominist kızın aslında bebek sahibi olmak için evlendiği bir kere bile ne öpüşmekten ne de sex yapmaktan zevk almadığını söylediği anda çok fena olmuştum.